1960’larda Uluslararası Çalışma Örgütü’nden, Dünya Bankası’ndan ve bağımsız araştırmacılardan, kişi başına gelir kullanımına ve ekonomik büyüme kriterinin kalkınmanın ölçütleri olarak kullanılmasına karşı artan tepkiler ortaya çıkmıştır. Çünkü ekonomik büyüme ve gelir göstergeleri, çok karmaşık ve dünyanın birçok yoksul ekonomisinde oldukça yaygın olan kaynak dağılımı ile ilgili eşitsizlikleri tam anlamıyla açıklayamamaktadır. Tüm Kişi başına düşen ölçütlere göre GNI, GSYH veya PPP’ye alternatif olarak ya “temel ihtiyaçlar yaklaşımı” ya da “fiziksel yaşam kalitesi indeksi (PQLI)” önerilmiştir.
Fiziksel Yaşam Kalitesi Endeksi, kalkınmanın bir göstergesi olarak insanların barınma, beslenme, sağlık gibi esas gereksinimlerinin karşılanmasını ölçmektedir. Bu yöntem kalkınmanın temel amacını sunmaktadır. Bu temel ihtiyaçların karşılandığı toplumda, yaşam kalitesi artmakta insanlar iyi bir yaşam sürmektedir. Böyle toplumlarda insanlar iyi beslenir ve giyinir, birçok ürüne erişim imkânı bulur, boş zaman ve eğlence lüksüne ve sağlıklı bir çevresel yaşam imkânına sahiptir. Kalkınmış bir toplum için asgari gereksinimin, yüksek fiziksel yaşam kalitesi olduğuna ve bu kalitenin de sadece toplumun küçük bir azınlığı ile sınırlı kalmaması gerektiğine inanılmaktadır.
Büşra Karakuzu