Arapça, şerefli mutfak demektir. Bu tâbir, özellikle Mevlevîler’e aittir. Mevlevî tekkelerinde, bir dervişin ilk terbiye yeri mutfaktı. Konya’da “Âsitâne” adıyla da anılan merkez dergâhta iki önemli mekân vardı. 1- Yemeklerin piştiği mutfak…
MoreArapça mebde’ kelimesinin çoğuludur. Başlangıçlar, temeller, esaslar, prensipler anlamına gelir. Yüksek başlangıçlar (esaslar); semavi nefisler ve akıllardır. Nihayetlere ait başlangıçlar (esaslar) ise; namaz, oruç, hac, zekat gibi farzlardır. Namazın nihayeti, Hakk’a duyulan…
MoreZuhur yerleri, meydana geliş yerleri gibi anlamları ihtiva eden Arapça bir kelime. Doğuşların ve küllinin ortaya çıkışları; vücûdun zahiri ile bâtınını ayıran kapıların kilitlerini açacak gayblerin anahtarlarının ortaya çıktığı yerlerdir. Bunlar beştir:…
MoreArapça toplanma yeri demektir. Sevdanın mutlak toplanma yeri, mutlak cemal hazretidir. İki denizin toplanma yeri (mecma’u’l-bahreyn), kâbe kavseyn hazretidir. Burada imkân ve vücûb denizleri birleşmiştir. Yine burada, kevnî hakikatlarla, ilâhî isimler bir…
MoreKıyametin büyük alâmetlerinden biri de Ye’cüc-Me’cüc’ün zuhurudur. Ye’cüc-Me’cüc denen kavim, denizden karadan her yerden gelip dünyayı ele geçirecek, ancak, sonunda Allah yardım ederek bundan kurtulunacaktır. İnsanın me’cûcu ise, onun küçük kıyametidir. Bu,…
MoreCezbolunmuş, çekilmiş, yüksek mertebeye ulaşmış kişi için kullanılır. İki türlü meczûb vardır: Sâlik meczûb, 2. Meczûb, sâlik. Makbul olanı, ilki, yani, tasavvufî suluktan geçtikten sonra cezbeye ulaşmadır. Akşemseddin’in, aklını yitirmiş meczûblar için…
MoreArapça, yardım anlamında bir kelime. Allah’dan yardım istemeye istimdâd, velilerin ruhundan istemeye meded veya medet denir. Meded-i Vücûdî: Var oluş desteği. Mümkin bir varlığın, varolabilmesi için gerek duyduğu her şeyin, Allah tarafından…
MoreArapça, ahz olunmuş, alınmış anlamında bir kelime. İsm-i Mef’ul. Bu, kendisinden alınan anlamına gelen müstelib gibidir. Ancak me’huz, mânâ açısından müstelibden daha mükemmeldir. Müstelib, yorgunluktan soluk soluğa kalan yahut dehşetten şaşkına düşen…
MoreArapça, yer, konak anlamında bir kelime. Allah’ın, halk ile birleşmekten münezzeh olan Zâtının çevrelenmesi, yani gerçek âlemin, mekânsızlık âleminden ortaya çıkışı demektir. Hafnî, mekâna farklı bir anlam yükler ve şöyle der: “Mekân,…
MoreYer, menzile, derece, makam gibi mânâları ihtiva eden Arapça bir kelime. Allah katındaki menzillerin en yücesi. Mekan da denilir. Buna, şu âyette işaret vardır: “Muktedir bir kralın katındaki sıdk makamında” (Kamer/55).…
MoreKazançlar, kârlar anlamında Arapça bir kelime. Abdullah b. Mübarek “elinin emeğiyle kazanma zorluğuna katlanma zevkine varmayanda, hayır yoktur” der. Yine Abdullah b. Mübarek “elinin emeğiyle geçimini temin, tevfiz ve tevekküle engel değildir”…
MoreHiyle, tuzak anlamında Arapça bir kelime. Allah’a isyan yolunda olmakla birlikte, nimetlerin devam etmesi. Veya su-i edeb üzere olmakla birlikte Allah’ın nimetlerinin kesilmemesi, yerli yersiz keramet gösterisine kalkışmak. Kur’an-ı Kerim’de Allah, “Nefsinizi…
Moreİzzet, saltanat, Allah’ın mülkü, hükümranlık vs. gibi anlamları olan Arapça bir kelime. Gayb âlemi. Ruhlar ve nefislere ait gayb âlemi. Sûfiler, zahir âlemde melek kelimesini kullanırken, bâtın âlemde melekût kelimesini kullanmışlardır. Sonundaki…
MoreArapça, güzellik demektir. Sonsuz olan İlâhî güzellik. Hiç kimse bunun nihayetine varamamıştır.…
MoreKüpe anlamında Farsça bir kelime. Bektaşî tabiri olarak, bekar dervişlerin kulağına taktığı küpelere denir. Özellikle bu haydarîlerde yaygındır. Bu küpe, demir, pirinç, necef taşı veya gümüşten yapılır, sağ kulağa takılırdı. Dervişlik ve…
MoreCüneyt Dumlupınar 10 Ağustos 1980 yılında İzmir’de doğmuştur. Türkiye’nin en genç ve başarılı teknik direktörü olarak popüler olmuştur. Başta Adana Demirspor olmak üzere büyük başarılara imza atmıştır. Manisa Celal Bayar Üniversitesi’den mezun…
MoreFarsça âlem demektir. Cihan-ı Halk: Ta’ayyünler (belirmeler) şeklindeki tecelli mertebesi. Cihan-ı Emr: İlâhi emir âlemi, Cihân-ı Reng-âmizi: Renksizlikten kurtulmuş, renk kazanmış âlem, yani etrafımızı kuşatan üç boyutlu maddî dünya. Cihan-ı Sübhanî: Lâhût…
MoreFarsça, Put. Herkesin putu kendi nefsinin hevasıdır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur: “Ey Muhammed (s)! Nefsinin isteğini putlaştıranı görmedin mi?” Furkan/ 43; Câsiye/23. Fütüvvet erbabı “Fetâ” (Yiğit) yı putkıran kişi olarak…
More“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” Nisa 58 Türk tarihine…
MoreKurban kesmek, âkil (akıl sağlığı yerinde), bâliğ (ergen), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan bir müslümanın yerine getireceği malî bir ibadettir (Merğînânî, el-Hidâye, VII, 146). İster vacip isterse…
MoreKurban kesmekle mükellef olan şahıs, kurbanlık hayvanı nakit olarak alabileceği gibi kredi kartıyla tek çekim veya vadeli olarak da alabilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak…
MoreKurban ibadetini yerine getirmek, gerekli şartları taşıyan bir hayvanı, kurban niyetiyle kesmekle gerçekleşir. Hayvanın kesim ameliyesi ibadet değildir. Böyle olduğu için kurban kesenin, hadesten taharet şartını yerine getirmesi gerekmez. Yine bu sebeple,…
MoreKişi, kurbanını bizzat kesebileceği gibi vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekâlet caizdir (Kâsânî, Bedâi‘, V, 67;…
Moreİbadetlerin şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Diğer taraftan ibadetler ancak emredildikleri şekliyle yerine getirilir. (Kâsânî, Bedâi‘,…
MoreEtlerinin yenmesi helal olan hayvanların, -ister kurban olarak ister başka bir amaçla kesilmiş olsun- kanları, ödleri, bezeleri, idrar torbaları, cinsel organları ve husyelerini (yumurtalarını) yemek tahrîmen mekruhtur (İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 553;…
MoreKurban eti nasıl değerlendirilmelidir? Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir…
MoreKurban, Allah’a yakınlaşma niyeti ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu amaç ise ancak kişinin kendi mülkiyetindeki hayvanı kurban etmesi ile gerçekleşir (Kâsânî, Bedâi‘, V, 76). Mülkiyet, hayvanı bizzat yetiştirme, hibe veya miras…
MoreKurbanlık hayvanların yaş sınırı, Hz. Peygamberin sünneti ile tespit ve tayin edilmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 5; Nesâî, Dahâyâ, 13; İbn Mâce, Edâhî, 7). Buna göre kameri yıl esasına uygun olarak, devede 5;…
MoreKurban keserken nelere dikkat edilmelidir? Kurban keserken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir: a) Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu…
MoreKurban ibadetinin mahiyeti ve hükmü nedir? Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan…
More