(Relative poverty): İçinde yaşanılan toplum tara-fından makul olarak nitelendirilen yaşam standartlarının altında yaşan insanların durumudur. Göreli yoksulluk tanımında bireylerin yoksulluğu toplumun ortalama gelirinin belirli bir yüzdesinin altında olup olmaması ile belirlenmektedir. Ülkemizde…
More(Absolute poverty): Yalnızca yaşamaları için ge-rekli olan asgari düzeydeki barınma, gıda ve giyim masraflarını karşılaya-bilecekleri gelir düzeyinde bulunan insanların durumudur. Göreli yoksul-luğun aksine, mutlak yoksulluk tanımında bireylerin yoksulluk durumu, başka bireylere kıyasla…
More(Poverty): Gıda, temiz içme suyu, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel insan ihtiyaçların dahi karşılanamamasının karakterize ettiği durumudur.…
More(Quality of life): İnsanların ve toplumların, gelir dü-zeylerinin, iş kalitelerinin, fiziksel ve ruhsal sağlıklarının, eğitim düzey-lerinin, yaşadıkları fiziksel çevrenin ve sosyal yaşantılarının bileşiminin genel niteliğidir.…
More(Gender equality): Kadın ve erkeğin toplumsal ve özel hayatın her alanında eşit şekilde temsil edilmesi, eşit haklara sahip olması ve eşit düzeyde saygı görmesidir.…
More(Social pressure): Bireyin doğuştan getir-diği özellikleri, ait olduğu kültürün gelenek ve göreneklerine uygun dav-ranışları, toplum içindeki sosyo-ekonomik konumu, tercihleri gibi kimi özelliklerinden dolayı, çevredeki kişilerin baskısını bakış, duruş, tavır ve davranış olarak…
More(Sustainable development): Kalkınma sürecinde insan ihtiyaçları için kullanılan kaynakların, gelecek nesillerin ihtiyaçları için de kullanılabilmesini temin edecek şekilde kullanılmasıdır.…
More(Sustainability): Mevcut sistem çerçevesinde be-lirli bir durum ya da sürecin devam ettirilebilirliğidir. Sosyal kalkınma program ve projeleri kapsamında sürdürülebilirlik, dışsal yardımların ke-silmesinin ardından, program ya da proje ile sağlanan iyileşmenin, ya-ratılan iç…
More(Social cohesion): Bir toplumun tüm sosyal grupların-da tanınma, aidiyet, dâhil olma ve meşruiyet hissinin yaratılması süreci-dir. Servet ve gelir farklarının azaltılması, farklı toplum kesimlerinin mar-jinalleşmesine izin verilmemesi, insanlarda toplumun diğer fertleri ile…
More(Social capital): Bir grubun üyeleri tarafından be-nimsenen, grubun ortak amaçları için çalışabilme yeteneğini belirleyen, resmi olmayan ağ, norm ve değerlerdir. Sosyal sermaye bireylerin ve grupların ortak amaçlar doğrultusunda hareket etmelerini kolaylaştıran karşılıklı…
More(Social policy): Bir ülkede yaşayan tüm bireyler için, özellikle de ayrıca bakıma ve korunmaya gereksinimi olanlar için gelişti-rilen, koruyucu, güçlendirici, sosyal adalet ve eşitliği sağlayıcı hizmetler bütünüdür.…
More(Social protection): Hastalık, doğum, engellilik, yaş-lılık, işsizlik, ekonomik kriz ve doğal afetler gibi insanların gelir düzeyini ya da refahını olumsuz etkileyen durumların ve kronik yoksulluğun en-gellenmesi, yönetilmesi ve bu durumların üstesinden gelinmesi…
More(Social development): Kalkınmanın; sürdürülebi-lir, farklı toplum kesimleri için eşit ve içerici, yoksul ve kırılgan grupları kalkınma sürecine katılımları için güçlendirici olmasıdır.…
More(Social inclusion): Bireylerin, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata ve kamu hizmetlerine eşit düzeyde erişimlerinin ve ha-yatlarını etkileyen karar verme süreçlerine katılımlarının sağlanarak, ha-yata başlama noktalarından bağımsız olarak potansiyellerini tam olarak hayata geçirebilmelerini…
More(Social security): Hastalık, işsizlik, yaşlılık ve ölüm gibi risklerin doğrudan bireyleri ya da mensubu oldukları hanehalkını ge-çici veya sürekli olarak kazançtan mahrum bırakması nedeniyle ortaya çıkabilecek fakirliğe karşı insanların korunmasına yönelik genel…
More(Social entrepreneurship): Toplumsal bir prob-lemin çözümü için yeni bir ürün/hizmet, süreç ya da kurumsal yapı öne-risi içeren sürdürülebilir ve yaygınlaştırılabilir çözümleri, girişimcilik vasıf-larıyla ancak kâr amacı gütmeden hayata geçirmektir.…
More(Social income): Yeterli bir gelir güvencesi bulunmayan-ların yaşamları boyunca sürekli ve düzenli biçimde yapılan ödemelerle elde ettikleri gelirdir.…
More(Social rehabilitation):Hedeflenen bir topluluğun sosyal (ve ekonomik) yeterliliğin artırılması amacıyla gerçekleştirilen onarma, güçlendirme ve yeniden kazanma fa-aliyetleri bütünüdür. Sosyal esenlendirme faaliyetleri genellikle terör ve benzeri sebeplerle yerinden olmuşlar için kullanılmaktadır.…
More(Social exclusion): Bireyin toplumla bütünleşme-sini sağlayan medeni, siyasi, ekonomik ve sosyal haklara bazı kişi ve sos-yal gruplar tarafından tamamen veya kısmen ulaşılamamasıdır. Sosyal dışlanma, işsizlik, düşük ücretli çalışma, yoksulluk, gelir dağılımı denge-sizliği,…
More(Social solidarity): Bir toplumda yaşayan insan-lar arasındaki yakınlaştırıcı bağlar ve karşılıklı yardım ve işbirliğidir.…
More(Social integration): Tüm bireylerin ırk, cinsi-yet, dil ve din farkı gözetilmeksizin haklarını ve sorumluluklarını toplu-mun diğer bireyleri ile eşit şekilde ve tam olarak idrak ettiği ve topluma bu doğrultuda katkıda bulunduğu eşit…
More(Asylum seeker): Ülkesinde dil, din, ırk, etnik köken, siya-sal düşünce ya da sosyal konum nedeniyle kendisini tehdit ya da baskı altında hissederek ülkesini terk edip başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve…
More(Refugee): Ülkesinde dil, din, ırk, etnik köken, siyasal düşün-ce ya da sosyal konum nedeniyle kendisini tehdit ya da baskı altında his-sederek ülkesini terk edip başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve bu…
More(Occupational mobility): Çalışılan iş ya da meslek bırakılarak, yeni bir iş ya da meslekte çalışma doğrultusundaki değişikliktir.…
More(Satisfaction): İhtiyaçların ve isteklerin karşılanmasından doğan tatmin duygusudur. Yaşam memnuniyeti bir mekândaki re-fahın en önemli göstergelerinden biridir.…
More(Institutional capacity): Genel anlamıyla bir kurumun istediği çıktıları üretebilme kapasitesidir. Temelde yönetim ka-pasitesinin bir ölçümüdür, bu kapasite hem yetkin bir şekilde karar alma hem de bu kararları etkili bir şekilde uygulamayı içerir.…
More(Vulnerability): Bireylerin, hanehalklarının ve sosyal grupların gelecekte yoksulluğa düşme ihtimalini ifade eder. Kırılganlık, yok-sulluğun bir bileşeni olduğu kadar, yoksulluğun ortaya çıkmasının ve sürekliliğinin de bir sebebidir. Gelecekte yoksulluğa düşme ihtimali ha-nehalklarını bazı…
More(Rural area): İdari statüsüne bakılmaksızın 20.000 ve daha az nü-fusu bulunan yerleşim yerleridir. Alternatif birçok tanımın olduğu ve ba-zılarının Türkiye’de de kullanıldıkları göz ardı edilmemelidir.…
More(Urbanization): Bir ülkede kent sayısının (kapsanan top-lam kentsel alan artarak) artması veya mevcut kentlerin (nüfus, ekono-mik aktivite hacmi veya kapsanan mekânın) büyümesidir. Kentleşme ile birlikte genellikle, işbölümü ve uzmanlaşmanın artması, duygusal ve…
More(Employment in informal sector): Resmi bir kaydı ve tüzel kişiliği olmayan, üretiminin en azından bir kıs-mının satış ya da değişim amacıyla yapılan, çalışan kişi sayısı belirli bir büyüklüğün altında olan, birincil tarım…
More