Amerikan kültürünün dünya üzerindeki hakimiyeti bazı kesimleri kızdırmaktadır. Fransızlar, düzenli kampanyalarla dillerini İngilizce kelimelerden arındırmaya çalışırken Kanadalılar da ülkelerindeki Amerikan yayınlarını kısıtlama çabasındadır. Pek çok Amerikalı da programların, medya tarafından en alt düzey standartlara çekilmesinden şikayetçidir.
Yine de ortak standartların her zaman alt düzeyde olması gerekmez ve Amerikalıların, tüm insanlığın ilgisini çekecek eğlence programları sunabilmeleri küçümsenecek bir başarı değildir. Yazar-yapımcı Jon Boorstin’in Hollywood Gözü adlı kitabında, filmlerin kitlesel pazar zevkine göre yapılışını savunmak amacıyla söyledikleri Amerikan popüler kültürünün diğer alanları için de geçerlidir: ”Cahil, açgözlü ve demokratik yaklaşımlarıyla Hollywood film yapımcıları şunu iyi biliyorlar: Hem gurur duyacakları hem de herkesin izlemek isteyeceği bir film yapabilirler. Bunun için gereksiz duyarlıklardan kurtulmaları, ebeveynleri ve kardeşleri, Wall Street avukatları ve kasaba Rotaryenleri, yazarlar, mühendislik öğrencileri, polisler, savaş karşıtları, otomobil yıkayıcıları, ikinci sınıf öğrencileri, uyuşturucu bağımlıları ya da ayrımcılarla ortak yönlerini ortaya çıkarmaları gerekir… Bunlar, sevinç ve hüzün, kızgınlık ve heyecan, acı ve kaybetme duygusu ile aşktır.”