“Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.” (Âl-i İmran, 3/19)
Din akıl sahipleri insanları kendi tercihleriyle bizzat hayır olan şeylere götüren ilâhî bir kanundur. Dini vahiy yoluyla bildiren Allah’tır; peygamberlerin görevleri tebliğ etmektir. Bütün gerçek dinler Allah’tan gelmiş ve safiyetlerini korudukları sürece yürürlükte kalmıştır. İlk insan olan Hz. Âdem (a.s) aynı zamanda ilk pey-gamberdir. İnsanlığın ilk dini de Hak dindir. Peygamberlerin getirdikleri dinler te-mel nitelikleri itibariyle aynıdır. Sadece yaşanılan bölge ve döneme göre değişen bazı kurallar dışında temel inanç esaslarında ve genel prensiplerde değişme yoktur. Ancak İslam adı son peygamber sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği dine ad olarak verilmiştir: “Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.”
Yüce Allah tarafından indirilen kutsal kitaplar aslında aynı esasları ihtiva etmek-tedir. Sonraları insanlar bu esasları kendi çıkarları istikametinde yorumlamış ya da çıkarlarına uymayan bazı bölümleri ilahî kitaplardan çıkarmışlardır. Hatta insanlar, haddi aşmak, haksız kazanç elde etmek, birtakım imtiyaz ve haklar elde etmek için de yeni dinler icat edebilmişlerdir.
Sevgili Peygamberimiz peygamberlerin, onun getirdiği din de dinlerin sonun-cusudur. Bu sebeple İslam en mükemmel dindir. Yahudilik dünya hayatına, Hıristiyanlık da dünyadan uzaklaşıp manevî hayata daha çok ağırlık verirken İslam her ikisi arasındaki dengeyi kurmuş ve korumuştur.
İslam’ı diğer dinlerden farklı kılan en önemli özellik, O’nun belirli bir topluma değil, bütün insanlığa gönderilmiş olması ve en son ilahi mesaj oluşudur. Kur’an-ı Kerim, diğer kitapların da ihtiva ettiği temel esasları yeniden ortaya koymuş; daha önceki kitaplarda yer alan gerçekleri tasdik etmiş, tahrif edilen hususları da düzelt-miştir. İslam’da, hak dinin temel prensipleri kesin bir şekilde ortaya konmuş, zama-na ve mekâna göre değişebilecek hükümler din bilginlerinin içtihatlarına bırakıl-mıştır. Onun kıyamete kadar hak din olarak geçerliliğini sağlayan da bu niteliğidir.
İslam, madde-mana, dünya-ahiret dengeleri açısından en ölçülü ve kolayca ya-şanabilen bir dindir. Çeşitli emir ve hükümlerde kolaylığı öngörmesi açısından da en kolay olan bir dindir. Allah katında din İslam olduğuna göre, İslam’dan başka bir din aranamaz. Bu gerçek yüce Allah tarafından şöyle beyan edilmiştir:
“Allah katında din, şüphesiz İslam’dır.” (Âl-i İmrân, 3/19)
“Kim İslam’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Âl-i İmrân, 3/85)
Allah tarafından indiği şekliyle varlığını muhafaza eden tek din, dinimiz İslam’dır. Bunda şüphe yoktur. Bununla birlikte, imtihan dünyasında, insanların farklı din ve anlayışlara mensup olmaları da mümkündür. Bu onların kendi tercihleridir. Kimse-yi din tercihi konusunda zorlayamayız. Ancak, herkes tercih ve uygulamalarından dolayı hesaba çekilecektir.
Farklı dine mensup insanların din ve inanç hürriyetlerini özgürce yaşayabilmele-ri önemlidir. İnsanların farklı dinden de olsa kavga ve şiddetten uzak, karşılıklı hak ve hukuka riayet edecek bir ortamda yaşama imkânlarını sürdürmesi önem taşır. Dinde zorlama yoktur. İnsanlar din hürriyetine sahiptir. Dinler, şiddet, kavga ve ge-rilim nedeni olmamalıdır. Allah katında hak din olan İslam’ın özü barıştır, huzurdur ve mutluluktur. İslam Dini bizim için gerçek huzur ve barış kaynağıdır.