Ahi Carullahoğlu Ahi Ali Çelebi tarafından Arapça olarak evahir-i Rebiülahir 873 (8-17 Ekim 1468) tarihinde tanzim ve tescil ettirilmiştir. Sureti VGMA, nr. 600, s. 239, sıra 307’de kayıtlıdır. Vakfiyede Sivas şehir merkezinde bulunan zaviyeye çok sayıda gayrimenkul vakfedilmiştir. Ahi Ali Zaviyesi Vakfiyesi, Allah’a hamd, Hz. Muhammed’e selatüsselamla başlar. Arkasından vakfın önemiyle ilgili hadislere yer verilir. Bundan sonra vâkıf Ahi Carullahoğlu Ahi Ali Çelebi’nin vakfı kurma sebebi üzerinde durulur. Vakfettiği gayrimenkullerin kendine ait olduğuna vurgu yapılır. Bunları Allah’ın rızâsını kazanmak için vakfettiği söylenir ve vakfedilenler şöyle sıralanır: Sivas’a bağlı Nevdergâh nahiyesinde Yenice diye bilinen Eşhanibanu; Hafik’e tabi Yersilik ve Ekend; Kızlarovacık nahiyesinde Kınıkarız; Ovacık nahiyesinde Elperk, Kızılcakışla, Felendon, Çincik, Beydili olarak da bilinen Evdek; Tuzalanlı nahiyesinde Eyiniyetli; Perkinik nahiyesinde Gedaban ve Sivas’a bağlı Kanabad nahiyesinde Ahi Ali Çelebi Zaviyesi Vakfiyesi Bayat köyleri ile Perkinik nahiyesindeki Elegözsam, Sükler Hasan ve Kanabad’da Sıcak mezralarının tamamı. Ahi Carullahoğlu Ahi Ali Çelebi, yukarıda isimleri verilen gayrimenkullerin cümlesini, şer‘î usuller çerçevesinde soyundan gelenlere ve Sivas şehir merkezinde Hoca Ulubey mahallesinde bina edilen zaviyenin ihtiyaçlarının karşılanmasına vakfetmiştir. Vakfın gelirleri, soyunun kesilmesi durumunda, nesline en yakın olan akrabalarına, bunlardan da müstahak kimse kalmazsa Sivas’ta ikamet eden fakirlere ve miskinlere sarf edilecekti. Vakıf gayrimenkulleri, güzel bir şekilde işletilecek; elde edilen gelir öncelikle zaviyenin ihtiyaçlarının karşılanmasına, eğer zaviye binası bakıma muhtaç olursa onarılmasına harcanılacaktır. Bundan sonra artan gelir on parçaya ayrılacak, bunun bir sehmi vakfın mütevellisine; bir sehmi yukarıda adı geçen zaviye müştemilatı kapısında bina edilmiş olan çeşmeye; diğer sehimler ise Regaip, Şaban’ın yarısı, Kadir ile Ramazan ve Kurban bayramlarının gecelerinde helva pişirilmesine; Pazartesi ve Perşembe günleri vâkıf Ahi Ali Çelebi ile ev halkının kabirlerinde sürekli Kur’an okuyan bir hafıza verilecektir. Bu üleşmeden sonra gelir artarsa vâkıfın evladına verilecektir. Ahi Ali Çelebi, vakıf görevlileri için de birtakım şartlar koymuştur. Bunlar şöyle sıralanmaktadır: Vakfın tevliyeti ile zaviyenin şeyhliği ölümüne kadar vâkıfın kendisine ait olacaktır. Vefatından sonra ise evladından eslah ve en bilgili olanına, soyunun kesilmesi durumunda ise adı geçen zaviyeye şeyh olan kimseye verilecektir. Vakfiyede vakfın hiçbir şekilde değiştirilmeyeceğine vurgu yapılmakta; devlet başkanı, vali ve kadı başta olmak üzere hiçbir kimsenin vakfı tebdil edemeyeceğine, Allah’ın, meleklerin ve tüm müminlerin lanetinin değiştirenlerin üzerine olacağına dikkat çekilmektedir.
Ahilik Ansiklopedisi