Bu sözler Yunus Emre’ye ait olup, kulların hatâlarının affedilmesini salık vermektedir. Allah hatırı için, Allah’ın yapısı bu kulların affı, onların hoş görülmesi sosyo-moral açıdan büyük bir önemi hâizdir, bu manzumenin tamamı şöyledir:…
MoreKurumamış ağacı kesmemek gerek. Çünkü bir ağacın yetişmesi uzun yıllara ve hatta masraflara mal olmaktadır. Çağımızın çevrecilik hareketi, orijinal değildir. Bizim kültürümüzde, ağacı, ormanı, yeşili sevmek, korumak, atasözlerimize girerek, kamu vicdanında, dinî…
MoreÖlmüş veliler ve mezarları hakkında kullanılır bir tâbir. Halk, yatırlara büyük saygı gösterir. Allah rızası için, o mahallerde, Allah için kurbanları keser, o yerin teberrük açısından ayrıcalığı olması münasebetiyle, orada Allah’a bazı…
MoreEskiden, harp sırasında yaralanmaktan korunmak üzere, hazırlanmış bir tür gömlek. Bu ipek veya pamuktan olurdu. Üzerine de, kötülükten koruyacağına inanılan birtakım Kur’an-ı Kerim ayetleri yazılırdı. Sultan Yavuz Selim’e ait böyle bir gömlek,…
MoreArapça, iki el demektir. Allah’ın celâl ve cemâl isimleri. Karşılıklı mânâları ifâde eden isimler: Nâfi-Dârr, Latîf-Kahhâr vs. gibi.…
MoreYedi rakamına ait geliştirilmiş bir inanç vardır ki, muhtemelen bunun kökeni, Kur’an-ı Kerim’de “Yedi sema” (Bakara 29) “Yedi deniz” (Lokman 27) “Yedi başak” (Bakara/261 Yusuf/46) “Yedi çift” (Hicr/87) “Yedi kapı” (Hicr/44) “Yedi…
MoreArapça, beyaz el demektir. Hz. Musa’nın beyaz el mucizesi. Hz. Musa sağ elini cebine sokup çıkardığında lekesiz (min gayri-sû) süt gibi bembeyaz bir halde parlıyordu. (Bkz. Taha/24, Nemi/12, Kasas/32, Şuara/33, Araf/108). Keramet…
MoreVeliler hiyerarşisinde yer alan yedi büyük veli. Bunlar, Hz. ibrahim’in kalbi yani ruh yapısı üzere şekillenmiş olup, insanlara rıfk ve hilm ile muamelede bulunurlar. Bunlara Ricâl-i ula veya Ricâl-i Me’aric-i ula da…
MoreArapça Allah’ın eli anlamında bir isim tamlaması. Kur’an-ı Kerimde 4 yerde (Al-i İmran/73, Maide/64, Feth/ 10, Hadid/29) geçen bu tâbir, Allah’ın kudreti manasmdadır.…
MoreArapça, hikmet pınarları demektir. “Kırk gün helâl yiyenlerin kalbindeki pınarlardan ve çeşmelerden, nur fışkırır” (Aclûni, II, 224) hadis-i şerifinde de belirtildiği gibi hikmet pınarları müminlerin kalbindedir.…
MoreArapça, ümidi yitirmek anlamındadır. Kur’an-ı Kerim’de “Allah’ın rahmetinden kafirlerden başkası ümidini yitirmez” (Yusuf/87) buyurulur. Kabz (tutukluk) hali.…
MoreHoca Ahmed Yesevî (Ö.562/ 1166)’ye dayandırılan bir tasavvuf okulu olup Hâcegâniyye’nin kol-larındandır.…
MoreArapça, cuma günü demektir. Ayn-ı Cem’e erme ve buluşma vakti.…
MoreArapça, günlük demektir. Anadolu’da giyilen oniki terekli sûfiyye tacı. Ebu Mansur Mâturîdi’den geldiği rivayet edilir.…
MoreYıkmakla ilgili iki atasözü dikkat çeker: “Yıkma elin kalbini, sen de yıkılırsın”, “yıkma, yıkılırsın”: Gönül sırçadan yapılmıştır, kırıldı mı yapacak ustası yoktur, derler. Kırılmış, mazlum kişiden yükselen ateşli bir âh, Rahman’ın katına…
MoreTarikat kelimesinin Türkçesi. Yol ile ilgili deyimler ve atasözleri şu şekildedir: Yolsuz, Yolsuzluk : Tarikata uymayan bir iş yapmak. Yol Vurmak : Ehil olmadığı halde, Şeyhlik iddiasında bulunup, etrafında adam toplayan, sahte…
MoreYuf olsun veya yuh olsun tabirleri, yazıklar olsun anlamındadır. Yuf borusuna, nefir adı da verilir. Boynuzdan yapılma boru şeklindeki enstrüman. Bunu daha ziyade gezgin dervişler taşırlardı. “Yuf borusu çalmak” ifadesi, birinin, artık…
MoreŞeybanî (ö. 619/1222) tarafından kurulmuş bir tasavvuf okulu.…
MoreArapça, kutsal Yusuf demektir. Ruh. Yusuf’un karanlık kuyudan çıkıp Mısır’a sultan olduğu gibi, tasavvufî terbiyede, ruhun da maddî pislikler kuyusundan kurtulup yüceliklerine padişah olması söz konusudur.…
MoreŞaziliyye kollarındandır. XVI. yüzyıl. Yeri Milan’dır.…
MoreTasavvufta tevazu esastır. Allah tevazu edeni yükseltir, kendini büyük göreni, de alçaltır. Meskenette buldular kimde erlik varışa, Nerdibandan iterler yüksekten bakarısa.…
MoreYüz ile ilgili deyişler ve atasözleri şu şekildedir: Yüz Yüzden Utanır: Kusurlu kişi insanlardan utanır. Yüz Karası : Şerefsiz, namussuz kişiler için kullanılır. “Peygamber Efendimiz (s)’in yüzü suyu hürmetine bizi bağışla ya…
MoreArapça, engel olan demektir. Mü’minin kalbindeki Allah’ın vaizi. Bu vaiz, mü’minin kalbine atılmış olup, onu Hakk’a çağırır.…
MoreArapça, takdir ve tahmin eden rağbet etmeyen gibi çeşitli anlamları olan bir kelime. Kur’an-ı Kerim’de sadece bir yerde, Hz. Yusuf’un satılması konusunda geçen bu kelime, onun satın alımı konusunda insanların rağbetsiz olduğunu…
MoreArapça, soğuk, kuru zâhid anlamında bir tamlama. Dini azimetle, katı bir sertlikle yaşayan kişiler hakkında kullanılan bir tâbir. Seçilmiş âşık ile şimdi zâhid-i bârid, Gözünde halk-ı cihanın ne eşk kaldı, ne hâb.…
MoreTâcüddin İbrahimü’z-Zâhidi’l-Geylânî (ö. 690/1291 )’ye dayandırılan bir tasavvuf okulu. Ekberiyye’nin kolu.…
MoreDış, dışa ait, zuhur eden, ortaya çıkan, görünen gibi anlamları olan Arapça bir kelime. ez-Zâhir, Allah’ın güzel isimlerinden biridir. Allah bu isim gereği, hikmeti, kudreti, sıfatlarıyla görünür, zuhur eder. Zahir, görünen âleme…
MoreFarsça, yara, bere demektir. Kudüm çalınan iki karış uzunluğundaki çubuklara, zahme denir. Erenlerin aleyhinde konuşan kişi, eğer bir kaza belaya uğrarsa, “erenlerin zahmine uğradı” veya “zahm yedi” denir.…
MoreArapça, anan, hatırlayan, zikreden demektir. Tekkelerde âyin esnasında, dervişlerin zikirlerini hareketlendirmek için, ilahî okuyan kişilere zâkir denir. Ayinde, zikir çeken diğer dervişlere de zâkir denir. Zâkirleri idare eden kişiye ser-zâkirân denir. Bu,…
MoreArapça, zulmeden demektir. Bela gelince fer-yad eden, gaflet ve alışkanlık üzere ibadet eden, Allah’ı dilden (kalbten değil) zikreden, Allah’ı dünyevî sebeplerden dolayı seven kişiye, zâlim denir.…
More