Arapça, barış anlamında mastar. Yapılan amel ve ibadetlerin kabul edilmesine, sulh denir.…
MoreArapça, hüccet, delil, güç, kudret, vali padişah, zor gibi anlamları olan Arapça bir kelime. Tarihte ilk defa, Abbasi vezirleri için kullanılan bu unvan, zamanın akışı içerisinde hükümdarlar için de, geçerli olmuştur. Tasavvuf…
MoreMevlevî tâbiridir. Mukabele günü, semâ’dan önce, şeyh efendi önde, derviş (can)ler ortada olmak üzere, semahanenin etrafında halka şeklinde yürüyerek yapılan üç devir (daire)’e Sultan Veled Devri denirdi. Bunun ilk düzenleyicisi Sultan Veled…
MoreMevlevî tabiridir. Meydan-ı Şerifteki kırmızı renkli posta, Sultan Veled Makamı denir. Şeyh, tören için meydana gelince, bu posta otururdu.…
MoreArapça, şekil, heykel, çeşit, nevi, kılıç, biçim vs. gibi anlamları olan bir kelime. Hadis olduğu kaydedilen, Allah’ın Hz. Adem’i kendi suretinde yaratması hususu, onun halifeliğini anlatan bir tabirdir. Kul, hiçbir zaman Allah…
MoreArapça, İlâhın sureti demektir, ilâhî isimlerin hakikatlerini gerçekleştirmesi bakımından kâmil insan’a, sûret-i İlâh denir.…
MoreArapça, iradenin sureti demektir. Nefsin, hiçbir şeyin Allah’ın iradesinin dışında bir irâde ile vuku bulduğunu görmemesi. Herşeyin Hakk’ın irâdesi ile meydana geldiğini görmesi.…
MoreArapça, Hakk’ın sureti demektir. Hakikat-ı Ehadiyye ve Vâhidiyyeyi gerçekleştirdiği için, bu, Hz. Muhammed (s)’dir. Bu sebeple ona “Sâd” da denir, ibn Abbas (r)’a “Sâd”ın ne anlama geldiği sorulduğunda, şu karşılığı vermiştir: “Mekke’de,…
MoreAllah bunu, el-Bedî ve el-Kâdir isimlerinin nurlarından yaratmıştır. Allah, Hz. Adem’in suretini, Muhammedi (s) suretin bir nüshası olarak yaratmıştır. Hz. Adem Cennetten inince, ruhlar âleminden ayrıldığı için, ona ait suretin hayatı sona…
MoreFarsça, kızıllık demektir. Kalbin kozmik rengi, kırmızı veya sarıdır. Manevî tekâmülün güçlü oluşuna surhî denilir.…
MoreFarsça, söz demektir. İlâhî uyarı, ilâhî işaret.…
MoreArapça, sakin, hareketsiz olmak demektir. Hakk’ın huzurunda, O’nun inayetinin kuşatması altındaki ruhî rahatlık, sarsıntısız manevî hayat.…
MoreArapça, susmak demektir. Tasavvufta susmak, teslimiyeti ifade eder. Tasavvuf hal ilmi olduğu için, konuşarak değil, susarak yani hâl ile (yaşayarak) öğrenilir. Hz. Hızır (a)’ın, Hz. Musa (a)’dan istediği “susmak”tı. Ancak, bu gerçekleşmedi,…
MoreArapça, yola girmek, yol almak demektir. Bir şeyhe bağlanan kişinin, belli bir metodla, Allah’a doğru, yani kemalâta doğru iç (manevî) planda yaptığı yolculuğa sülük denir. Süluk’un sonunda “Allah’ı sevmek” tefekkürü (murakabe-i mahabbet)…
MoreŞeyh Zeynûddin Yusuf Sünbül Sinan Efendi (ö. 936/1629) tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu olup Cemaliyye-i Halvetiyye’nin kollarındandır.…
MoreKurucusu Hacı Şa’ban-ı Veli’dir. Halvetî tarikatının kollarından biri. Hacı Şa’ban-ı Velî’nin Şeyhi de Hayreddin-i Tokâdi (k) hazretleridir. Mezarı Bolu’ya 10 km. mesafededir.…
MoreArapça sevinç demektir. Üzüntünün mukabili olan sevinç, üç türlüdür: 1- Zevk sürürü. 2- Şühûd sürürü: ilim perdesinin açılmasıyla oluşan sevinç. 3- icâbet-i semâ sürürü: Vahşet izlerini gideren müşahede kapılarını açan, sâlikin ruhunu…
MoreFarsça, neş’e, sevinç, bahtiyar, mutlu gibi anlamlan olan bir kelime. Sûfînin, kabz hâlinden bast hâline geçmesine şad denir.…
MoreFarsça, hükümdar, demektir. Hafifletilmiş olarak şeh şeklinde de kullanılır. Şeyh ve Velî’ye de, şah denir. Orta Asya ve Hindistan’daki sûfîler için, bu tâbir kullanılır: Şah Abdullah Dihlevî, Şah Muhammed Bahâeddin Nakşbend vb.…
MoreFarsça-Arapça tamlama. İki dünyanın hükümdarı manasınadır. Hz. Muhammed (s) için kullanılır. Şâh-ı kevneyn ü imâmü’l-Harameyn Nûr-u bi-şeyn ü Nebiyyü’s-Sakaleyn Hâkânî…
More: Farsça-Arapça tamlama. Levlâke levlâke lemâ halaktu’l-eflâk (Sen olmasaydın, Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım) hadis-i kudsîsindeki levlâk ifâdesi kullanılarak, Hz. Peygamber (s)’e Levlâk’ın hükümdarı, yani “Şâh-ı Levlâk” denir. Şâh-ı Levlâk gibi hısn-ı…
MoreFarsça tamlama, erkeklerin şahı, hükümdarı demektir. Hz. Ali için kullanılır bir tabirdir. Yüz meşakkat çekse kâm-ı dil tapar encâm-ı kâr, Her kimin mevtası âlemde Şeh-i merdân olur. Fuzulî…
MoreNecef şehrinin şahı demektir. Hz. Ali (r) Necef’te medfun olduğu için bu tabir kullanılmıştır.…
MoreFarsça-Arapça bir tamlama. Peygamberliğin şahı demektir. Hz. Peygamber Efendimiz (s) hakkında kullanılan bir tâbir.…
MoreFarsça-Arapça tamlama. Veliliğin şahı, hükümdarı demektir. Hz. Ali (r) hakkında kullanılan bir tâbirdir.…
MoreZülfikâr Hz. Ali Efendimizin (r) kılıcının ismidir. Farsça-Arapça terkib olarak, Zülfikâr’ın şahı demektir. Bu unvan, Hz. Ali (r)’ye aittir. Bunda bağlamış gaza şemşirini sultan-ı Rûm, Bunda salmış saye-i ikbâl Şâh-ı Zülfikâr. Fuzulî…
MoreArapça gören, şâhid olan, şehâdet eden demektir. Sâlikin kalbinde hazır ve mevcut olan, kalbin iştigal ettiği düşünceye, denir. Kalbi istilâ eden ilim ise, şahid-i ilm, vecd ise şâhid-i vecd olarak anılır. Bir…
MoreArapça, şehâdet eden, gören anlamına dişil bir kelime. Mezara dikine yerleştirilen, üzerinde yazı ve çiçek bulunan mermer baş ve ayak taşları hakkında kullanılan bir tâbir. Üzerindeki yazı, mezarın hangi şahsa ait olduğunu…
MoreFarsça, öğrenci demektir. Fütüvvet yolunda bir sanata giren kişiye ve okul talebesine, eskiden şâkird denirdi. Şâkird, sanatta ustalaştığı zaman, ustası ona törenle peştemal (havlu) kuşatırdı. Şakirdi ustasına peştemal kuşatır: Yetenekli öğrenciler hakkında…
MoreFarsça, ağı geniş ve bol, uçkurla bağlanan, paçaları dar, alta giyilen, dış giysisi veya bir tür pantalon. Fütüvvet yoluna giren kişi, girdiği meslekte zamanla ustalaşır, olgunlaşırsa, ona belirli bir törenle, şalvar giydirilir,…
More