Şeytan Fakirlik İle Korkutur Allah İse Bol Rızk Verir

3 mins read

“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi katından mağfiret ve bol nimet vaat ediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 2/268)

Yüce Rabbimiz bu âyeti ile şeytanın bizi fakirlikle korkutacağını ve bize “fahşâ”yı emredeceğini bildirmektedir. Fahşâ, hayâsızlık, fuhuş, kötü şeyler, çirkin söz ve davranışlar, her türlü aşırılık gibi anlamları taşır. Bu itibarla her türlü fuhşiyattan, maddî ve manevî tüm aşırılıklardan uzak durmamız gerekir. Şunu da iyi bilmeliyiz ki fakir kalırız korkusuyla ve aşırı mal biriktirme hırsıyla infak ve sadaka vermek-ten kaçınmak şeytanın verdiği bir duygudur. Zira mümin kendi gayret ve çalışması karşılığında rızkı verenin ve insanlar arasında taksim edenin Allah olduğunu bilir. Dolayısıyla Allah rızası için yaptığımız yardımlar elimizdekileri eksiltmez, bilakis arttırır. Yüce Allah verdiklerimize karşılık kat kat fazlasını ve bağışlamayı vaat eder. Rabbimiz asla vaadinden dönmez.

Zikrettiğimiz âyetten anlaşıldığı üzere şeytan, Allah yolunda infak etmek iste-yen müminleri sürekli fakir düşmekle korkutur ve onlara cimriliği emreder. Şeytan, eğer mallarınızın en iyisinden ve bolca verirseniz fakir düşersiniz, başkasına muh-taç olursunuz diyerek insanlara korku salar. İnsan bu konuda şeytanın vesvese ve aldatmalarına kapılır ve infaktan vazgeçerse şeytanı sevindirmiş ve Allah’ın rızasına aykırı hareket etmiş olur. Hâlbuki Allah yolunda infak etmek ve sadaka vermek biz müminlerin en önemli özelliklerindendir. Bizler sadaka vererek muhtaçları sevin-dirmiş, Rabbimizin de rızasına ermiş oluruz. Cimrilik edip fakir kalırız korkusuyla infakı ve sadakayı terk etmek ancak şeytanı sevindirecek bir davranıştır. Şeytan, biz insanları birtakım vehim ve korkulara düşürmek suretiyle doğru yoldan, hayır işle-mekten ve tasaddukta bulunmaktan alıkoymak çabasındadır.

İnfak ve sadaka konusunda biz insanların öne sürdükleri en büyük mazeret, mallarımızdan muhtaçlara verdiğimiz takdirde sahip olduğumuz malların eksilece-ği, ekonomik gücümüzü kaybedeceğimiz ve sonuçta da fakir düşeceğimiz korkusu-dur. Allah için harcama yapmak ilk bakışta sahip olduğumuz şeylerin eksilmesi gibi görünebilir. İşte şeytan, insanın bu zayıf yönünü çok iyi bildiğinden ona buradan yaklaşmakta ve onun Allah yolunda infakta bulunmasını engellemeye çalışmaktadır. Şeytan, “her şeyini vererek el açacak duruma geleceksin; herkes senin kadar verse bu toplumda fakir kalmaz; yeteri kadar hatta fazlasıyla verdin…” gibi vesveselerle biz insanların infakta bulunmalarını engellemeye çalışır.

Bizleri yoktan var eden, nice nimetleri bizim emrimize sunan yüce Allah da şeytanın tam aksine bize bolluk ve bağışlanma vaat etmektedir. Allah rızası için mallarından verenlere hem dünyada hem de âhirette daha fazlasını vereceğini vaat eder. Rabbimiz dünyada kendi rızası uğrunda mallarından harcayanların dünyada ayıplarını örter, kusur ve günahlarını bağışlar ve rızıklarını bereketlendirir. Ahirette de günahlarını bağışlamak suretiyle büyük mükâfatlar verecektir. Bizler sevdikleri-mizden vererek Allah’ın lütuf ve ihsanına ermiş oluruz.

Yüce Rabbimizin emrine uyarak sadaka vermek şeytanı kızdıran bir davranıştır. Bizler şeytanı sevindirmekten, cimrilik yapmaktan ve fakir düşeriz, malımız eksilir gibi korkulardan uzak durarak Allah yolunda vermeye çalışalım. Zira şeytan fuhşi-yat, korku ve cimrilik yoluyla da insanı dalalete düşürecek şeyleri yaptırmaya çalışır. Hâlbuki zekât vermekle mükellef olanların malının kırkta birinin zekâtını vermesi, zekât verecek durumda olmasa da bir müslümanın imkânı nispetince infak ve yar-dımda bulunması, ev sahibinin misafirine ikram etmesi; bir şeyler yedirip içirmesi maldan bir eksilme gibi görünse de gerçekte bu durum Allah katında hayır ve hase-nat olarak en güzel kazanım, mal ve sağlığımızda bir bereketlenme ve artış demektir. Zira paylaşmak, kanaat etmek aslında bir artış ve en güzel zenginlik olduğu gibi aşırı tüketim ve gösteriş peşinde olmak gibi arzuların peşinde esir olmak ise gerçekte bir kimsenin kendine ve topluma yabancılaşması ve fakirleşmesi anlamına gelir.

Rate this post
Haber Oku
Tidings Globe