Kabusnâme nedir? Kabusnâme anlamı nedir? Kabusnâme kitap özeti nedir?

4 mins read

Değişik sanatlar hakkında bilgi veren eser, İran’ın kuzeyinde hüküm süren Ziyârîler hanedanı (9231042) emirlerinden Keykâvus b. İskender tarafından Farsça olarak kaleme alınmıştır. Müellif eserini tahtın varisi olan oğlu Gilan Şâh’a nasihat amacıyla 475 (1082-1083) yazmıştır. Kâbusnâme adının, âdet olduğu üzere dedesi Kâbus’a nispetle verilmiş olabileceği gibi, müellifin “Kâvus” adına nispetle verilen Kâvusnâme’den bozulmuş olması da muhtemeldir. Eser, Enderznâme, Pendnâme, Nasîhatnâme veya Kitâbu’n-Nasîhat olarak da bilinmektedir.

Bir ön söz ve 44 konu başlığından meydana gelen Kâbusnâme, Moğol öncesi İslam medeniyetinin bir hülasası gibidir. Eserde dönenin siyasî, sosyal, ilmî, iktisadî, hukukî yapısıyla ilgili bilgilerin yanı sıra, sanat ve meslekler hakkında da genel bilgiler verilmiştir. Eserdeki konuları vaaz ve nasihatler, âdâb-ı muaşeret ve yaşam, terbiye ve ahlak, ilimler ve ilim tahsili, beden eğitimi, devlet adamları ve görevleri, meslekler ve ticaret şeklinde tasnif etmek mümkündür. Ticaret noktasından köle, ev ve tarla satın almak, at satın almak gibi bölümler, meslek ve sanatlar açısından şiir söyleme sanatı, çalgıcılık sanatı, kâtiplik ve yazı yazma, avcılık, çiftçiler ve ziraat işleri, civanmerdlik gibi başlıklar dikkat çekmektedir.

Kâbusnâme, döneminin Farsça nesrinin seçkin örneklerinden biridir. Siyasetnâme ile aynı çağda yazılmış olmasına rağmen, yazı ve dil özellikleri bakımından ondan daha eskidir. Kitapta genellikle sade anlatıma yer verilir. Ele alınan konular Kur’an ayetleri, hadisler, hikmetli sözler, darb-ı meseller, hikâyeler, Farsça ve Arapça teşbih ve istiarelerle daha anlaşılır kılınmıştır. Bölümleri arasında Müslüman âlimlerle birlikte eski Yunanlı filozof ve diğer tanınmamış bilginlerden hikmetli söz ve bilgiler de aktarılmaktadır. Temsilî hikâye ve kıssaların yanı sıra bölümler arasında konularla ilgili gerek yazarın gerekse başka şairlerin şiirleri yer almaktadır.

Kâbusnâme, ilk olarak Rıza Kuli Han Hidayet tarafından yayımlanmıştır (Tahran 1285). Daha sonra çok sayıda neşri gerçekleştirilmiş olan eseri en son G. H. Yusuf elde mevcut en eski el yazma nüshasını esas alarak neşretmiştir (Tahran 1345).

Birçok dile çevrilen Kabûsnâme, XIV. yüzyıldan itibaren Türkiye Türkçesi’ne beş defa tercüme edilmiştir. Toronto’da Eleazar Bimbaum’un elinde bulunan ilk çevirinin XIV. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir. Şeyhoğlu Sadreddin Mustafa tarafından Germiyan beyi Süleyman Şah adına yapılan ikinci çevirinin nüshası Kahire Hidîviyye Kütüphanesi’ndedir. Yıldırım Bayezid’in oğlu Emir Süleyman’ın has adamlarından Hamza Bey’in emriyle Akkadızâde’nin yaptığı çevirinin nüshaları çeşitli kütüphanelerde mevcuttur. 830 (1427) yılında Mahmud b. Mehmed (Bedr-i Dilşâd) tarafından gerçekleştirilen manzum çevirisi Sultan II. Murad’a (1421-1444; 1446-1451) sunulduğu için Muradnâme adıyla anılmaktadır. Bu eser kısmen telif özelliği taşımaktadır. Eserin Türkçeye yapılan en son ve en tanınmış çevirisi (835 / 1431-1432), II. Murad adına Mercimek Ahmed b. İlyas tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunun Türkiye ve dünya kütüphanelerinde birçok yazma nüshası vardır. Mercimek Ahmed’in çevirisini, Nazmizâde Murtaza Efendi 1117’de (1705) Bağdat Valisi Hasan Paşa’nın emriyle o günün diline göre yeniden kaleme almıştır. Eserin bir de başı ve sonu eksik Çağatayca tercümesi bulunmaktadır. Bu çeviri Orhan Şaik Gökyay tarafından yayımlanmış (İstanbul 1944), Atilla Özkırımlı ise bu neşri kısmen sadeleştirerek iki cilt halinde bastırmıştır (İstanbul t.y.). Mercimek Ahmed çevirisi Abdülkurun Şirvânî vasıtasıyla 1298’de (1880) Kazan’da yayımlanmıştır. Ayrıca Kayyum Nâsırî tarafından Kazan lehçesine çevrilip iki defa basılmıştır (Kazan 1884, 1898).

Kâbusnâme’yi H. F. von Diez Almanca’ya (Busch des Kabus, Berlin 1811), A. Querry Fransızca’ya (Le Cabous Nâme, Paris 1866), Reuben Levy İngilizce’ye (The Nasihatnama Known as Kabusnâme, London 1951), E. Bertels Rusça’ya (Kabu Na Me, Moscow 1953), Emin Abdülmecid Bedevî Arapça’ya (Kitâbü’n-nasîhat el-ma’rûf bi’smi Kâbusnâme, Kahire 1378 / 1958) çevirmiştir.

Rıza KURTULUŞ

KAYNAKÇA

Keykâvus b. İskender, Kabûsnâme, (çev. Mercimek Ahmet; yay. Orhan Şaik Gökyay), İstanbul 1974, s. I-XVIII; aynı yazar, Müntehab-ı Kabûsnâme (yay. Saîd Nefîsî), Tahran 1320 s. 3-37; Edward Granwille Browne, A literary history of Persia: from firdawsi to Saʻdi,II,Cambridge 1956, s. 276-287; Emin Abdülmecîd-i Bedevî, Bahs der Bâre-i Kabûsnâme, Tahran 1335; Zebihullah Safâ, Tarîh-i edebiyat-ı der İrân, 1339, II, s. 898-902;

Meryem es-Sâdâtu Es‘adî, “Güftârhâ-yi İktisâdî der Kâbûsnâme”, Ittılât-ı Siyâsi-yi İktisâd, sy. 257-258 (1387), s. 122-129; Mehdi

Ferhânî Müferid, “Siyâset, Târîh ve Edebiyyât der Kâbûsnâme”, Târîh ve Temeddün-i İslâmî, S. 3(1385), s. 55-72; Hüseyin

Hidîvcem, “Kâbûsnâme”, Hüner u Merdum, S. 109(1350) s. 1015; Zeynep Korkmaz, “Kabus-name ve Marzuban-name Çevirileri Kimindir?”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, Ankara 1966, s. 267-278; François de Blois,Persian literature: a bio-bibliographical survey: poetry of the pre-Mongol period, V, London 2004, 150-154; Rıza Kurtuluş, “Keykâvus b. İskender”, DİA, XXV, Ankara 2002, s. 357.

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe