İptal sorunu henüz çözümlenmeden, Jackson’un liderliğini zorlayan yeni bir anlaşmazlık ortaya çıktı. Sorun, ikinci bir Amerika Birleşik Devletleri Bankası kurulması için izin verilmesiydi. İlk banka, Alexander Hamilton’un teşvikiyle 1791’de kurulmuş ve 20 yıllık bir süre için imtiyaz verilmişti. Hisselerinin bir kısmı hükümetin elinde bulunmakla birlikte, bu bir kamu bankası değildi; özel bir kuruluş olan bankanın karı hisse sahiplerine dağıtılıyordu. Para değerinde istikrar sağlamak ve ticareti teşvik etmek amacıyla kurulmuştu; fakat, aralarında Missouri Senatörü Thomas Hart Benton’un da bulunduğu Batılılar ve işçiler, bankaya, birkaç güçlü kişiye özel çıkarlar bağışlayan bir “canavar” gözüyle bakıyorlardı. 1811 yılında sona eren imtiyazı bir daha yenilenmemişti.
Bunu izleyen birkaç yıl süresince, bankacılık işlemleri eyaletlerin imtiyaz vermiş olduğu bankalara bırakıldı; onlar da, aşırı miktarda para basarak büyük karışıklık yarattılar ve enflasyonu arttırdılar. Eyalet bankalarının ülkeye istikrarlı bir para sağlayamayacağı her geçen gün daha iyi anlaşılıyordu. 1816’da, birincisi benzeri ikinci bir Amerika Birleşik Devletleri Bankası’na 20 yıllık imtiyaz verildi.
İkinci Banka, kurulduğu günden başlayarak, yeni eyaletler ve yerleşim bölgeleri ile pek varlıklı olmayan halk tarafından tutulmadı. Karşıtları, ülkenin borçları ve parası üzerinde bankanın neredeyse tekel sahibi olduğunu ileri sürüyorlar ve sadece birkaç varlıklı kişiye hizmette bulunduğu iddiasını yineliyorlardı. Banka, genel olarak, iyi yönetiliyor ve değerli hizmetlerde bulunuyordu; ancak, banka muhaliflerinin başı olarak seçilen Jackson, imtiyazı yenileyen yasayı veto etti. Kongre’ye gönderdiği yazıda tekeli ve özel ayrıcalıkları kınayarak, “eşit himaye ve eşit ayrıcalıklar ile yetinmeyen zenginlerimiz, onları Kongre kararıyla daha da zenginleştirmemizi istediler” dedi. Vetoyu aşma çabaları da başarısız oldu.
Banka sorunu, bunu izleyen seçim kampanyasında, tüccarlar, imalatçılar ve genelde sıkı para politikası ve yüksek faiz oranları uygulanmasını isteyen kredi kuruluşlarının oluşturduğu parasal çıkar çevreleri ile, çok kez bankalara borçlandıkları için para arzının arttırılmasını ve faiz oranlarının düşürülmesini yeğleyen işçi ve tarım kesimi arasında temel bir ayrılığa neden oldu. Seçimler “Jacksonculuk”un coşkulu bir destek görmesiyle sonuçlandı. Jackson, 1832’de yeniden seçilmesini, bankayı geri dönülmez bir biçimde ezmek için kendisine halk tarafından verilen bir görev olarak değerlendirdi ve bankanın imtiyaz belgesindeki kamu fonlarının geri çekilmesine yetki veren hükmü hazır bir silah gibi kullandı. Eylül 1833’te, hükümet fonlarının artık bankaya yatırılmamasını ve halen bankada bulunan fonların da giderek hükümet giderlerinde kullanılmak için çekilmesini emretti. Bankanın yerine, özenle seçilen ve kesin sınırlamalarla bağlanan eyalet bankaları kullanılacaktı. Anılan gelişmeleri izleyen kuşak boyunca, Amerika Birleşik Devletleri, göreli olarak düzensiz bir eyalet bankacılığı sistemi altında yaşadı ve bu da ucuz krediler yoluyla batıya yayılmayı hızlandırdı, ama, ulusta zaman zaman paniğe yol açtı. Amerika Birleşik Devletleri’nde, İç Savaş’a kadar bir ulusal bankacılık sistemi kurulmadı.