Kölelik, 1845’e gelininceye kadar, sadece o sırada uygulanmakta olduğu bölgelerle sınırlı kalacakmış gibi görünüyordu. 1820 tarihli Missouri Uzlaşması ile sınırları belirlenmişti ve bunları aşma şansı bulunmuyordu. Yeni kazanılan topraklar, köleliğin yeniden yayılmasını gerçek bir olasılık konumuna getirdi.
Pek çok Kuzeyli, yayılmasına izin verilmezse, köleliğin giderek gerileyip ortadan kalkacağına inanıyorlardı. Yeni köleci eyaletler kurulmasına karşıtlıklarını haklı göstermek için Washington ve Jefferson’un açıklamaları ile köleliğin Kuzeybatı’ya yayılmasını yasaklayan 1787 Kararnamesi’ni örnek alıyorlardı. Doğal olarak, köleliğe önceden izin vermiş bulunan Texas, köleci bir eyalet olarak Birlik’e katıldı. Buna karşılık, California, New Mexico ve Utah’ta kölelik yoktu ve bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri’nin, 1846’da anılan toprakları almaya hazırlandığı günlerde, ne yapılması gerektiği konusunda çelişkili öneriler ileri sürülüyordu.
Güney’deki aşırı uçlar, Meksika’dan elde edilen tüm toprakların köle sahiplerine açılması için uğraşıyorlardı. Buna karşılık, Kuzeyli kölelik karşıtları, tüm bölgelerin köleliğe kapatılmasını istiyorlardı. Ilımlı bir grub ise, Missouri Uzlaşması’nın Büyük Okyanus’a kadar yayılmasını, özgür eyaletlerin onun kuzeyinde, köleci eyaletlerin de güneyinde kalmasını öneriyorlardı. Bir başka grub ise, sorunun “halk egemenliği”ne bırakılmasını öneriyordu; yani hükümet, yeni yerleşimcilerin yeni topraklara istedikleri gibi köleli ya da kölesiz girmelerine izin verecek ve bölgenin eyaletler halinde düzenlenmesi zamanı geldiğinde de ne yapılacağını halk kararlaştıracaktı.
Güneylilere göre, her bölgenin köleliğe izin verme hakkı vardı. Kuzey ise hiçbir bölgenin böyle bir hakkı olmadığını savunuyordu. 1848’de, “köleliğin sınırlanmasının, yerelleştirilmesinin ve caydırılmasının” uygulanacak en iyi siyaset olduğunu açıklayan Özgür Toprak Partisi’ne yaklaşık 300.000 kişi oy verdi. Buna karşılık, Maryland, Kentucky ve Missouri gibi Ortabatı ve sınır bölgesi eyaletlerinde, görüşler arasında daha büyük bir ayrılık vardı ve çoğunluk halk egemenliğini bir uzlaşma yolu olarak benimsiyordu.
Ocak 1848’de California’da altın keşfedilmesi, sadece 1849 yılında 80.000 yerleşimcinin yöreye koşmasına yol açtı. California yaşamsal bir sorun konumuna gelmişti; çünkü, örgütlü bir hükümet kurulmadan önce, Kongre tarafından bu yeni bölgenin statüsü konusunda belirgin bir karar verilmesi gerekiyordu. Tüm ulusun umudu, bundan önce de bunalım çıktığında iki kez bir uzlaşma yolu bulmuş olan Senatör Henry Clay’e bağlanmıştı. Clay, karmaşık ve özenle dengelenmiş bir plan hazırlayarak, kesimler arasında tehlikeli bir tartışma çıkmasını bir kez daha önledi.
Kongre tarafından daha sonra değiştirilen uzlaşma planının belirli temel hükümleri vardı: California, özgür topraklı (köleliğin yasaklandığı) bir eyalet olarak kabul edilecekti; yeni elde edilmiş toprakların kalan kesimi, New Mexico ve Utah olarak ikiye bölünecek ve kölelikten söz edilmeksizin örgütlenecekti; New Mexico’nun bir bölümü üzerindeki hak iddialarına karşılık Texas’a 10 milyon dolar ödenecekti; kaçak kölelerin yakalanıp sahiplerine iadesi için daha etkili bir yöntem kullanılacaktı; Washington, D.C.’de köle alım satımı (kölelik değil) yasaklanacaktı. Amerikan tarihinde 1850 Uzlaşması olarak bilinen bu önlemler kabul edilince, ülke rahat bir nefes aldı.
Uzlaşma, üç yıl süreyle, hemen hemen tüm görüş ayrılıklarını çözümlemiş gibi görüldü. Buna karşılık, gerilim içten içe yükseliyordu. Yeni Kaçak Köleler Yasası, köleleri yakalama çalışmalarında herhangi bir rol oynamayı reddeden Kuzeylilere çok ters gelmişti. Ayrıca, pek çok Kuzeyli, kölelerin kaçmasına yardımcı olmayı sürdürdüler ve Yeraltı Demiryolu, o güne kadar görülmemiş oranda etkili ve atak bir biçimde işlemeye başladı.