Bu soruyu kadere, Allah’ın takdirine verilen mânadan hareketle açıklamak gerekir. İnsanların hür iradelerine bırakılmış olup sonucundan sorumlu tutuldukları davranışlar (işler, ameller, hareketler) Allah Tarafından “kul istemese de şöyle olsun, şöyle olmasın” diye değil, “kul böyle isteyecek, böyle yapacak” diye Allah tarafından bilinmiş ve bazı yerlere kaydedilmiştir. Meşhur bir benzetmeden yararlanmak gerekirse, ay ve güneş belli bir sistem ve düzen içinde hareket etmekte ve bazan da tutulma olmaktadır. İlgili ilim dallarıyla meşgul olan alimler, yıllarca öncesinden ayın veya güneşin tutulacağını bilmekte, söylemekte ve ilgili yerlere kaydetmektedirler. Ayın ve güneşin tutulması, alimin bilmesinden ve yazmasından olmamakta, aksine bunların kendi sistemleri içinde olacağını alim önceden bilmektedir. Bir katilin adam öldürmesi de Allah öldürmesini emrettiği, kulun iradesi dışında bağlayıcı olarak takdir buyurduğu için olmamaktadır; kulun serbest iradesi ile adamı öldüreceğini (istemese öldürmezdi) Allah önceden bilmektedir ve ilgili yerlere bu değişmez bilgi kaydedilmiş, adına da kader denmiştir.
Hayreddin Karaman