Eşit fırsat kışkırtmaları yeni ayaklanma türleri ateşledi. Özellikle gençler, ebeveynlerinin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yarattıkları istikrarlı orta sınıf yaşamı modellerini reddettiler. Bazıları radikal politik eylemlere daldılar; diğer pek çokları da yeni giyinme ve cinsel davranma standardları yarattılar.
Karşı kültürün gözle görülür izleri 1960’ların sonları ile 1070’lerin başlarında Amerikan toplumuna işlemeye başladı. Saçlar uzadı ve sakal bırakmak olağan hale geldi. Pantolon, ceket ve boyunbağının yerini kot pantolonlar ve tişörtler aldı. Bellekleri geçmişin sınırlamalarından kurtarabilmek amacıyla yasa dışı uyuşturucu kullanımı arttı. Rock müziği gelişti, yaygınlaştı ve çeşitli biçimlere büründü. Beatles, Rolling Stones ve diğer İngiliz müzik grubları ülkede fırtınalar estirdiler. “Hard Rock” sevilmeye başlandı ve besteci-şarkıcı Bob Dylan’ınkilere benzer siyasal ve toplumsal mesajlar taşıyan şarkılar popüler oldu. Gençlik karşı kültürü Ağustos 1969’da doruğuna erişti; New York Eyaleti’nin kırsal kesimindeki Woddstock’ta yapılan üç gün süreli müzik festivaline yaklaşık yarım milyon kişi katıldı. Filmlerde ve plak albümlerinde efsaneleştirilen festival o döneme adını verdi: Woodstock Kuşağı.
Vatandaşlık hakları hareketini besleyen ve karşı kültürü belirleyen enerji, 1960’ların ortalarında da çevrecilik hareketini başlattı. Rachel Carson’un 1962’de yayınlanan, kimyasal haşarat ilaçlarının ve özellikle DDT’nin verdiği zararları vurgulayan Sessiz İlkbahar adlı kitabı pek çok kişiyi harekete geçirdi. Çevre sağlığına ve güzelliğine zararlı, otomobil egzost gazları, endüstri atıkları, sulara dökülen petrol gibi diğer kirlilik kaynaklarının farkına varanlar çoğaldıkça, çevreye yönelik ilgi ve endişe 1960’larda halkı her geçen gün daha fazla oyalamayı sürdürdü. 22 Nisan 1970’te Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm okullarda ve toplumlarda Dünya Günü kutlandı ve Amerikalılara çevre kirliliğinin tehlikeleri konusunda “Eğitim” verildi.
Yine de pek çok kişi ülkede havanın ve suyun temizlenmesi için ileri sürülen önlemlere karşı çıktı. Çözümler, bireylerin ve iş yerlerinin para harcamasını ve halkın yaşama ve çalışma biçimlerinde değişiklik yapılmasını gerektirecekti. Buna karşın Kongre, ulusal hava niteliği standardları geliştirilmesi amacıyla 1967 tarihli Temiz Hava Yasası’nı kabul etti. Ayrıca, Su Niteliğini Geliştirme Yasası’nı onaylayarak, kıyılara dökülen petrolün neden olduğu pisliğin temizlenmesi sorumluluğunu bu kirlenmeye neden olanlara yükledi. 1970’te de, aykırı davranışları denetleme çabalarını başlatmak amacıyla, bağımsız bir federal kuruluş olan Çevre Koruma Dairesi yaratıldı.