Arapça, yün giymek anlamında bir kelime. Kul ile Allah arasında ihsan olayının gerçekleşmesi, veya kulun ihsan vasfını kazanmasının yollarını gösteren bir ilim. Batinî fıkıh. Tasavvufun binden fazla tarifi yapılmıştır. Her sûfî, içinde…
MoreArapça, arındırma, saflaştırma demektir. Tasavvuf erbabına göre insan, Allah’ın katında iken, tertemizdi, oradan bu âleme gelip nefs hırkasını giyince, o temizliği gitti, kirlendi. işte insanın bu dünyada, tekrar melekût alemindeki temizliği kazanması,…
MoreTas, Türkçe su içmeye yarayan kaba denir. Cinleri toplamak amacıyla, tasa doldurulan suya, efsun okumak manasında bir tâbir. Cinciler, hastaların el ve yüzlerini bu suyla yıkadıkları takdirde iyileşeceklerini söylerler. Olup bir zaman…
MoreArapça, birinin ardından gelmek, dua etmek gibi anlamları olan bir kelime. Bu, zikreden hakkında kullanılan bir tâbir olup, ehl-i zahir, ehl-i bâtın, evliya, enbiyâ ve ehl-i huzur kişiler için rahmetin var oluşunu…
MoreMevlevî tâbiri. Konya’daki ana dergahta, büyük Mevlevî tekkelerinde iki meydancı dede bulunurdu. Birine “içeri meydancısı”, diğerine de “dışarı meydancısı”, yani “taşra maydancısı” denirdi. Küçük dergâhlarda taşra meydancılığını, kazancı dedeler yaparlardı. Meydancı dedeler…
MoreArapça, yumuşamak, kendini itaate getirmek, nafile ibâdet yapmak anlamlarını ihtiva eden bir kelime. Cürcanî, farz ve vacipten ayrı yapılan ibâdetleri, nafile olarak tanımlar. Bu, şer’î mükellefiyetin dışındadır; tasavvufta önemi büyüktür. Farzlar ve…
MoreTaûsu’l-Haremeyn (Tâvûsu’l-Harameyn) lakabıyla tanınmış Ebu’l-Hayr İkbal’e dayandırılan bir tasavvuf okulu. Cüneydiyye’nin kollarından biridir.…
MoreArapça, dönmeyi ifâde eden bir kelime. Kişinin kendi mahiyetini, sınırını, menşeini ve bulunduğu yeri anlamasından ibarettir. Kişinin ilminin, gücünün, hayatının, iradesinin, konuşmasının, görmesinin ve duymasının (ki hepsi şer’î tavaftaki gibi yedi özelliktir)…
MoreArapça tâli kelimesinin çoğuludur, pırıltılar ve doğuşlar anlamını ifade eder. Kaşanî bunu şöyle tanımlar: Kulun iç alemine doğan ilk tecelliye denir ki bu, onun ahlâkını, özelliklerini, içini aydınlatmak suretiyle güzelleştirir. Tavâli, levâih…
MoreArapça, kapı çalanlar, gece gelenler ve doğanlar gibi anlamları olan çoğul bir kelime, tekili târık’tır. Gece münacât sırasında, kulun kalbine doğan müjdeci bir ilham.…
MoreArapça, orta yolu tutmak, bir şeyin ortasında bulunmak anlamında bir kelime. İnsana ait berzahtan ikincisi. Bu, Rahman? hakikatlar vasıtasıyla insanlık köleliğinden kurtulmaktır.…
MoreNureddin Ali b. Abdillahi’t-Tavâşî’ye dayandırılan bir tasavvuf okulu. Kadiriyye’nin kollarından biri.…
MoreCezûliyye’nin Quezzen’deki Fas kolu.…
MoreEbâ Yezid Tayfur el-Bistâmî (ö. 261/874)’nin bağlıları bu isimle anılmaktadır. Buna Bâyezidiyye de denilir.…
MoreArapça, sarığın yukarıdan bırakılan sarılmayan kısmına denir. Bu, ya sağa ya da sola sarkıtılır. Bazen iki taylasan olur, biri sağa diğeri sola sarkıtılır. Taylasan, bazan aşağı sarkıtılmadan çene altından dolandırılır ki, buna…
MoreTayy, Arapça dürülmek anlamını ifade eder. Allah’ın, dostlarına bahşettiği kerametlerden biri de, Miraç gecesinde Hz. Peygamber (s)’in yaşadığı türden olmak üzere, onlara bir anda, uzun mesafeler kat’ ettirmesidir. Zaman ve mekanla kayıtlı…
MoreŞeyh Ebû Salim İbrahim et-Tâzî’ye dayandırılan ve Medyeniyye’nin kolu olan bir tasavvuf okulu.…
MoreArapça, sığınmak, korunmak anlamında bir kelime. Sûfî cismanî veya ruhanî hayatında şeytanın hücumuna maruz kalırsa veyahut Allah’tan başka genel olarak neyle mübtelâ olursa, Allah’a sığınır.…
MoreFarsça, balta demektir. Bir sapa geçirilmiş, keskin yüzü kavisli, sapının iki ucuyla, keskin yerinin ters tarafından birer sivri ve süngü tarzında çelik bulunan sapından başka her yeri yekpare yapılmış bulunan keskin balta.…
MoreTebettül, Arapça inkitâ1 yani kesilmek demektir. Bu ifâde Kur’ân-ı Kerim’de geçer: “Kendini tam olarak Allah’a ver” (Müzzemmil/7). Bir kişinin kendini dünyadan çekip tamamen Allah’a vermesine, tebettül denir. Hakikati müşahede etmek üzere, isteklerden…
MoreArapça, açık ve zahir olmak demektir. Kaşanî ve Cürcanî’ye göre; gaybden gelen ve kalbde ortaya çıkan nurlara tecellî denir. Her ilâhî ismin tecellî ettiği yere ve yöne göre, tecellînin kendisinden çıktığı gaybler…
MoreArapça, eserlerin tecellî etmesi (ortaya çıkması) demektir. Cismanî şekilde, gözle gördüğümüz, şu şehâdet âlemi.…
MoreArapça fiillerin (eylemlerin) tecellî etmesi (ortaya çıkışı) demektir. Allah’ın fiilerinden birinin, kulun kalbine açılması. Yolun başında olanlar (mübtedî) için burası korkulu ve ayak kayacak tehlikeli bir yerdir. Burada sapıtmamak ve yanılmamak gerek.…
MoreArapça, isimlerin tecellîsi (ortaya çıkışı), demektir. Allah’ın güzel isimlerinden birinin, kulun kalbine açılması. Bu tecellî meydana gelince kul, o ismin nurları altında öylesine mağlub olur ve şaşırır ki, Allah’a o isimle seslense,…
MoreArapça, Rahîm olan (Allah) a ait tecellîyi (ortaya çıkışı) belirten bir ifade. Allah tarafından, inananlara, sıddıklara verilen kemalâta Tecellî-i Rahîmî adı verilir. Buna, tecellî-i hâs da denir. Marifet, tevhid, rızâ, teslim, tevekkül,…
MoreArapça, Rahman olan (Allah) a ait tecellîyi (ortaya çıkışı) ifâde eden bir sözcük. Allah tarafından mevcudata bahşedilen varlık, ki bu tecellîye, tecellî-yi âm denir.…
MoreSıfatlara, ait tecellîyi (ortaya çıkışı) ifade eden Arapça bir sözcük. Allah’ın sıfatlarından bir sıfatın, kulun kalbinde ortaya çıkması. Allah’ın sıfatlarından biriyle, mesela işitme sıfatıyla tecellîye maruz kalan bir kimse, cansız varlıkların zikrini…
MoreSıfatlara ait tecellîyi ifade Arapça bir sözlük. Mebdei, zatdan ayrılıp, ortaya çıkacak (belirecek) şekilde, ilâhî sıfatlardan biriyle meydana gelen tecellîye denir.…
MoreArapça, şuhûdî (gözle görülür şekilde) ortaya çıkışı ifade eden bir sözcük. Nur adını almış olan varlığın, ortaya çıkışı, için kullanılan bir tâbirdir.Yani tecellî-i şuhûdî, Hakk’ın yaratmış olduğu kâinatta, isimlerin ortaya çıkışıdır ki…
MoreArapça, zâta (öze) ait tecellî (ortaya çıkış) demektir. Sıfat söz konusu olmaksızın, zâtın başlangıcı olan tecellî için kullanılan bir tâbirdir. Zat tecellîsi; esma ve sıfat tecellîsi vasıtasıyla olur. Onlarsız olmaz. Hakk’ın zatının,…
More