Sultan II. Bayezid’in üç oğlundan Korkut Antalya’da, Ahmed Amasya’da, Selim ise Trabzon’da Vali bulunmaktaydılar. Babalarının yumuşak idaresi sebebiyle daha sağlığında taht mücadelesine başladılar. Başkente oldukça uzak Trabzon’da Vali olan Selim babasından bir sancak beyliği istedi. İsteği kabul edilmeyince Kırım üzerinden Rumeli’ye geçti. Bunun üzerine Semendire Beyliği verildi. Semendire’ye gitmeyen Selim Filibe yakınlarında beklemekteydi. Bu sırada Şehzâde Ahmed veliaht ilân edilerek başkente çağrılmıştı. Bunun üzerine Selim Çorlu’ya yürüdü. II. Bayezid ile oğlu arasındaki savaşı Selim kaybetti. Ancak savaşta gösterdiği yiğitlik askerin kalbini kazanmıştı. Ordu Selim’i istedi. Bunun üzerine Bayezid, Selim’i İstanbul’a çağırarak tahtı O’na bıraktı. Kendisi ikâmetgâh olarak seçtiği Dimetoka’ya giderken hastalanarak yolda öldü (1512). Yavuz Sultan Selim daha sonra önce kardeşi Ahmed’i sonra Korkut’u ortadan kaldırarak rakipsiz olarak tahtta kaldı (1513).
İran Savaşları
Bayezid zamanında Anadolu’da başlayan Şiî propagandasını yakından takip eden Yavuz Sultan Selim, buna bir son vermek için İran üzerine sefere karar verdi. Kuvvetli bir ordu ile Şah Ġsmail’in üzerine yürüdü. Ancak İran ordusu devamlı geri çekilmekteydi. Nihayet Çaldıran Ovası’nda iki ordu karşı karşıya geldiler. Yavuz Sultan Selim kısa bir zamanda Safevî ordusunu bozguna uğrattı. Şah İsmail, karısını ve hazinesini savaş alanında bırakarak kaçtı. Çaldıran Zaferi (1514) Osmanlılar’a Doğu Anadolu’yu kazandırdı. Dönüşünde Dulkadıroğlu Beyliği’ni ortadan kaldıran Yavuz Sultan Selim böylece Anadolu’daki birliği tam anlamıyla sağlamış oldu.
Memlûk Savaşları
Fatih Sultan Mehmed zamanından beri devam etmekte olan Osmanlı-Memlûk çekişmesine bir son vermek isteyen Yavuz Sultan Selim Veziriâzamı Hadım Sinan Paşa’yı önden Suriye’ye gönderdi. Kendisi de kuvvetli bir ordu ile arkadan gelmekteydi. Daha sonra Memlûk topraklarına giren Yavuz Sultan Selim Mercidâbık denilen yerde Kansu Gavri komutasındaki Memlûk ordusunu yendi (1516). Kansu Gavri savaş alanında öldü. Mercidâbık Zaferi Osmanlılar’a Suriye’yi kazandırmıştır.
Kışı Güneydoğu Anadolu’da geçiren Yavuz Sultan Selim ertesi yıl Sina Çölü’nü geçerek Mısır üzerine yürüdü. Mısır’da ölen Sultan Kansu Gavri’nin yerine Tomanbay seçilmişti. Tomanbay Sina Çölü’ne bakan Ridaniye’de Venedikliler’den temin ettiği toplarla bir müdafaa hattı kurmuş ve çölden gelmesini beklediği Osmanlı ordusunu perişan edeceğini ummuştu. Ancak Yavuz Sultan Selim, bir kısım kuvvetlerini Veziriâzamı Sinan Paşa komutasında Ridaniye önlerine gönderirken, kendi komutasındaki kuvvetlerle El-Mukaddem dağını dolaşarak Memlûk ordusunu arkadan kuşattı. Topları kullanmak imkânını bulamayan Memlûklar 1517 yılında Ridaniye’de tekrar yenildiler. Tomanbay kaçtı. Kahire’ye giren Yavuz Sultan Selim böylece Mısır’ı da topraklarına kattı. Yakalanan Tomanbay idam olunarak Memlûklu Devleti’ne son verildi. Ridaniye Zaferi’nden sonra Suriye, Filistin, Hicaz ve Mısır gibi ülkeler Osmanlı ülkesine katılmış güneydeki önemli bir ticaret yolu olan Baharat Yolu da Türk kontrolüne girmişti. Kıbrıs için Mısır’a her yıl 10.000 duka altın vergi veren Venedikliler bundan sonra bu vergiyi Osmanlılar’a vermişlerdir. Mukaddes emanetleri de İstanbul’a getiren Yavuz Sultan Selim’den sonra Osmanlı hükümdarları Halife olarak da anılmışlardır.