Az ya da çok süre bayılmak, çıldırmak, akıl hastası olmak, normal yürüyemeyecek ölçüde sarhoş olmak veya sara (epilepsi) nöbeti geçirmek gibi aklın algılama gücünü gideren şeylerle abdest bozulur. Bunların kendileri abdest bozucu…
MoreAbdest ve gusülde kullanılmış sulara ‘mâ-i musta’mel’ (kullanılmış su) denir. ‘Kullanılmış su’ hükmî kirliliği (hades) giderme özelliğini yitirmiş olsa bile, necis sayılmaz. Bu sebeple bu tür sular değdiği yeri kirletmiş olmaz (Mevsılî,…
MoreHer ne sebeple olursa olsun namaz dışında ağlamak ve buna bağlı olarak gözden yaş akması abdesti bozmaz. Ancak namaz esnasında, dünyalık bir endişe ile ses çıkararak ağlamak kişinin namazını bozar, abdestini bozmaz…
MoreBir kimse abdest aldığından emin olduğu hâlde, abdestini bozup boz-madığı konusunda şüpheye düşerse, o kimse abdestli sayılır. Öte yandan abdestini bozduğunu bildiği hâlde, sonradan abdest alıp almadığından şüphe eden kimse ise abdestsiz…
MoreSözlük anlamı ile mesh, bir şeyin üzerindeki kalıntıyı el ile silip gi-dermek demektir. Buna göre başın mesh edilmiş olması için ıslak elin başa temas etmesi şarttır. Bu sebeple ıslak elin başa temasını…
MoreTedavi amacıyla diş doldurtmak veya kaplatmak caizdir. Dolgu, kap-lama, tel taktırma, implant yaptırma veya sabit protez, abdest ve guslün sıhhatine engel olmaz. Ancak çıkarılıp takılabilen/sabit olmayan dişlerin gusül abdesti esnasında ağzı yıkarken…
MoreGusülde ve abdestte gözün iç kısmını yıkamak farz değildir. Zira gözlerin iç kısmını yıkamakta meşakkat vardır. Ayrıca bu durum gözlere zarar da verebilir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 40, 57). Dolayısıyla gözdeki lens, gusle…
MoreAbdest alırken yıkanması gereken bir organın üzerine tedavi maksa-dıyla sürülen ancak tabaka oluşturan merhem vb. maddelerin yıkanma-sı, yapılan tedaviye engel teşkil etmiyorsa, bu organın yıkanması gerekir. Eğer yıkamak zarar veriyorsa, ıslak elle…
MoreGusül veya abdest alırken, yıkanması gereken organların kuru yer kalmayacak şekilde yıkanması gerekir. Aksi hâlde gusül veya abdest geçerli olmaz. Dolayısıyla, gusledecek veya abdest alacak kimsenin bede-ninde veya abdest organlarında suyun deriye…
Moreİdrar yaptıktan sonra, şahsa, şartlara ve hatta yaşa bağlı olarak az veya çok sızıntı gelebilir. Bu sızıntıların tamamen kesilmesi için bir süre bek-lemek uygun olur. Bu beklemeye istibrâ denir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr,…
MoreAbdest alırken misvak ve benzeri bir şeyle ağız ve diş temizliğini yap-mak sünnettir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 44). Zira bu temizlik fıtrattan sayılmaktadır. (Müslim, Taharet, 56; Ebû Dâvûd, Taharet, 29). Allah Resûlü (s.a.s.) bir…
MoreBazı kaynaklarda abdest alırken her organın yıkanması sırasında ayrı ayrı okunacak dualara yer verilir (Nevevî, el-Ezkâr, s. 32- 35). Fakat sahih ri-vayetlere göre Hz. Peygamber (s.a.s.), abdest alırken özel bir dua yapma-mıştır.…
MoreBir Müslüman’ın, yerine getirmekle yükümlü olduğu herhangi bir ibadetin sorumluluğundan kurtulması için o ibadetin farzlarını ve va-ciplerini yerine getirmesi yeterlidir. O ibadetin sünnetleri, elde edilecek sevabın arttırılmasına vesile olur, terk edilmeleri hâlinde…
MoreHanefîlere göre abdestin farzları, Kur’an-ı Kerim’de (Mâide, 5/6) ifade edildiği üzere; yüzü yıkamak, kolları dirseklerle birlikte yıkamak, başı mesh etmek, ayakları topuklarla birlikte yıkamaktır (Mevsılî, el-İhtiyar, I, 40-42). Şâfiîlere göre bu şartlara…
MoreAbdest alırken niyet etmek, Hanefî mezhebine göre sünnet, diğer üç mezhebe göre farzdır. Hanefîler, abdest âyeti olarak bilinen âyette (Mâide, 5/6) emredilen fiiller arasında niyetin bulunmayışını delil olarak alırlar. Öte yandan abdest…
MoreAbdest, “belli organları usulüne uygun olarak su ile yıkamak ve ba-zılarını da ıslak el ile mesh etmek” şeklinde tarif edilir (Merğînânî, el-Hidâye, I, 93-94). Abdestle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler!…
MoreDinî literatürde hükmî kirlilik, abdestsizlik veya cünüplük sebebiyle insanda meydana geldiği var sayılan manevi kirlilik hâlidir. Kaynaklarda bu durum hades terimiyle ifade edilir (Buhârî, Vudû, 2, Meydânî, el-Lübâb, I, 5). Hades, büyük…
MoreYoga, Hinduizm ve Budizm’de kişiye birtakım ilâhî bilgiler ve yetenekler kazandırarak, onun arınmasına ve hakikate ulaşmasına aracı olması amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Son yıllarda ülkemizde bedensel egzersiz ve psikolojik terapi faali-yetleri görünümünde…
MoreMuska; hastalık, göz değmesi, afetten korunmak veya kurtulmak gibi amaçlarla insanların yanlarında taşıdıkları, içinde bazı ayet, hadis ve duaların yazılı bulunduğu metindir. Çok kere koruyucu bir malzemeye sarılı olarak kullanılır. Korkudan, nazardan…
MoreTürkçe’de uyum anlamına gelen vefk, bir dörtgen şekil içindeki bölümlere birtakım sayı ve harfler yazılarak meydana getirilen şekil olup, bunu yapanlar, vefk aracılığıyla Allah’ın kendilerini koruyacak bir cin görevlendireceğini iddia ederler. İslam…
MoreNazarın mahiyeti ve keyfiyeti kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Bir hadis-i şerifte, “Nazardan Allah’a sığının, çünkü nazar (göz değmesi) haktır.” (İbn Mâce,…
Moreİslam dini, büyük günahlar arasında saydığı sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır (Bakara, 2/102; Felâk, 113/4). Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir…
MoreSihir veya büyü literatürde el çabukluğu, göz boyama ve yaldızlı söz-ler söyleme yoluyla gerçekleştirilen hile ve aldatma işi ya da şeytanla ya-kınlık kurup ondan yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası şeklinde…
MoreKader ve kazâya inanmak iman esaslarındandır. Ancak insanlar kade-ri bahane ederek kendilerini sorumluluktan kurtaramazlar. Bir insanın, “Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, ben ne yapayım?” diyerek gü-nah işlemesi uygun olmayacağı gibi, günah…
MoreBela ve musibetleri üç grupta değerlendirmek gerekir: a) İnsan ira-desinin söz konusu olmadığı bela ve musibetler (doğal afetler gibi). b) İnsan iradesinin kısmen söz konusu olduğu bela ve musibetler (kısmen kabahatli olunan…
Moreİnsan, kaderinin ne olduğunu bilmemektedir. Dolayısıyla insana dü-şen Allah’ın verdiği akıl, irade ve imkânlar çerçevesinde görevlerini en iyi şekilde yapma gayret ve şevki içinde olmaktır. Allah’a bakan yönüyle ise kader O’nun olmuş…
More“Hayır ve şer Allah’tandır” demek, bunları yaratanın Allah olduğunu dile getirmektir. Çünkü Yaratıcı Allah’tır ve O’ndan başka yaratıcı yoktur. İşin kula bakan yönü ise hayrın ve şerrin kulun cüzi iradesi ile tercih…
MoreKader ve kaza, iman esaslarından söz eden âyetlerde (Bakara, 2/177, 285; Nisa, 4/136) zikredilmemiştir. Ancak her şeyin Allah’ın takdirine bağlı bu-lunduğuna işaret eden âyetlerin yanı sıra ilahî ilmin olmuş ve olacak tüm…
MoreÖlüm sebebiyle bir insanın üzülmesi, hüzünlenmesi, kederli bir hâl alması normaldir. Hatta acısını açığa vurup sessizce ağlaması ve gözyaşı dökmesinde bir sakınca yoktur. Hz. Peygamber (s.a.s.) de oğlu İbrahim’in, kızının ve kızının…
MoreBir mümin ne kadar sıkıntı çekerse çeksin ölümü temenni etme-melidir. Çünkü sıkıntılar da ilahî imtihanın bir gereği olup sabreden insanlar büyük ecir kazanır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizden hiçbiriniz…
More