“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Maide, 5/6)
Dinimizin emir ve yasakları incelendiğinde, hepsinde birey ve toplumun mad-di ve manevi yararının gözetildiği görülmektedir. Bu nedenledir ki dinimiz, birey ve toplum olarak bizim için son derece önemli olan temizliğe büyük bir önem vermiştir. Dinimize göre beden, elbise, mesken ve çevre temizliği gibi maddi te-mizlikten ayrı olarak bir de hükmî temizlik kavramı vardır. Bu tür temizlik, kişinin durumuna göre abdest ya da gusül ile sağlanır. Abdest ve gusül başlı başına maddi temizlik özelliği de taşıyıp sağlık açısından bir dizi faydalar içermekle birlikte esasen bir hükmî temizlik işlemi ve arınma yoludur. Su bulunmaması durumunda abdest ve guslün bu işlevi teyemmüm ile yerine getirilir.
Abdest, -okuduğumuz ayette de belirtildiği üzere- ibadet niyetiyle yüzü ve dirseklere kadar kolları yıkamak, başı mesh etmek, ayakları topuklara kadar yıka-maktan ibarettir. Gusül (boy abdesti) “ağız ve burun içi dâhil olmak üzere- bütün vücudun temiz su ile yıkanması” demektir. Teyemmüm ise, büyük (cünüplük hâli) veya küçük kirliliği (abdestsizlik hâli) gidermek niyetiyle ellerin içini toprak cin-sinden temiz bir şeye vurup önce yüze sürmek, sonra tekrar vurup her elin içiyle karşı kolu mesh etmektir. (Bu konularla ilgili bilgilerin detayı ilmihal kitaplarından öğrenilebilir.)
Yüce dinimizin ortaya koyduğu genel anlamdaki temizlik anlayışı ile ibadet anlamındaki temizlik anlayışı birbirini tamamlamaktadır. İbadet için gerekli olan temizlik aynı zamanda fertlerin günlük hayatlarındaki temizlik eğitimi niteliğini taşımaktadır.
İbadet; kulun uyanık, hazırlıklı, şuurlu, ruh ve beden bakımından temiz ol-masını gerektirir. Allah’ın huzuruna çıkmadan önce abdest alma, gerektiğinde gu-sül etme emri de bu amacın önemli vasıtalarındandır. Bu yönüyle abdest Allah Teala ile iletişime geçme hazırlığıdır. Günde beş defa namaz kılmak veya diğer bazı ibadetler için abdest almanın anlamı, Allah emrettiği için ve onun huzuruna çıkmak amacıyla temizlenmektir. Bu yönüyle abdest, Allah’a yönelmek için gerekli olan bir zihinsel hazırlık evresidir. Gerçek anlamda Allah’ı hatırlama ve ona olan görevimizi yerine getirmenin bilinç uyanıklığına ulaşmadır.
Abdest ve gusül, insan sağlığına önemli ölçüde yararlar sağlamaktadır. Örne-ğin abdest, vücudumuzun kir ve mikroplarla en fazla temasta bulunduğu azaları-mızın temizlenmesini sağlayan bir uygulamadır. Öte yandan kan dolaşımını sağla-yan damarların tabii esnekliklerini korur ve damar sertliklerinin önlenmesine yar-dımcı olur. Vücudun temel korunma sistemi olan lenf dolaşımını sağlayan beyaz kan hücrelerini dokulara ulaştıran lenf damarlarının düzenli çalışmasına katkıda bulunur. Özellikle beyinde kan dolaşımının güçlenmesi bakımından abdest çok faydalıdır. Diğer taraftan bedende oluşan statik elektriğin fazlasının atılmasında da abdestin rolü büyüktür. Gusül, cünüplük hâlinin vücutta yol açtığı yorgunluk ve gevşekliği giderir; bedende yeni bir denge kurar, kişinin bedenen, zihnen ve ruhen toparlanmasını ve zindeleşmesini sağlar, kişiyi ibadet atmosferine hazırlar.
Abdest ve gusül, aynı zamanda günahlardan arınma vesilesidir. Nitekim bu hususta sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır:
“Bir Müslüman (veya mümin) abdest aldığı zaman, yüzünü yıkarken gözleriyle işle-diği günahlar abdest suyu (veya suyun son damlası) ile dökülür gider. Ellerini yıkadığında elleri ile işlediği günahlar abdest suyu (veya suyun son damlası) ile dökülür (öyle ki kişi bütün günahlardan arınır ve tertemiz olur). Ayaklarını yıkadığında da, ayaklarıyla işlediği günahları abdest suyu (veya suyun son damlaları) ile akıp gider. Nihayet o Müslüman gü-nahlarından tamamıyla arınmış olur.” (Müslim, “Tahâret”, 32; Tirmizî, “Tahâret”, 2)
Bu müjde niteliğindeki ifadelerin gusül için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Yüce Allah abdesti, guslü veya teyemmümü farz kılmakla insanlara güçlük çıkar-mak değil, onları temizlemek ve onlara nimetini tamamlamak istemiştir. Bunlar, in-sanların gücünün üstünde olan işler değildir. Dinde insanların yapamayacağı hiçbir yükümlülük yoktur. İstisnaî durumlarda ise özel kolaylıklar (ruhsat) getirilmiştir. Abdest ve gusül bedeni mikroplardan koruyucu bir temizlik olduğu gibi manevî olarak da insanı Allah’a yaklaştıran ve onun ibadet için kendisini hazır hissetmesini sağlayan bir iç temizliğidir. Teyemmüm de bir manevî temizliktir. Hz. Peygamber, “Temizlik, imanın yarısıdır” buyurarak genel anlamıyla temizlik yanında gusül, abdest ve teyemmümün dindeki önemine işaret etmişlerdir (Müslim, “Tahâret”, l; Tirmizî, “Da’avât”, 86).