Yukarıda sayılan toplumsal reformlar, pek çok kadını, kendilerinin toplum içindeki eşitlikten uzak konumlarını düşünmeye yöneltti. Evli olmayan kadınlar, koloni günlerinden beri erkeklerin yararlandıkları yasal hakların çoğuna sahiplerdi; ancak, gelenekler uyarınca genç yaşta evlenmeleri gerekiyordu. Evlenen kadınlar da, yasalar karşısındaki bireysel kişiliklerini hemen hemen tümüyle yitiriyorlardı. Kadınların oy kullanmalarına izin verilmediği gibi, eğitimleri de XVII. ve XVIII. yüzyıllar boyunca, okuma, yazma, müzik, dans ve nakışla sınırlı kalmıştı.
Kadınların uyanışı, İskoçyalı konferansçı ve gazeteci Francis Wright’in Amerika’yı ziyaretiyle başladı. Wright, 1820’ler süresince, Amerika Birleşik Devletleri’nin her yerinde halkın önünde kadın haklarının savunuculuğunu yaptı. Kadınların halk önünde konuşmalarının çok kez yasaklandığı o günlerde, Wright, görüşlerini açıkça ortaya atmakla kalmadı, aynı zamanda, kadınların doğum kontrolü ve boşanma konularında bilgi edinme hakları olduğunu ileri sürerek dinleyicilerini şaşkına uğrattı.
1840’larda bir grub Amerikalı kadın biraraya gelerek ilk kadın hakları hareketini başlattılar. Bu seçkin grubun en ünlü kişisi Elizabeth Cady Stanton’dı. 1848’de, Cady Stanton ve bir başka kadın hakları savunucusu olan Lucretia Mott, New York’un Seneca Falls kasabasında, dünya tarihinde ilk kez, bir kadın hakları kongresi düzenlediler. Kongreye katılan temsilciler, kanun karşısında erkeklerle eşit haklar, oy kullanma hakkı ve eğitim ve istihdamda fırsat eşitliği talep eden bir bildiri yayınladılar.
Aynı yıl, Polonyalı bir göçmen olan Ernestine Rose, New York eyaletinde, kadınların taşınmaz mallarının mülkiyetini evlendikten sonra korumalarına izin veren bir yasa çıkarılmasına ön ayak oldu. Ülkede bu konuda kabul edilen ilk yasalardan biri olan Evli Kadınların Mülkiyet Yasası, diğer eyalet yasama organlarının da benzeri yasalar çıkarmalarını teşvik etti.
Rose 1869’da, kadınlara seçme hakkı verilmesine yönelik bir anayasa değişikliği yapılmasını isteyen Kadınların Oy Hakkı Ulusal Derneği’ni (National Woman Suffrage Association – NWSA) kurmaları sırasında Elizabeth Cady Stanton ile önde gelen bir başka kadın hakları savunucusu Susan B.Anthony’ye yardım etti. Adı geçen iki kadın, bu hareketin en açık sözlü savunucuları konumuna geldiler. Cady Stanton, yaptıkları işbirliğini, “ben yıldırımları hazırlıyordum, o da fırlatıyordu” diye tanımlamıştı.