Amerikan Sağlık Sistemi, serbest çalışan ve her vizite için ücret talep eden özel doktorlar üzerine kurulmuştur. Her birinin belli hastahanelerle anlaşması bulunur. Gerektiğinde hastalarını bu kurumlara gönderir. Hasta, kendisine verilen hizmetin – ameliyat ücreti, röntgen, tahliller- ücretini kendi öder. Bazı hastahaneler eyalete, bazısı belediyeye aittir. Askeri hastahaneler ise federal hükümet tarafından işletilir. Dini gruplar ya da vakıflar tarafından kâr amacı gütmeksizin yönetilen hastahaneler de vardır. Ve tabii kâr amacıyla kurulmuş hastahaneler de bulunur.
Son 40 yılda ABD’de tıbbi bakım maliyetleri çok artmıştır. Kişi başına sağlık harcamaları 1965 yılında 204 dolar iken bu rakam, 2000 yılında 4,481 dolara yükseldi. Bunun nedenlerinden biri, doktorların ülkede en yüksek ücret alan meslek grubu oluşudur. Bu durumu, öğrenim ve yetişme döneminin uzun ve pahalı oluşuyla açıklıyorlar. Doktor adayları, 4 yıllık pahalı tıp fakültelerine girmeden önce, her bir yılı 25,000 dolara malolan 4 yıllık kolej eğitimi görmek zorundadırlar. Sonunda mezun olan genç doktorlar kendilerini borç içinde bulurlar. Ve daha önlerinde düşük ücretle çalışacakları 3-5 yıllık ihtisas dönemi vardır. Muayenehane açmak da pahalıya malolur.
Teşhis ve tedavide kullanılan yeni cihazlar pahalıdır. Onları kullanacak teknisyenlerin de çok iyi eğitilmiş olması gerekir. Doktorlar ve hastaneler, yanlış tedavi edildiklerini düşünen hastaların açacağı olası davalara karşı mesleki hata sigortası yaptırmak zorundadırlar. Poliçe bedelleri 1970 ve 1980’li yıllarda çok yükselmiştir.