İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerikası’nda İspanyolca konuşan grublar da ayırımcılıkla karşılaştılar. Küba, Portoriko, Meksika ve Orta Amerika’dan gelen bu kişiler çok kez beceri sahibi değillerdi ve İngilizce konuşamıyorlardı. Bazıları tarım işçisi olarak çalıştılar ve zaman zaman ürün toplarken zalimce muamele gördüler; diğer bazıları kentlere yayıldılar ve eski göçmen grupları gibi, daha iyi bir yaşam peşinde koşarken önemli zorluklarla karşılaştılar.
Chicano’lar ya da Meksikalı-Amerikalılar, radikal Asociacion Nacional Maxico-Americana gibi örgütlerde harekete geçtiler; fakat, 1960’lara kadar herhangi bir karşı koyma eylemi başlatmadılar. Lyndon Johnson’un yoksullara yönelik programının onlara daha yaygın fırsatlar yaratacağını umuyorlardı; ancak, bürokratların pek fazla sesi çıkmayan grublara yanıt vermediklerini gördüler. Özellikle siyah eylemcilik örneği, pluralist bir toplumda siyasal baskının önemini İspanyol kökenlilere öğretti.
Tarım işçileri, 1935 tarihli Ulusal Çalışma İlişkileri Yasası ile getirilen örgütlenme ve toplu sözleşme yapma hakkı güvencesi dışında bırakılmışlardı. Hemen hemen tümüyle İspanyol kökenlilerin egemenliğinde bulunan Birleşik Tarım İşçileri Sendikası’nın kurucusu olan Cesar Chavez, örgütünün tanınmasını sağlama konusunda doğrudan eylemin ne kadar yararlı olduğunu kanıtladı. California’daki üzüm üreticilerini karşısına alan Chavez, ülke genelinde bir boykot çağrısında bulundu ve anılan boykot sonucu, istismar edilmekte olan göçmen işçilere sendikalarda temsil edilme hakkı tanındı. Marul ve diğer ürünlere karşı yapılan buna benzer boykotlar da başarılı oldu. Tarım işletmecileri Chavez’in örgütünün çabalarını engellemeyi sürdürdülerse de, daha yüksek ücret alınmasına ve daha iyi çalışma koşulları elde edilmesine yönelik temsil için yasal temel sağlanmıştı.
İspanyol kökenliler politikada da etkin olmaya başladılar. 1961’de Henry B.Gonzalez Texas’tan Kongre üyesi seçildi. Üç yıl sonra, yine bir Texaslı olan Elizo (“Kika”) de la Garza onu izledi ve New Mexico’lu Joseph Montoya Senato seçimini kazandı. Hem Gonzalez hem de de la Garza, daha sonraları Temsilciler Meclisi’nde komite başkanlığına yükseldiler. 1970’lerde ve 1980’lerde İspanyol kökenlilerin politikadaki etkileri giderek çoğaldı ve Bill Clinton başkanlığa seçilince İspanyol kökenli iki politikacıyı bakanlar kuruluna atadı; eski San Antonio belediye başkanı Henry Cisneros İskan ve Kentsel Gelişme Bakanı ve eski Denver belediye başkanı Federico Pena da Ulaştırma Bakanı oldular.