“İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir.” (İsrâ, 17/11)
Acelecilik, bir şeyi zamanından önce istemektir. Kur’an-ı Kerim’de insan fıtratı-nın aceleciliğine dikkat çekilmiştir. Acelecilik insanın sağlıklı düşünmesini ve doğru karar vermesini engeller. Bir olayı değerlendirirken onun önemini kavramaya engel olur. Hatta önemsiz olan şeyleri daha önemli ve erkene almaya, önemlileri ise ihmal etmeye sebep olur.
Kişi bazen sabırsızlığı nedeniyle karşılaştığı zorluklar karşısında telaşa düşerek bu sıkıntılarını meşru ve makul bir şekilde giderme yerine farkında olmadan ken-di aleyhine duada bulunmuş olabilir. Örneğin “Allah canımı alsa da bu sıkıntıdan kurtulsam” der. Bazen de bilgisizliği yüzünden kendisi için zararlı ve kötü olan şeyi, iyi zannederek ister. Hâlbuki kişinin iyi zannettiği şey esasen kendisi hakkında kötü olabildiği gibi, kötü olarak düşündüğü şey ise daha iyi olabilir. Allah en doğrusunu bilir (Bakara, 2/216). İnsan, aceleci olduğu ve olaylar karşısında sabır ve tahammül göstermesi kendine zor geldiğinden, sonradan olacak şeyin vaktinden önce olmasını ister. Böylelikle ayette işaret edildiği gibi aleyhine olabilecek şeyler için hayra dua eder gibi şerre dua eder. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim, aceleciliğin insanı kendisi için zararlı olan işleri yapmaya sürüklediğini beyan etmektedir (İsrâ, 17/11). Bu ayet kişinin aceleciliğinden dolayı istediği şeyi pek düşünmeyerek aleyhinde olabilecek kötü ve zararlı şeyi isteyebileceğini göstermektedir.
Aceleci davranarak, düşüncesini aydınlatamayan insan hedeflediği noktaya ulaşamaz. Başladığı noktaya tekrar döner, böylece aynı sıkıntılarla boğuşur kalır. Bundan kurtulmak için her şeyin bir anda olmasını ister. Nitekim düşünmeden duygularına kapılarak acele ile söylediği veya işlediği fiilinden dolayı pişmanlık duyar. Örneğin hislerine yenik düşerek cinayet işleyen kişi ahirette çekeceği azabı dü-şünerek onun manevi sorumluluğunu ve vicdan azabını sürekli yaşar. O bakımdan Peygamberimiz hadisinde teenninin-ağırbaşlılığın- Allah’ın rızasına uygun olduğu-nu acele davranmanın ise şeytandan olduğunu vurgulamıştır (Tirmizî, “Birr ve Sıla”, 66). Çünkü sonucunu düşünmeden, şuursuzca acele olarak işlenen fiile şeytan karışarak o işi akamete uğratır.
İnsan, esasen birçok arzulara sahip olduğu için çeşitli nimetlere bir an önce ka-vuşmak için aceleci davranır. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim insanın bu davranışını “İnsan çok aceleci (tez canlı) yaratılmıştır” (Enbiyâ, 21/37) diye nitelendirmiştir. Ayette yer alan “İnsan pek acelecidir” ifadesi bazen, insanın Allah’a sadece anlık acil ihti-yaçları için dua ettiğini göstermektedir. Oysa mümin ömrünün her anında Yaratıcı-sına sığınma ve O’na dua etmenin gerekliliğini bilmelidir.
Âyet-i kerimede insanın fıtratında bulunan ve kötü huy olarak kabul edilen ace-leciliğe işaret edilmektedir. Öyle ki ilk defa karşılaşacağımız bir olay karşısında bu-nun iyi mi veya kötü mü olduğunu bilemediğimiz için acele hareket ettiğimiz zaman doğru karar vermemiz mümkün olmayabilir. Hâlbuki bu konuda akıl ve bilgimizi devreye sokar ve bilen kişilere de danışırsak en gerçekçi yolu izlemiş oluruz. Şayet sabır ve tahammül göstermez, geçici nefsî arzularımızı ön plana alırsak yanlış karar vermiş oluruz. Âyeti kerime de zaten Kur’an’ın ölçülerine uygun karar vermenin insanı en doğru yola ulaştıracağını haber vermektedir.
İnsanın aceleci olması bir bakıma her şeyde peşinci olması yani ahiret hayatını dünyada iken görmek istemesi anlamına da gelmektedir. Bu bakımdan birçok in-san ahiret hayatını bırakır, dünya hayatını ister. Ahirette hazırlanan büyük mükâfatı önemsemez, tamamen dünya nimetlerine dalarak hep onu ister ve böylece kendisi için hayır zannıyla aslında şer ister. O hâlde sabırlı ve ihtiyatlı olarak hayra dua et-meli, hayırlı ve devamlı olan işler yapma gayreti içinde olmalıyız.