Tarihi süreçte devlet ve toplumlar hayat alanı buldukları ve vâr oldukları coğrafya ve topraklarda sahip oldukları imkanlar çerçevesinde bir hayat inşa edebilme imkanı bulmuşlardır. Bu sebeple özellikle toprak verimi, iklim çeşitliliği, su…
MoreFarsça-Arapça, tarikat başı anlamına gelir. Mevlevî tâbiri. Çelebi Efendi’nin yardımcısı ve Konya Mevlevî-hânesi’nin Şeyhi yerindeki kıdemli dede’nin unvanı, “Ser-tarik” idi. Çelebi Efendi’nin, Konya’dan bir yere gitmesi durumunda, mukâbele-i şerif dışında, her işe…
MoreFarsça, baş ve ayak demektir Mevlevî tabiridir. Mevlevî disiplinindeki cezalardan biridir. Mürid, fukara elbisesini çıkarır, eski elbisesini giyer, mevlevî-hâneyi terkederdi. Seyyah vermekden (bkz. Seyyah Vermek) daha ağır bir ceza idi. Seyyah verilenin…
MoreKadınlar âdet günlerinde veya nifâs (lohusalık) hâllerinde iken dua edebilirler; zikir ve dua anlamı taşıyan âyeti kerimeleri okuyabilirler. Bunun yanında, kelimei şehâdet, kelimei tevhid, istiğfar, salâvatı şerife getirebilirler. Tefsir, hadis ve fıkıh…
Moreİslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre; hayızlı ve nifaslı kadınların camiye girmeleri caiz değildir. Hayız ve nifas hâlleri, dinimizce hükmen kirlilik sayılmakta ve ibadetlere engel kabul edilmektedir. Camiler de ibadet mekânıdırlar. Hz. Peygamber (s.a.s.),…
MoreŞâfiî ve Hanbelîlere göre tıpkı cünüp gibi âdetli veya lohusa kadın da Kur’an okuyamaz. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.), “Âdetli kadın ve cünüp olan kimse Kur’an’dan hiçbir şey okuyamaz.” (Tirmizî, Tahâret, 98; İbn Mâce,…
MoreHanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezhepleri ile Malikî mezhebindeki ağırlıklı görüşe göre, cünüp veya hayız hâlindeki kimselerin Mushaf’a dokunmaları caiz değildir. Bu konuda genel olarak “O, elbette değerli bir Kur’an’dır. Korunmuş bir kitaptadır.…
MoreHayız ve nifaslı kadınlar için bazı özel hükümler vardır. Bu hâllerden biri kendinde bulunan kadınlar; Cinsel ilişkide bulunamazlar. Bu konuda Kur’anı Kerim’de, “Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki; o bir ezadır…
MoreKadınlardan gelen; âdet, lohusalık ve özür kanı dışındaki akıntıların abdesti bozup bozmadığına dair Hz. Peygamber’den (s.a.s.) nakledilen bir bilgi bulunmamaktadır. Fıkıh kaynaklarında ise, erkek kadın ayırımı yapılmaksızın iki yoldan (önden ve arkadan)…
MoreDinî hükümlerle mükellef olma, ergen olmakla başlar. Kızlar âdet görmekle büluğa ermiş yani ergen sayılırlar. 15 yaşına kadar ergenliğe ulaşmamış bir kız, 15 yaşını bitirdiği tarihten itibaren hükmen ergen ve mükellef sayılır…
MoreHapsedilmiş olan kimse, temiz su veya teyemmüm edecek temiz toprak bulamayınca namazını nasıl kılar?
Bir yerde hapsedilen ve abdest alacak su veya teyemmüm yapacak temiz toprak cinsinden bir şey bulamayan kişi, Hanefilerde tercih edilen görüşe göre vakte hürmeten namaz kılanların hareketlerini yapar, çıktığında da namazlarını kaza…
MoreTeyemmüm, bazı durumlarda abdest ve gusül yerine geçen istisnâî bir uygulama olup, ancak belli bir mazeretin bulunması hâlinde yapılabilir. Abdest ve gusül için su bulunmaz veya bulunur da kullanma imkânı olmazsa her…
MoreTeyemmüm, su bulunmadığında, ya da var olan suyu kullanma imkânı olmadığında, abdestsizlik, cünüplük gibi hükmî kirliliği gidermek amacıyla temiz toprak veya toprak cinsinden bir şeye sürülen ellerle yüz ve iki kolun mesh…
MoreYıkanmak için su bulamayan veya soğukta gusül abdesti aldığı takdirde hastalanacağı kanaatinde olan ya da gusül abdesti alabileceği uygun bir yer bulamayan cünüp kimse, teyemmüm ederek namazını kılar. Çünkü bu noktada zaruret…
MoreKişinin dinen sorumlu olması için aklî melekelerinin yerinde olması ve ergenlik çağına ulaşmış olması şarttır. Bu iki niteliği taşıyan herkes, dinen sorumlu kabul edilir. Aklî dengesi yerinde olmayanlar, bu niteliğe sahip olmadıkları…
MoreCünüp olan bir kimse, namaz kılmak ve Kur’an okumak gibi ibadetleri ve taatleri yerine getiremez. Dolayısıyla, ibadetlerini yapmaya engel olan bu durumdan ilk fırsatta guslederek kurtulmaya çalışmalıdır. Ancak gusletmesi gereken bir kimse…
MoreVesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu hâlidir. Bu, çoğu kere abdest ve guslün alınıp alınmadığı, tam olup olmadığı ya da bozulup bozulmadığı şüphesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gusül veya abdest…
MoreGusül, abdesti de içerdiğinden ayrıca abdest almaya gerek yoktur. Zira, Hz. Âişe, Resûli Ekrem’in (s.a.s.) guslettikten sonra ayrıca namaz abdesti almadığını rivayet etmiştir (Tirmizî, Tahâret, 79). Abdullah b. Ömer de “Hangi abdest gusülden…
MoreAkupunktur tedavilerinde, kullanılan iğnelerin ve üzerlerindeki bantların tedavi süresince çıkartılıp takılmaları mümkün değilse ya da çok büyük zorluk gerektiriyorsa, kullanılması gerekli olduğu müddetçe gusül ve abdeste mani olmaz. Bu durumda sargı bezi…
MoreSezaryen yöntemi ile çocuk dünyaya getirmek lohusalık açısından normal doğum hükmündedir. Sezaryenden sonra rahimden kan gelmezse kadın ilk fırsatta guslederek lohusalık (nifas) hâlinden temizlenir. Rahimden kan gelirse, kanın kesilmesinden sonra gusletmesi gerekir.…
MoreBir kişi ihtilam olsa ancak uykudan uyandığında üzerinde veya çamaşırında ıslaklık görmese gusletmesi gerekmez (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, I, 302). Buna karşılık, rüya gördüğünü hatırlamamakla birlikte, uyandığında üzerinde veya çamaşırında ıslaklık görürse gusletmesi…
MoreYıkanmasında güçlük ve zahmet olan göz, kapanmış küpe deliği gibi yerleri yıkamak farz değildir (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, I, 285286). Gusül esnasında, küpelerin ve dar olan yüzüğün oynatılması gerekir. Bu konuda vesveseye kapılarak…
MoreAbdest veya guslederken konuşmak abdeste veya gusle zarar vermez. Ancak bir ihtiyaç olmadıkça konuşmak uygun değildir. Abdest veya gusül almaya başlayan kişi, yaptığı ibadete odaklanmalı, dünyevi meşguliyet, duygu ve düşüncelerden mümkün olduğunca…
MoreAbdeste ve gusle başlarken niyet etmek ve besmele çekmek sünnettir (Merğînânî, elHidâye, I, 98,103). Bu bakımdan niyet etmeden ve besmele çekmeden alınan abdest ve gusül geçerlidir. Ancak abdest ve gusülden önce besmele…
MoreGuslederken ağza ve burna su vermek farzdır. Ağza verilen suyu boğaza kadar ulaştırıp çalkalamak ve burna verilen suyu da iyice çekmek sünnettir. Bu hüküm oruçlu olmayan kimseler içindir. Oruçlu olanların, boğaza veya…
MoreGusül; cünüplük, hayız ve nifas gibi hükmî kirlilik hâllerinden kurtulmak için yapılması gereken dinî temizlik demektir. Kur’anı Kerim’de, “Eğer cünüp iseniz, iyice temizlenin (yıkanın).” (Nisâ, 4/43; Mâide, 5/6) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sünnetinde…
MoreÖzür sahipleri için mest üzerine meshin müddeti tıpkı sağlam kişilerde olduğu gibi mukim için 24 saat, yolcu için 72 saattir.…
MoreVücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğunda, abdest alırken veya guslederken yaraya zarar vermiyorsa bu sargı çözülerek altı yıkanır ve yaranın üstü mesh edilir. Ancak sargının çözülmesinin zararlı…
MoreAbdestte ayaklarını yıkadıktan sonra mestlerini giyen kimsenin, bu abdesti devam ettiği sürece mestleri çıkarıp giymesiyle abdesti bozulmaz. Mestlerin üzerine mesh etmek suretiyle abdestini tamamladığı durumlarda ise, daha sonra mestlerini çıkaracak olursa meshi…
Moreİslam âlimleri, abdest alırken ayağa giyilen deri ve benzeri sert ve dayanıklı maddelerden yapılan mestler üzerine mesh etmenin, Resûlullah’ın (s.a.s.) sünnetiyle sabit olduğu (Buhârî, Vudû 35, 48; Müslim, Tahâret, 72, 73;Ahmed b. Hanbel,…
More