Farsça-Arapça bir kelime olup ön adım demektir. Tekkelerde âyini idare eden naib için kullanılır bir tâbirdir. Bu vazifeyi gören derviş, şeyhin muavini sayılırdı. Mevlevîlerde, Çelebi Efendi’nin yardımcısına, bu tâbir yerine “tarikatçı” tâbiri…
MoreArapça, terbiye eden, doyuran, yetiştiren vs. gibi anlamları olan bir kelime. Zâtın, ruhî veya cismânî gayb varlıklarına olan nisbeti bakımından, Hakk’ın bir ismidir. Allah’ın Rab isminin, fonksiyon olarak işlerlik kazandığı her şey,…
MoreRabba mensub, Allah adamı anlamına Arapça bir kelime. Velilere, Rabbânî de denir. Yani, bu manada Rabbânî, Allah dostu, Allah’ı bilen, tanıyan ve ona amelen, fikren yakın olan kimse demektir. İlim ve dinde…
MoreFarsça, pişmek demektir. Aşk ateşinde yanıp pişmeyi ifade eder. Na-puhte : Ham, pişmemiş, çiğ…
MoreFarsça, para demektir. Kuruştan küçük paralara eskiden pul denirdi. Yedi defa tekrarlanan duaların sayısını bilmek için, bazı teşbihlerin, imamesinden itibaren yedinci tanesinden sonra, mercimek gibi yassı olarak konan işarete denirdi.…
MoreArapça, bağlayan, rapteden demektir. Tasavvuf? olarak, müridin zihnî planda, tefekkür ve muhayyile gücünü kullanarak mürşidiyle “beraberlik” halinde olmasını ifade eder. Ruhî terbiye için, bu mânâ beraberliğine ihtiyaç olduğu kaydedilir. Nakşibendîlikte rabıta önem…
MoreArapça, erkek anlamında bir kelime. Allah’ın veliliğine layık olmuş kişiler ki, bu mânâda kadınlardan da recül olur. Bunlara “ticaret ve alışverişin, Allah’ı zikirden alıkoymadığı erkekler…” âyetiyleişaret edilmiştir (Nur/37). İki türlü rical vardır…
MoreArapça, erkek anlamında bir kelime. Allah’ın veliliğine layık olmuş kişiler ki, bu mânâda kadınlardan da recül olur. Bunlara “ticaret ve alışverişin, Allah’ı zikirden alıkoymadığı erkekler…” âyetiyleişaret edilmiştir (Nur/37). İki türlü rical vardır…
MoreArapça, acımak demektir. Hz. Peygamber (s)’in, Delâil’de kaydedilen ikiyüz bir isminden biri, Allah’ın iki türlü acıması söz konusudur: 1. Rahman : Umumi acıma ki mü’min, kâfir herkesi içine alır, bu dünyada tecelli…
MoreArapça, incelik ve şeffaflığı ifade eden bir kelime. Ruhanî bir latife olup, Hak’tan kula ulaşan yardım gibi, iki şey arasındaki irtibatı sağlayan aracı bir latifedir. Allah’tan kula olan bu duruma nüzul (iniş)…
MoreArapça, pas demektir. Cismanî karanlık pislikler ve nefsâni şekillerin istilâsı sonucu, kalp ve kudsî âlem arasına giren perdeye, rân veya reyn denir. Maddeden kaynaklanan karanlığın kiri ile kul, rububiyyet nurlarından perdelenir. Mutaffifin…
MoreArapça, pas demektir. Cismanî karanlık pislikler ve nefsâni şekillerin istilâsı sonucu, kalp ve kudsî âlem arasına giren perdeye, rân veya reyn denir. Maddeden kaynaklanan karanlığın kiri ile kul, rububiyyet nurlarından perdelenir. Mutaffifin…
MoreEzanın sözleri memleketimizde bir müddet aşağıdaki şekilde tercüme edilip okunmuş, daha sonra bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Tanrı uludur Tanrı uludur Tanrı uludur Tanrı uludur Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı’dan başka yoktur tapacak Şüphesiz bilirim…
MoreArapça olarak ezanın okunuş sözleri şöyledir: Allâhü ekber Allâhü ekber Allâhü ekber Allâhü ekber Eşhedü en lâ ilâhe illallah Eşhedü en lâ ilâhe illallah Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah…
MoreNamaza çağrıyı sembolize eden ezan ve kamet, müslümanların gerek ibadet hayatında gerekse mûsikiden mimari ve edebiyata kadar İslâm kültür ve medeniyetinde ayrı bir önem taşmaktadır. Burada sadece ezan ve kametle ilgili temel…
MoreNamazın rükünlerinden veya şartlarından herhangi birinin eksikliği durumunda namaz bozulur. Namazın bozulmuş olacağı fâsid veya bâtıl tabirleriyle ifade edilir. Rükün ve şartların eksikliği dışında ayrıca kaçınılması, yapılmaması gereken bazı durum ve davranışlar…
MoreNamazda yapılması hoş karşılanmayan davranışlara “namazın mekruhları” denir. Genel olarak namaz için öngörülmüş bulunan biçimsel yapıya aykırı olan davranışlar ile namazın gerektirdiği saygı, tâzim, tevazu, boyun bükme ve sükûnet haline de aykırı…
MoreTa‘dîli erkân, rükünleri düzgün, yerli yerinde ve düzenli yapmak demektir. Ta‘dîli erkâna riayetin sonucunda rükünler şekil olarak düzgün ve kıvamında yerine getirilmiş olur. Böylece kişi namazını üstün körü değil, “dört başı mâmur”…
MoreKa‘dei ahîre “son oturuş” demektir. Namazın sonunda bir süre (teşehhüt miktarı) oturup beklemek namazın rükünlerindendir. İki rek‘atlık namazlardaki oturuş, daha önce oturuş bulunmadığı için son oturuş sayılır. Son oturuştaki süre Hanefîler’e göre…
MoreSecde sözlükte “itaat, teslimiyet ve tevazu içinde eğilmek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek” anlamına gelir. Namazın her rek‘atında belirli uzuvları yere veya yere bitişik bir mahalle koyarak iki defa yere kapanmak namazın…
MoreRükû sözlükte “eğilmek” anlamına gelir. Namazın ana unsurlarından olan rükû, eller dizlere erecek şekilde öne doğru eğilmek demektir. Hz. Peygamber’in uygulamasına en uygun rükû şekli, sırt ve baş düz bir satıh oluşturacak…
MoreNamazda kıraat ederken her rek‘atta okunan Fâtiha sûresinin ve arkasından eklenmek üzere birkaç sûrenin iyi ezberlenmesi ve okuyuşlarda titiz davranılması gerekeceği bellidir. Bununla birlikte Kur’an okurken çeşitli sebeplerle okuma hatası yapılabilir. Bu…
MoreYerinde, sağlam ve sabit olarak duran anlamında Arapça bir kelime. Al-i İmrân suresinin baş taraflarında geçen, ilimde rüsuha erenlerden kasıt; ruhlarıyla gaybın gaybında, sırrın sırrında derinleşenlerdir. Bunlar, ilimde yükselenler ve daha da…
MoreArapça, maaş, aylık, güç bir yerde sabit durmayı ifâde eden bir kelime, ism-i fail. Ayderusiyye tarikatında bir vird ve zikir şekli. Ebced hesabıyla, kahve ve esma- i hüsnadan olan el-Kavî’nin edeb hesabıyla…
MoreTemizlenmiş bahçe anlamında Arapça bir tamlama. Peygamberimizin kabrine denir. Buna Ravza-i Nebi de denir. Ravza, cennet anlamına da gelir.…
MoreArapça üvey evlat anlamına gelen bir kelime. Istılah olarak, Allah’a mensub, Allah’a ait demektir.…
MoreArapça ummayı, ümit etmeyi ifade eden bir kelime. Allah’tan ümit kesmeme. “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz” (Zümer/53) âyetine göre, Allah’tan ümit kesmek büyük günahlardandır. Bu, kalbin hoşlandığı bir şeyi beklemesinden, rahatlık ve ferahlık…
MoreRecebe mensub olanlar anlamında Arapça bir kelime. Bir kısım Allah adamlarına recebîler denir. Bu zevatta, Receb ayında fevkalâde hâller zuhur eder ve sayıları kırktır. Bu zâtlar Receb ayının girmesiyle, vücutlarına bir ağırlık…
MoreHelak, fazlalık mânâsına Arapça bir kelime. Kâşânî bu tâbiri şöyle açıklar : Kulun, haksız yere Hakk’ın sıfatlarını izhâr etmesine, redâ denir. Bir kudsî hadiste Allah şöyle buyurur : “Kibriya benim ridâm, azamet…
MoreKuşun kanatlarını yayarak hareket ettirmesine Arapça’da refref denilmekle birlikte, aynı kelime efsanevî bir kuşun özel ismidir. Hz. Peygamber (s)’i Miraç gecesi sidre-i müntehâ’ya götüren varlık. Refref-i A’lâ : Varlıklardan ve zatî emirlerden…
More