Cezbolunmuş, çekilmiş, yüksek mertebeye ulaşmış kişi için kullanılır. İki türlü meczûb vardır:
Sâlik meczûb, 2. Meczûb, sâlik. Makbul olanı, ilki, yani, tasavvufî suluktan geçtikten sonra cezbeye ulaşmadır. Akşemseddin’in, aklını yitirmiş meczûblar için yaptığı tesbit, onların bir anda zât tecellîsine, Şeyhe bağlı olmadan direkt maruz kalmaları ve bunun sonucu, akıl nurunun yanması şeklindedir. Bu tipler, aile sahibi olamaz, nefsanî bazı özellikleri kaybolmuş, bir tür sürekli tecellî sarhoşu kişilerdir. Türkçemizde “kendini meczûb gibi göstermeyi” ifade eden “âkıl-ı meczûb-numâ” sözcüğü meşhurdur. Halkın teveccühünden kurtulmak üzere, olmadığı halde kendini meczûb gösteren kişilere, akıllı meczûb denir.