Vücud: “Var olmak” demektir. Allah vardır ve varlığı zatının gereğidir. Bu itibarla Cenabı Hakk’a “Vâcibu’lvucûd” denir. Allah, var olmakta ve varlığını devam ettirmekte hiçbir şeye muhtaç değildir.
Kıdem: Allah kadimdir, yani varlığının başlangıcı yoktur. Şu zaman yoktu da ondan sonra var oldu denemez. Varlığının başlangıcı olan bizleriz. Allah ise hiçbir şey yokken yine var idi.
Bekâ: “Allah’ın varlığının sonu olmaması”dır. Mesela biz, bir süre sonra yok olacağız. Allah’tan başka her şeyin belli bir süre sonra varlığı sona erecektir. Allah ise hiç ölmeyecek ve her zaman var olacaktır. Nitekim Kur’anı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Allah’ın zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.”
Vahdaniyet: Allah birdir. Kur’anı Kerim’in en kısa surelerinden biri olan İhlâs suresinde şöyle buyrulmuştur:
“(Ey Muhammed!) De ki: ‘O, Allah’tır, bir tektir.’ Allah samed’dir (her şey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir). O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
Allah, zatında birdir, cüz ve parçası yoktur; sıfatlarında birdir, benzeri ve dengi yoktur; işlerinde birdir, eşi ve ortağı yoktur.
Muhâlefetün li’lhavâdis: “Sonradan olanlara benzememek” demektir. Allah’a yaratıklarından hiçbiri benzemez. O, her şeyinde benzersizdir. Kur’anı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Allah, hiçbir şeye benzemez. O, işiten ve görendir.”
Kıyam binefsihi: Allah zatıyla kaimdir. Varlığı zatının gereği olup başkasından değildir.