İstanbul fâtihi “Büyük Türk” Sultan (II.) Mehmed’in hocası, feth-i mübînin mânevî mimârı mutasavvıf, tabib. Akşeyh olarak da bilinen Akşemseddin, soyu Hz. Ebûbekir’e çıkan Şehâbeddin Sühreverdî’nin torunlarından Şeyh Hamza’nın oğlu olarak Şam’da doğmuştur. Yedi yaşı civârında babasıyla Anadolu’ya gelerek Amasya’da dinî tahsil gördükten sonra Osmancık medresesinde müderris olmuş, hakkında anlatılan rivâyetlere göre kendisine bir mürşid aramak üzere 25 yaşlarında İran ve Mâverâünnehir’e bir yolculuk yapmış; fakat emeline ulaşamamıştır. Anadolu’ya dönünce Hacı Bayrâm-ı Velî’ye intisâb eden ve ondan hilâfet alan Akşeyh, daha sonra Beypazarı’na, İskilip’teki Evlek köyüne ve son olarak Göynük’e yerleşip Hacı Bayram’ın vefâtıyla irşad makamına geçmiştir.
Şeyhi Hacı Bayram’ın (II.) Murad’la kurduğu devletli/tâlihli temâs, kendisinin mürşid, Murad oğlu Mehmed’in de Osmanlı pâdişâhı olmasıyla bu kanaldan devâm etmiş, hatta Akşemseddin Edirne ziyaretlerinden birinde Mehmed’in kızlarından birinin hastalığını sağaltarak taltif görmüştür. Sultan Mehmed’in Edirne’den en kutlu çıkışı ve İstanbul’a müteveccihen yürüyüşe geçmesiyle Akşeyh de pek çok şöhretli şeyh ve kendisine intisâb etmiş yüzlerce müridiyle ona katıldı. 53 günlük İstanbul kuşatmasının buhranlı anlarında pâdişâhı ye’se düşmekten ve ümitsizliğe kapılmaktan verdiği mânevî destek ve öğütleriyle kurtaran, İstanbul kuşatmalarının büyük şehîdi Ebû Eyyûb el Ensârî’nin merkadini keşfederek ordunun mâneviyâtının artmasını sağlayan ve İstanbul’a Türk sancağının dikilmesinde çok büyük payı olan Akşemseddin, rivâyete göre fetihten sonra ona bağlanıp tarîkat ahkâmını öğrenmek isteyen pâdişâha sözünü geçiremeyince, buna engel olmak için, Göynük’e döndü ve hayâtının son yıllarını burada geçirdi. Şüphesiz bu, kafasında evrensel bir hükümdarlık fikrinin tohumlarını taşıyan Sultan Mehmed’in asla düşünmeyeceği bir çılgınlıktı ve muhtemelen menkıbe yazarları tarafından şeyhin mânevî kudretini göstermek maksadıyla uydurulmuştur.
Kaynaklarda bir tarîkat önderi olmak dışında devrinin önemli hekimlerinden bilindiği de aktarılan Akşemseddin, Mâidetü’l-hayât adlı eserinde, Venedikli hekim Girolamo Fracastoro’dan neredeyse bir asır önce mikrobu keşfederek hastalıkların bu yolla bulaştığını öne sürmüştür. Bu, kendisine aynı zamanda ilim târihimizde de önemli bir mevki verecek muazzam bir keşiftir.