“Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.” (Nisâ, 4/27)
Bu âyet-i kerimede yüce Allah, yapacağımız tövbeleri kabul edeceğini beyan et-mektedir. Tövbe, işlenmiş olan günahtan, suç ve kabahatin bir daha işlenmeyece-ğine dair verilen söz demektir veya kabahatten pişmanlık duyarak vazgeçmektir. Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri de “et-Tevvâb”dır. Yani Allah tövbeleri kabul edendir.
Tövbenin kabul olması için bir kısım şartlar vardır. Bunlar;
- Günaha pişmanlık duymak,
- Günahı derhal terk etmek,
- Bir daha eski hâle dönmemeye azmetmektir.
Ayrıca kul hakkı varsa, ona hakkının verilmesi veya ondan helallik dilenmesi gerekir.
Tövbe, bizleri yeniden hayata bağlayan, bizlere ümit ve yaşama isteği veren, biz-leri Allah’a yöneltip inanç ve imanımızı kuvvetlendiren, doğru ve dürüst davran-mamızı sağlayan önemli bir davranıştır. Peygamberler dışında hiç kimse masum değil, yani günahtan korunmuş değildir. Herkes günah işleyebilir. Peygamberimiz bu hususu şöyle ifade etmektedir:
“Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise tövbe eden, yani hatasın-dan dönendir.” (İbn Mâce, “Zühd”, 37/30)
Yüce Allah, insanı şerefli bir varlık olarak yaratmış, onu yeryüzüne halife tayin etmiş ve verdiği nimetlerle diğer yaratıklara onu üstün kılmıştır. İnsan, her ne kadar Allah’ın mükemmel bir biçimde yarattığı varlık olsa da zaman zaman bilerek ya da bilmeyerek hata, kusur, günah, kan dökme ve fitne çıkarma gibi kötü davranışlar sergileyebileceğini yüce Allah Kur’an’da beyan etmiştir (Bakara, 2/30).
Gazzâlî de insan için tövbenin gerekliliği ve kaçınılmaz olduğunu Hz. Âdem’i örnek vermek suretiyle şöyle açıklamaktadır: “İnsanoğlunun babası bile tövbeden müstağni kalamamıştır. Babanın güç yetiremeyeceği şeye, çocukları hiç güç yetire-mez.” (Gazzâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Beyrut, trs., IV/2)
Günahlar, gönül dünyamızı, ruhî yapımızı kirleten davranış ve eylemlerdir. Hz. Peygamber (s.a.s);
“Kul, bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir leke oluşur. Günahı bırakıp tövbe ederse kalbi temizlenir” (Müslim, “İman”, 231) hadisiyle bu duruma işaret etmektedir. Gazzali, “İhya” adlı eserinde bu durumu bir benzetmeyle şöyle izah eder: “Cilalı aynanın karşısında duran insanın aynaya yansıyan nefesi, aynayı kararttığı gibi, kişinin uyduğu şehvet ve işlediği günahlardan oluşan karanlıklar da kalp üzerinde birikerek onu paslatır, karartır. Aynanın yüzünde biriken pas zamanla madenin içine işleyip maddesini bozduğu gibi, kalbin üzerinde biriken pas da onun tabiatı hâline gelir, kalbin üzerini kapatır.” (Gazzâlî, İhyâ, IV/10)
Allah Teâlâ o kadar engin merhamet sahibidir ki, günahkâr olanların O’na yö-nelmesinden, O’ndan af ve bağışlanma dilemesinden büyük memnuniyet duyar. Peygamberimiz bunu çok çarpıcı bir örnekle şöyle bildiriyor:
“Kulunun günahlarına tövbe etmesinden dolayı Allah’ın sevinci, sizden birinizin ıssız çölde devesi ile giderken, onu üzerindeki yiyecek ve içecekle birlikte elinden kaçırması üzerine bir ağaç altına gelerek ümitsiz (ve bitkin) bir halde yaslanıp beklerken, devesini yanı başında görmesi üzerine, devenin dizginini tutarak sonsuz sevinç ve heyecanından (şaşırarak) (Ey Allahım, Sen Rabbimsin ben de senin kulunum diyecek yerde) yanlışlıkla, ‘Allahım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim’ dediğindeki sevincinden daha çok-tur.’’
Tövbe kapısının açık olması, doğası gereği hayır ve şer işlemeye yatkın olan in-san için bir fırsattır. Ama erdem ve gerçekten iman sahibi mümin, işlediği günah veya yaptığı hatadan, pişmanlık duyarak hemen yüce Rabbine sığınır ve O’ndan af dileyerek tövbe eder. O günah ve hatada, bile bile ısrar etmez. Tövbeleri kabul merciinin sadece Allah olduğunu bilir ve O’na yönelir. Allah, kendisine samimiyetle açılan elleri, yönelen gönülleri asla boş çevirmez.
Bu gerçeği göz önünde bulundurarak, eğer işlediğimiz günahlarda kul hakkı varsa hemen bu hakkı sahiplerine ödemeli veya onlardan helâllik almalı ve böylece bizi bağışlamasını Allah’tan dilemeliyiz. Böyle yaptığımız takdirde Allah’ın bizi ba-ğışlayacağında şüphe yoktur. Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Muhakkak Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirge-yendir.”