İbrâhim aleyhisselâmın asıl, öz babası. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden anlaşıldığı ve binlerce İslâm âliminin kitâbında yazıldığı üzere Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem anaları ve babaları arası nda bulunmakla şereflenen bahtiyârları…
MoreMa’bûd, tapılan şey, ilâh. Allahü teâlânın isimleri tevkîfîdir, yâni İslâmiyet’te bildirilen isimleri söylemek câiz olup, bunlardan başkas ını söylemek câiz değildir.Meselâ Allahü teâlâya alîm denir. Fakat, âlim demek olan fakîh denmez. Çünkü,…
Moreİsrâiloğullarının hükümdârlarından. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Vakta ki Tâlût askeriyle (Kudüs-i şerîften cihâd için) ayrıldı. (Nebînin haber vermesiyle yâhut ilhâmla askerlerine) dedi ki: “Şübhesiz, Allah sizi bir ırmakla imtihân…
MoreZamânı ; sene, ay, hafta, gün ve saat gibi sâbit bölümlere ayıran, dînî-millî gün ve bayramları gösteren cetveller. Ramazân-ı şerîfin birinci gününü anlamakta takvimlere güvenilmemelidir. Çünkü oruç, gökte yeni ayı görmekle olur.…
MoreAllahü teâlâdan korkarak, haramlardan (yasaklardan, günâhlardan) sakınmak. Harama düşmemek için, şüphelilerden (haram veya helâl olduğu belli olmayan şeylerden) sakınmaya ise verâ denir. Bu bakımdan, haramlardan daha çok sakınma derecesi olan verâ da…
MoreBir borcun belli zamanlarda ödenmesi. Taksitle satışın câiz olması için, taksit ödeme târihlerinin ve her taksitte ödenecek miktarların belli olmaları lâzımdır. Eline geçtikçe verirsin, ne zaman verirsen ver şekliyle taksitle satış sahîh…
MoreGünâhlar, kabahatlar, kusûrlar. Bâzı kimseler Allahü teâlânın emrettiği ibâdetleri îfâ ediyorsa (yerine getiriyorsa) da, diğer taraftan nehy (yasak) ettiği şeylerden kendilerini alamayarak, günâh işlemekten vazgeçmezler. Bu gibilerin, tâatleri îfâ ettikleri için, kulluk…
MoreAnlatma, anlatım, bir âlimin kitâbdan okuyarak îzâh ve açıklamalarda bulunması. Pâdişâhın huzûrunda yapılan huzur dersleri; Ramazan ayını n ilk gününden başlamak ve sekiz derste sona ermek üzere, “mukarrir” adı verilen zamânın tanınmış…
Moreİnanılacak şeylerde düşünmeden, anlamadan, yalnız başkasından işiterek, görerek inanma, îmân etme. Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğuna göre taklîd ile inananın îmânı sahîhtir, doğrudur. Yâni o kimse, mü’mindir, müslümandır. Ancak istidlâlî yâni düşünerek, anlayarak…
MoreTövbe eden, günahlarına pişmân olan. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâ tâibleri ve (fevâhişten yâni pislik ve günâhlardan) temizlenenleri sever. (Bekara sûresi: 222) Cenâb-ı Hakk’a, tâib gençten daha sevgilisi yoktur.” (Hadîs-i…
MoreBozma, değiştirme. Kur’ân-ı kerîmi güzel sesle ve tecvîd kâidelerine uyarak okumalıdır. Harfleri kelimeleri tahrîf ederek, tegannî etmek (mûsikî perdelerine uydurmak) harâmdır. Harfler bozulmazsa mekrûh olur. (İbrâhim Halebî) Şu anda dünyâda semâvî kitâbı…
More“Elhamdülillah” demek. “Hamd, şükür Allahü teâlâya mahsûstur” mânâsına “Elhamdülillah” sözü ve benzerleri. Farz namazdan sonra otuz üç tesbîh (sübhânallah) otuz üç tahmîd, otuz üç tekbîr (Allahü ekber) ve bir de tehlîl (Lâ…
MoreNecâset denilen yâni maddeten pis olan şeylerden ve hades denilen hükmî ve mânevî pisliklerden (abdestsizlik, cünüplük, kadınlar için hayz ve nifas hâllerinden) su ile abdest alarak, su yoksa, toprak ve toprak cinsinden…
MoreAllahü teâlânın emir ve yasaklarına karşı gelen ve ibâdetten alıkoyan şeytânî varlık ve güçler. Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Îmân edenler Allah yolunda cihâd ederler, küfredenler ise tâğût yolunda savaşırlar.…
MoreYaltaklanma, kendini küçülterek beğendirmeye çalışma. Bir menfaate kavuşmak veya bir zarardan korunmak için tabasbus büyük günahtır. (Muhammed Hâdimî) İnsanların eline geçenler, Allahü teâlânın lütfu ve ihsânı iledir. Kendi elinde bir şey yoktur.…
MoreVerilen nîmetleri yerli yerinde kullanma. Allahü teâlâya, verdiği nîmetlerle isyân etmeme. Nîmetleri kullanırken sâhibini unutmama. Görülen iyiliğe karşı teşekkür. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyma. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:…
MoreGörme. Tasavvuf yolunda ilerleyenin kalb ve rûh ile çeşitli mertebeleri görmesi. Keşf (gizli bilgilerin açılması ) ve şühûd sâhibi milyonlarca âşık, Fahr-i âlemi (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyâret ederek, Allahü teâlânın sonsuz…
MoreMeşhûr olma, ün, şân, adı duyulup yayılma. Mal ve şöhret hırsının insana yapacağı zarar, iki aç kurdun, bir koyun sürüsüne girdiği zaman yaptıkları zarardan daha çoktur. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî) Bir kimse, dünyâda…
MoreOrtaklık, ortak olmak, iki veya daha çok kimsenin bir mala berâber sâhib olmaları. Bir şeyin birden çok kimseye âit olması, başkasına âit olmaması veya ortakların yazı ile yaptıkları akd, sözleşme. İslâmiyet’te ş…
MoreAllahü teâlâya eş, ortak koşma. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Muhakkak ki, Allahü teâlâ kendisine şirk koşanı mağfiret etmez. Şirkten başka her günâhı dilediği kulundan affeder. (Nisâ sûresi 48 ve…
MoreHastalıktan kurtulma, iyileşme, iyi olma. Allahü teâlâ harâm olan şeylerde size şifâ yaratmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî) Duâ ile ilâç, ömrü uzatmaz. Eceli geleni ölümden kurtarmaz. Ömür, ecel bilinmediği için, duâ etmek, ilâç kullanmak…
MoreTaraftar, yardımcılar. Hazret-i Ali’yi sevdiklerini söyleyip, diğer Eshâb-ı kirâmın (Peygamber efendimizin arkadaşlarının) kıymetini bilmeyen ve onları kötüleyen kimselerin mensûb olduğu bozuk fırka. “Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem vefâtından sonra, halîfelik hazret-i…
MoreKovulmuş, uzaklaştırılmış. Kibir ve gurûru sebebiyle Allahü teâlânın “Âdem’e secde ediniz” emrine isyân edip, karşı geldiği için, O’nun rahmetinden uzaklaştırılan varlık, İblis. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Şeytan insana çok…
MoreBir kimseye dil uzatmak, sövmek, kötülemek. Eshâb-ı kirâma yâni Peygamber efendimizin mübârek arkadaş larına şetm, Allahü teâlânın Peygamberine şetm olur. Eshâb-ı kirâma saygı göstermeyen, Allahü teâlânın Resûlüne (peygamberine) itâat etmemiş, (uymamış) olur.…
MoreEş, ortak. Benim şerîkim yoktur. Başkasını bana şerîk eden sevâblarını ondan istesin… (Hadîs-i kudsî-Mektûbât-ı Rabbânî) (Yâ Ebüdderdâ!) Parça parça parçalansan, ateşte yakılsan bile Allahü teâlâya hiçbir şeyi şerîk yapma!Farz namazları terk etme!…
MoreŞerefli. Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem kızı hazret-i Fâtımâ’nın oğullarından hazret-i Hasen’in neslinden (soyundan) gelenler. Hazret-i Fâtımâ ile kıyâmete kadar olan çocukları Ehl-i beyttirler. Bunları sevmek kalb, beden ve mal ile…
MorePeygamberlere gelen ilâhî hükümler (emirler ve yasaklar), din. İslâmiyet. İslâm dîni, insanları n hem rûhî, hem de maddî refâhını te’min edecek bir şerîat getirmiştir. Bu şerîat sâdece fertle Allah arasında vâsıta kurmakla…
MoreYarmak, açmak, açıklamak; bir kitâbın metnini kelime kelime açıklayıp îzâh etmek. Münyet-ül-musallîdeki; “(Halâda ve her yerde) abdest bozarken kıbleye dönülmesi” ibâresi, Halebî kitâbında şöyle şerh edilmektedir: “Çünkü ihtiyâç giderme sırasında ön ve…
Moreİnsanın muhtâc olduğu şeylerin lüzûmundan fazlasını istemesi, şiddetli hırs, tamahkârlık, aç gözlülük. Şereh sâhibi, helâl ve haram gözetmeksizin her istediğini elde etmeye çalışır. Başkalarının zarârına da olsa beğendiği şeyleri toplar. (M. Hâdimî)…
MoreYükseklik, büyüklük, yüksek mertebe. İnsanlar arasında geçerli ve makbûl olma. Cenâb-ı Hakk’a itâat ve yüksek hizmeti ile çok ihsâna mazhâr olma, iftihâr. İnsanların en akıllısı ölümü çok hatırlayandır. Ölümü çok hatırlayan insana,…
More