Ankara Samanpazarı’nda, Koyunpazarı, Bakırcılar Çarşısı, Asker sokakta, Ahi Elvan Camii’nin yakınındadır. Duvarları altta taş, üstte ahşap hatıllı kerpiçle örülen sade basit yapı, ahşap tavanlı olup üstü kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Enine dikdörtgen planlı olan ve minaresi bulunmayan caminin girişi kuzeydedir. Kesme taştan yapılmış kemerli kapının önüne sonradan bir sofa ilave edilmiştir. Kapının sağında duvardaki çeşme üzerinde sivri kemerli sağır bir niş içinde devşirme iki kemer taş üzerinde epey silinmiş tek satırlık bir kitâbe yer almaktadır. İçerisi doğu ve batıdan üçer adet büyük dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmış, kuzey duvarında sadece bir üst pencere açılmıştır. Kıble duvarı sağır bırakılmıştır. Caminin kuzey, doğu ve batı cephelerinin düzgün olmasına karşılık, pencere açıklığı bulunmayan güney duvarın doğu kanadı dışarı doğru çıkıntı yaparak iki bölüm halinde düzenlenmiş, bölümlere de ayrı ayrı birer alçı mihrap yapılmıştır. Birbirine benzeyen mihraplardan doğu taraftaki kıble duvarı ortasından tavana kadar yükselmektedir. Kenar çerçevesi iç mekâna doğru biraz taşıntı yapan 2.26 m genişlik ve 3.82 m yükseklikteki mihrap, Ankara’daki bütün alçı mihraplardaki gibi kalıplama tekniği ile önceden levhalar halinde dökülüp kuruduktan sonra birleştirilmiştir. Süslemesi alçak kabartmadır. Sonraki tadilatlarda yazılar siyaha, diğer tarafları yağlı boya ile beyaza boyanmıştır. Duvara çokgen bir niş şeklinde oyulan mihrabın mukarnas dolgulu kavsarası kademe kademe yükselerek bir tepelikle tamamlanmış, niş derinliğiyle kavsara arası diğerlerinde olduğu gibi kelime-i tevhid’in tekrarlandığı bir yazı kuşağı ile ayrılmıştır. Alttaki süslemede; merkezdeki on iki kollu yıldızların kol uzantılarının çeşitli yönlere kırılıp kesişmeleriyle geometrik kapalı bir ağ teşekkül etmiş, merkez ve yan boşluklardaki çokgenlerin içi çarkıfelek, kolların arasındakiler ise lale motifleriyle doldurulmuştur. Aynı süsleme kompozisyonu mihrap nişinin köşeliklerinde de tekrarlanmıştır. Alınlıktaki yatay dikdörtgen kitâbe panosunda istifli simetrik sülüs yazı ile Türkçe: “ Apaçık gerçeğin sahibi Allah’tan başka ilah yoktur ve doğru vaadi söyleyen Muhammed Allah’ın elçisidir” anlamına gelen Arapça dua iki kere tekrar edilmiştir. Nişin kenarlarını sınırlayan sütuncelerin gövdeleri sarmaşıklara bezenmiş, kare başlıkları ise mukarnas sırasıyla dekorlanmıştır. Mihrabın cephesini çevreleyen üç sıra kenar bordüründen dıştaki ince saplarla birbirine geçme yaparak palmetlere bağlanan bitkilerle tezyin edilmiş, daha geniş olan sonraki bordürde sülüs yazı ile kelime-i tevhit ibaresi tekrarlanmıştır. İçte kalan üçüncü bordürde “S” şeklinde ritmik kıvrımlar yaparak ilerleyen dörtlü kavisli saplar belli aralıklarda kesişip birbirine dolanarak sarmaşık oluştururlar. Batıda kalan mihrap 1.64 x 3.34 m ölçüsüyle doğudakinden daha küçük tutulmuştur. Diğeri gibi kavsarası mukarnas dolgulu olan bu mihrap da kıble duvarı ortasına çokgen kenarlı olarak oyulmuş, kavsara ile niş arası kelime-i tevhidin tekrarlandığı yazı kuşağı ile bölünmüştür. Nişin kenarlarında öncekindeki gibi çok kollu yıldızların kesişmesinde müteşekkil geometrik bir kompozisyon dikkati çekmektedir. Daha sade olan bu mihraptaki iki çerçeve bordüründen dıştakinde yine dörtlü kavisli ince sapların birbirine dolanmasıyla bitkisel bir düzenleme göze çarpmaktadır. Farklı olarak burada yazıya yer verilmemiştir. Minber bu iki mihrabın arasında ve dışarıya çıkıntı yapan meyilli duvarın bitişiğindedir. Dönemine ait olmayan sade basit ahşap minber sanat tarihi açısından öneme haiz değildir. Üzerinde kitâbesi olmayan ve aynı zamanda Hacı Arap Camii olarak bilinen yapının inşa tarihiyle ilgili herhangi bir belgeye rastlanmamış, mihrapların haricinde yenilenerek eski karakterini kaybetmiştir. Bazı kaynaklar daha çok mihrapların üslubuna dayanarak XIV-XV. yüzyıl Ankara mescidleri arasında bir Ahi mescidi olması gerektiğini belirtmekte, mihrapları XVIII. yüzyılın ikinci yarısına tarihleyenler de bulunmaktadır.
Ahilik Ansiklopedisi