11 Eylül terör saldırıları sırasında yaklaşık 3.000 kişi öldü. İkiz Kuleler ve Pentagon saldırısı 1941 yılındaki Pearl Harbor düşman saldırısından sonra Amerika’nın karşılaştığı en büyük düşman saldırısıydı. Pearl Harbor askeri bir limana gerçekleştirilmişti fakat 11 Eylül Amerika’nın en kalabalık şehrinin göbeğinde gerçekleşmesi bakımından oldukça trajikti.
Amerika bu dönemden itibaren uluslararası ilişkilerde yeni teoriler, yeni mücadele alanları ve yeni ötekler belirledi. ABD’nin Irak ve Afganistan’daki askeri operasyonlarına güç vermesine neden oldu.
Yaşanan saldırının izleri travmatik bir şekilde Amerikan toplumun üzerinde görülmektedir. Saldırıdan sonra Amerikan toplumunun karakteristik özelliklerinde ciddi değişimler gözlenmiştir. Özellikle Amerikan vatandaşı olmayan göçmenlere yönelik büyük bir önyargı oluştuğu rahatlıkla söylenebilir. New England Journal of Medicine’de yapılan bir araştırmaya göre Amerikalıların neredeyse yarısı saldırılardan sonra stres ve depresyon belirtileri bildirdi.
11 Eylül, Amerika’nın emperyal politikalarında saldırgan bir tavır takınmasına neden oldu. Yaşananların başlattığı yeni süreç meşhur siyaset bilimci ve teorisyen Samuel P. Huntington’un “Medeniyetler Çatısması” tanımlamasıyla ilişkilendirildi. İslam ve Batı toplumları arasında yeni bir medeniyet krizinin meydana geldiği ifade edildi. Bazılarına göre ise 11 Eylül olayları Amerikan hükümeti ve gizli servisleri tarafından planlanmış bir bayrak operasyonuydu. Özellikle Amerika’nın Orta Doğu’ya ve Afganistan’a yönelik işgal faaliyetlerini meşrulaştırmak ve kendi halkının desteğini almak için uyguladığı bir senaryo olduğu söylendi. 11 Eylül 2001’den sonra Amerika’da ve tüm dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır. Amerika ve tüm dünya yeni bir döneme girmiş oldu.