Kader aslında Allah’ın ilim, kudret ve irade sıfatları çerçevesinde Allah’a iman kapsamında bir konu olmakla birlikte genelde İslam alim leri kadere imanı ayrı bir başlık altında iman esasları arasında değerlen dirmiştir. Kadere iman her şeyin Allah’ın İlim, İrade ve Kudret sıfatlarıdahilinde cereyan ettiğine inanmaktır. Kader konusunda İslam’ın önemle üzerinde durduğu iki husustan biri, Allah’ın hükümranlığının mutlaklığı, diğeri ise kulun iradi özgürlüğüdür. tık hususa göre her şey Allah’ın hükümranlığı çerçevesinde oluşmakta ve cereyan etmektedir. Allah, ilmiyle her şeyi bilmekte kudret ve iradesiyle herşeyin varlığını mümkün kılmaktadır. İkinci hususa göre ise insan irade özgürlüğüne sahip sorumlu bir varlık olarak iyi ile kötü arasında seçim yapabilme ve tercihini şu ya da bu yönde kullanma özgürlüğüne sahip olmaktadır. Al lah, kulun bu seçimini hangi yönde yapacağını ezeli ve ebedi ilmiyle bilmekte ve adaleti gereği olayları ona göre yaratmaktadır.
İslam’ın kader inancında bazı geleneklerde olduğu gibi bir ön be lirleme ve dayatma yoktur. Bir başka ifadeyle insanı zorunlu olarak ku şatmış olan ve insana hürriyet alanı bırakmayan bir predeterminizm İs lam’ a yabancıdır. İnsan hürriyeti doğrultusunda iradesini kullanmakta Allah da olayları bu yönde yaratmaktadır. Ancak Allah insanı tamamen başıboş bırakmamış, ona sürekli olarak iyi ile kötü arasında yaptığı/ya pacağı tercihlerinden ve iradi eylemleriyle yapıp ettiklerinden sorumlu olduğunu hatırlatmış, bu konuda sürekli uyarıcılar göndermiştir.
İlahi ilmin insanın irade alanına giren fiillerine önceden (ezelde) taalluk edip etmediği sorusunu kader probleminin nirengi noktası ola rak görmek mümkündür. Aslında bu problemin sebebi zaman faktörü dür. Zat-ı ilahi zaman ve mekandan münezzehken insana mahsus idrak ve eylemler bu iki faktörden bağımsız düşünülemez. Bu noktada kader bir sır örtüsüne bürünmektedir. Esasen metafiziğin ve gayb aleminin zirve noktasında bulunan uluhiyyet konularının tam bir açıklıkla bilin mesi mümkün olmadığı gibi bu konudaki aşırı tereddüt ubı1diyyetin ge rektirdiği teslimiyet ilkesiyle de bağdaşmaz. Sonuçta kader de insanın özgürlüğü ve sorumluluğu da bir iman konusu olarak kalmaktadır.