Şeytanların, kafirlerin (Allahü teâlâya ve Resûlullah efendimize inanmayanların) ve günahkâr mü’minlerin amellerini toplayan bir kitap; insanların ve cinlerin kötülerine mahsûs amel defterleri. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki: Sakın (hîleye sapmayın,…
MoreGizli, gizlenilen şey. Kader, Allahü teâlânın mahlûku hakkında bir sırrıdır. Allahü teâlâ, kader ile ilgili bilgiyi mahluklarından, yarattıklarından gizlemiş, onu araştırmaktan kullarını menetmiştir. (Mengübers Müstensırî) Kimseye sırrı nı söyleme. Sen birisine söylersen,…
MoreDoğruluk. Sıdk, sözün süsüdür. (Hazret-i Ali) İnsanları, sıdktan daha güzel birşey süsleyemez. (Fudayl bin Iyâd) Sabır bütün hayırların; sıdk ise kurtuluş un ve nîmetlere şükretmek, bereketin anahtarlarıdır. Kimde bu hasletler bulunursa, o…
MoreKötülük, günah. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Her güzel, her iyi şey, sana Allahü teâlâdan geliyor. Her seyyieye de nefsin sebeb oluyor. (Nisâ sûresi: 79) Hiçbir kimse yoktur ki, tertemiz…
Moreİyilik ve ibâdet yapana âhirette Allahü teâlâ tarafından verilecek mükâfât, iyi karşılık. Ecir. (Bkz. Ecr) Benim şerîkim (ortağı m) yoktur. Başkasını bana şerik eden, sevaplarını ondan istesin… (Hadîs-i kudsî-Mektûbât-ı Ma’sûmiyye) Ümmetimin arasında…
MoreAna para. Ortaklardan bir kısmı sermâye vermek, bir k ısmı da iş yapmak üzere kurulan şirketlere müdârebe şirket denir. Kâr, önceden sözleşilen oranda paylaşılır. Sermâye, iş yapanlarda emânettir. (Ali Haydar Efendi) Ömrün…
MoreDelîl, dayanak. Hoca çocuğa, Besmele okur, çocuk da söyleyince, Allahü teâlâ, çocuğun anasının, babasını n ve hocasının Cehennem’e girmemesi için sened yazdırır. (Hadîs-i şerîf-Tefsîr-i Ya’kûb-ı Çerhî) Din âlimi olmak, sözü dinde sened…
MoreHamd, medh, övgü. Görünen, görünmeyen, bilinen, bilinmeyen bütün nîmetleri gönderen, bizlere kurtuluş yolunu gösteren ve çok sevdiği Muhammed aleyhisselâmın ümmeti yapmakla şereflendiren Allahü teâlâya hamd-ü senâlar olsun. (İmâm-ı Rabbânî) Hamd, senâ etmenin,…
MoreBir veya birkaç kişinin çalgıs ız, âletsiz okudukları, dîni, îmânı kuvvetlendiren ve ahlâkı güzelleştiren ilâhî, mevlid, kasîde ve şiirleri dinlemek. (Bkz. Simâ’) Hoş âhenk ve güzel nağmelerden doğan semâ’ ve aynı şekilde…
Moreİleride teslim edilecek bir malın peşin para ile satılması. Yâni belli miktârda peşin para ile belli zaman sonra bilinen yerde bilinen bir malı satın almak için yapılan sözleşme. Peşin parayı verene sâhib-üs-selem…
MoreHer türlü korku ve tehlikeden uzak olma, kurtulma. Kimi, selâmette olmak sevindirirse, onun san’atı susmak olsun. (Hadîs-i şerîf-Usûl-ü Aşere) Birbirinize selâm veriniz! Birbirinize yiyecek ikrâm ediniz! Akrabânızın haklarını gözetiniz! Gece herkes uyurken…
MoreŞuursuzluk, kendinde olmama hâli. Tasavvufta mânevî sarhoşluk. Tasavvuf yolunda ilerlerken, İslâmiyet’te bulunmayan şeylerle karşılaşılmakta ve sekr hâli bulunmakta ise de, yolun sonuna varınca bu bilgilerin ve hâllerin hepsi yok olur. Yalnız İslâmiyet’in…
MoreRahatlık. Kalb huzûru. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Allahü teâlâ), îmânları üstüne îmân artırsınlar diye mü’minlerin kalblerine, sekîne Bütün göklerin ve yerlerin orduları Allahü teâlânındır. Allahü teâlâ, Alîmdir (her şeyi…
MoreHurmadan elde edilen içki, bir nevi şarap. Hurma su içinde ısıtmadan bırakılınca, köpüklenir ve tadı keskin olursa buna seker denir. Damlası haramdır. Eğer gazlanmaz ve tadı keskin olmazsa, içilmesi sözbirliği ile helâl…
MoreCehennem’i meydana getiren tabakalardan üçüncüsü. Burada İncîl’i değiştirenler azâb görecektir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Ben, onu (Velîd bin Mugîre’yi) Sekar’a atacağım. Sekar’ın ne olduğunu bilir misin? Hem o Cehennem,…
MoreCömert olmak. Parayı, malı hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan, lezzet almak. (Bkz. Cömerdlik) Sehâvet, Cennet’te bir ağaçtır.Cömerd olan onun bir dalını yakalamıştır. O dal onu, Cennet’e götürmeden bırakmaz… (Hadîs-i şerîf-Edeb-ül-Müfret) Sehâvet, iyi huyların…
MoreMalını dînin ve aklın uygun görmediği yere harc eden, aklı az olan. (Bkz. Sefâhet) Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Mallarınızı sefihlere vermeyiniz. (Nisâ sûresi: 5) Bir kimsede üç şeyden biri…
MoreSeferde olan, misâfir, yolcu. Bulunduğu ş ehirden veya köyden gideceği yolun iki veya bir kenârındaki evlerin dış ına çıkarken, senenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüyüşü ile, son evden îtibâren üç günde…
MoreSenenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüşü ile üç günde gidilecek yere gitmeyi niyet ederek, bulunduğu yerin kenar evlerinden dışarı çıkmak. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: … Sizden biriniz hasta…
MoreAklın az ve hafîf olması. Malını dînin ve aklın beğenmediği yerlere sarfetme. Lüzumsuz harcama. Süse, eğlenceye ve her türlü kötülüğe, harama düşkünlük. Akıl azlığı. Sefâhet kalb hastalıklarındandır. Sefâhet aklın az ve hafîf…
MoreYere serilip üzerinde namaz kılınan küçük halı, kilim, hasır, bez gibi temiz sergi, namazlık. Üzerinde dînî yazı, hattâ bir harf bulunan kâğıdı, örtüyü, seccâdeyi yere koymak, yere sermek tahrîmen mekruhtur (Harama yakın…
MoreKur’ân-ı kerîmin, mânâsına uygun ve doğru okunabilmesi için durak ve geçiş yerlerini gösteren işâretler. Kur’ân-ı kerîmin secâvendleri şunlardır: Cim: Câiz geçmek ondan, hem revâ Durmak fakat evlâdır sana. Ze: Câiz onda dahi…
MoreYol; su dağıtılan yer ve dağıtılan şeyler. Eskiden işlek yollar üzerinde, gelip-geçenlerin su ihtiyâçlarını Allah rızâsı için ücretsiz olarak karşılamak üzere inşâ edilen çeşme. İnsanlara insanca muâmeleyi şiâr edinen, onlara her an…
MoreÇalışma, mücâdele etme, uğraşma, cihâd etme. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Bizim u ğrumuzda mücâhede edenlere gelince, elbette biz onlara yollarımı zı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her hâlde muhsinlerle (iyilik…
MoreAnuştekin ed-Derezî adlı bir bâtınî dâî (propagandacı) tarafından ortaya çıkarılan bozuk yol. Bunlar; Bâtıniyyeden ayrılarak ortaya çıkan, Fâtımî hükümdârı Hâkim bi-emrillah’ı n ilâh olduğuna ve onun vezîri Hamza’nın imamlığına inanırlar. Kelimenin doğrusu…
MoreAlıcı ile satıcı arasında vâsıta (aracı) olan ücretli kimse, komisyoncu. Dellâl, mal sâhibinin izni ile malı kendi sattığı zaman, komisyon ücretini mal sâhibinden alır. Müş teriden bir şey isteyemez. Eğer dellâl, mal…
Moreİşâret etmek, göstermek. Doğru yolu gösterme. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Sizi acı bir azâbdan kurtaracak bir ticâreti göstereyim mi? Allahü teâlâ ve Resûlüne îmân edin, inanın,…
MoreCenâzenin yıkanıp kefenlendikten ve namazı kılındıktan sonra kabre konularak üzerinin toprakla örtülmesi. Definden sonra cemâat dağılırken ölü bunların ayak sesini işitir. (Hadîs-i şerîf-Müslim) Ölüyü defnetmek, cenâze namazı kılmak gibi ibâdettir. (İbn-i Âbidîn)…
MoreBir müslümanın veya z mmînin (İslâm devletinin idâresi altında bulunan müslüman olmayan vatandaşın) ayıbını, onu kötülemek için arkasından söylemek. (Bkz. Gıybet) Sözün k ısası şudur ki, dedikodu sözlere inanılacak, dostluk bunlara göre…
MoreKıyâmetin büyük alâmetlerinden biri. Kıyâmete yakın çıkacağı bildirilen ve Îsâ aleyhisselâm ile hazret-i Mehdî tarafından öldürülecek olan zâlim. Geçmiş peygamberler, şaşı , kör, yalancı olan Deccâl’in büyük fitne ve belâ olduğunu haber…
More