Bağımsızlığın ilanından sonra aylar boyunca bir takım gerilemelerle karşılaşan Amerikalıların sebatlı davranışları sonuçta onlara başarı getirdi. Ağustos 1776’da New York’un Long Island bölgesinde yer alan çatışmada zor durumda kalan Washington, başarılı bir geri çekilme harekatı gerçekleştirdi ve birliklerini küçük sandallar içinde Brooklyn’den Manhattan kıyılarına geçirdi. İngiliz Generali William Howe iki kez tereddüt etti ve Amerikalıların kaçmalarına izin verdi. Howe, buna karşılık, Kasım ayında, Manhattan Adası’ndaki Washington Kalesi’ni ele geçirdi. New York kenti savaşın sonuna kadar İngilizlerin elinde kaldı.
Aralık ayına gelindiğinde, Washington’un askerleri, malzeme ve söz verilmiş olan yardımı alamamış oldukları için dağılmak üzereydiler; fakat, savaşa başlamak için ilkbaharın gelmesini bekleme kararı alan Howe, Amerikalıları çökertme fırsatını bir kez daha kaçırdı. Bu sırada Washington, New Jersey’de Trenton kentinin kuzeyinde Delaware Nehri’ni geçti. 26 Aralık sabahı erken saatlerde Trenton’daki garnizona karşı sürpriz bir saldırı gerçekleştiren birlikleri, 900’den fazla esir aldılar. Bir hafta sonra, 3 Ocak 1777’de Princeton’da İngilizlere saldırdı ve daha önce onların işgalinde bulunan toprakların büyük kesimini geri aldı. Amerikalıların bozulmuş olan moralleri, Trenton ve Princeton’da kazanılan zaferlerden sonra yerine geldi.
Howe 1777’de, Pennsylvania’da Brandywine ırmağı dolaylarında Amerikan ordusunu yendi, Pennsylvania’yı işgal etti ve Kıtasal Kongre’yi kaçmak zorunda bıraktı. Washington, şiddetli 1777-1778 kışını Pennsylvania’nın Valley Forge yöresinde, yeterli yiyecek, giyecek ve malzeme olmaksızın geçirmek zorunda kaldı. Çiftçilerin ve tüccarların, mallarını, Kıtasal Kongre ve eyaletler tarafından çıkarılan kağıt para yerine altın ve gümüş karşılığı İngilizlere satmaları, Amerikan birliklerini bu yetersizliklerden daha çok sıkıntıya soktu.
Washington’un Kıta Ordusu Valley Forge’da en kötü duruma düşmüştü; ancak, 1777 yılı savaşın dönüm noktasını oluşturdu. 1776 sonlarında İngiliz Generali John Burgoyne, Champlain Gölü’nü ve Hudson Nehri’ni geçerek New York ve New England’ı işgal etmek amacıyla bir plan geliştirdi. Ne yazık ki, ormanlık ve bataklık araziyi geçemeyecek derecede ağır araç ve gereçleri vardı. Burgoyne kumandasındaki bir Kralcı ve Kızılderili grubu New York’daki Oriskany ırmağı yakınında, deneyimli bir seyyar Amerikan birliği ile karşılaştı. Burgoyne’nin bazı birlikleri de, gereksinim duydukları malzeme peşinde koşarken, Vermont’un Bennington kasabasında Amerikan askerleriyle karşı karşıya geldiler. Çıkan çatışma Burgoyne ordusunu yeterince oyaladı ve New York’un Albany kenti yakınlarında Hudson Nehri’nin aşağı kesimlerinden destek kuvvetleri gönderebilmesi için Washington’a zaman kazandırdı. Burgoyne yeniden harekete geçtiğinde, Amerikalılar onu bekler durumdaydılar. İleride, New York’un West Point yöresinde Amerikalılara ihanete edecek olan Benedict Arnold’un kumandasındaki Amerikalılar İngilizleri iki kez püskürttüler. Burgoyne, New York’un Saratoga kentine geri çekildi ve orada, General Horatio Gates tarafından kumanda edilen Amerikan güçleri İngiliz birliklerini kuşattılar. 17 Ekim 1777’de Burgoyne’nin tüm ordusu teslim oldu. İngilizler, altı general, 300 subay ve 5.500 asker yitirdiler.