Alkollü içkilerden. Pişmemiş üzüm suyunun havasız fı çılarda durmasıyla gaz habbeleri (kabarcıkları) ve köpük çıkararak kokuşup mayalanması netîcesinde meydana gelen ve içilince sarhoş eden içki. Hamr. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu…
MoreDînin ve aklın zararlı gördüğü şey. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki; Zerre kadar hayır (iyilik) yapan onun mükâfâtını; Zerre kadar şer yapan da onun karşılığını, cezâsını görecektir. (Zilzâl sûresi: 7,8) Kalbe iki…
MoreBaşkasına gelen belâya, zarâra sevinmek. Din kardeşinize şemâtet etmeyiniz. Şemâtet ederseniz, Allahü teâlâ belâyı ondan alır, size verir. (Hadîs-i şerif-Berîka) Zâlimin zulmünden, şerrinden kurtulmak için, onun ölümüne sevinmek şemâtet olmaz. (Muhammed Hâdimî)…
MoreKâfir veya fâsık olma, cehennemlik olma. Seâdetin zıddı. Şekâvetin alâmeti dörttür: Geçmiş günâhları unutmak; hâlbuki onlar Allahü teâlânın yanında muhâfaza edilmektedir. Geçmi ş iyilikleri zikretmek (söylemek); hâlbuki kabûl edilip edilmediğini bilmiyor. Dünyâda…
MoreŞüphe, zan. Îtikâdda şek, yakîni bozar, îmânı yok eder. (İsmâil Hakkı Bursevî) Cümle âlem bir yere gelse ve bir müslümana Rabbini inkâr et deseler, o kimse inkâr etmez ve kalbine aslâ şek…
MoreNefsin arzu ve istekleri. Cehennem şehvet nefsin hoşlanmadığı (Hadîs-i şerîf-Buhârî) perdesiyle kuşatılmıştır. Oraya şehvetler yapılmakla girilir. Cennet de ibâdetlerle kuşatılmıştır; buraya da ibâdet meşakkatleriyle girilir. Şehvet üç çeşittir: Yeme arzusu, konuşma arzusu,…
MoreAllah yolunda harb ederken, Allahü teâlânın ism-i şerîfini yüceltmeye (İslâmı yaymaya) çalış ırken veya düşman saldırdığında vatan, din ve milletini, ırz ve nâmûsunu müdâfâ ederken ölen müslüman. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen…
Moreİyi işler yapmak, yüksek mertebeler ele geçirmek; zekâ ve akıllılıkla berâber olan cesâret, yiğitlik. Şecâatten yâni yiğitlik, kahramanlıktan hâsıl olan iyi huylardan biri de şehâmettir. (Ali bin Emrullah)…
MoreBirinin başkasında hakkı bulunduğunu bildirmek için, hâkim karşısında ve iki hasmın yanında, şehâdet ederim diyerek haber vermek. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Onlar yalan yere şehâdet etmezler. (Furkân sûresi: 72) Resûlullah sallallahü…
MoreAcımak, merhamet etmek. Büyüklerine hürmet, küçüklerine şefkat etmeyen bizden değildir. (Hadîs-i şerîf-Mişkât) Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek, yarattıklarına şefkat lâzımdır. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî) Herkese şefkat ve merhamet et. Kimseyi hakîr (aşağı, hor)…
MoreBir i şin veya hükmün yapılmasını îcâbettirmeyen, fakat yapılmaması ile de o iş veyâ hükmün meydana geldiği şey. Şâhitlerin bulunması; nikâhı n sıhhati, mûteber olması için ş arttır. Şâhid bulunmadıkça, nikâh meydana…
MoreHac esnâsında sa’y denen vazîfeyi yaparken, Safâ’dan Merve’ye ve Merve’den Safâ’ya her bir geli ş ve tavaf yaparken Kâbe’nin Hacer-ül esved köşesinden başlayan ve başlanılan yere gelince sona eren her bir dönüş.…
MoreFerâiz ilminde yâni mîrâs hukûkunda ana-baba bir erkek kardeşler (Benül-a’yân). Ana-baba bir kız kardeşe şakîka denir. Şakikler ve Benü’l-allât yâni yalnız baba bir kardeşler; oğul, oğul oğlu, baba ve dededen biri bulunduğu…
MoreCehennemlik. Bedbaht; ş irk (Allahü teâlâya eş, ortak koşması) veya isyân etmesi sebebiyle kâfir veya fâsık olan kişi. Zıddı saîd’dir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Şakî olanlara gelince: Onlar Cehennem ateşindedirler ki,…
MoreŞâhidlik eden, görüp bilen. Birinin başkasında hakkının bulunduğunu isbat için şehâdet (şâhidlik) ederim demek sûretiyle hâkimin huzûrunda ve hasmın karşısında haber veren. (Bkz. Şehâdet) Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Ey îmân edenler!…
MoreNamaz kılarken imâmın veya yalnız kılanın sol kaşı hizâsında, önüne diktiği yarım metreden uzun çubuk. Çubuğu dikmeyip, secde yerinden kıbleye doğru uzatmak veya çizgi çizmekle de olur. Bir okla da olsa sütre…
MoreAynı kadından süt emmiş çocuk. (Bkz. Rıda’) İki buçuk yaşından küçük iki çocuk aynı kadından süt emince, süt kardeşi olurlar. Birbirleri ile evlenemezler. (M. Zihni Efendi) Hanefî ve Mâlikî mezheblerinde, bir kadından…
Moreİki buçuk yaşından küçük olan çocuğu emziren kadın. Süt çocuğu; süt annesi ve babası ve bunların nesep ve rıdâ’dan (sütten) olan mahremleri ile ebedî evlenemez. (M. Zihni Efendi)…
MoreKirpik diplerine sürülen bir çeşit siyah madde, kühl. Üç şey, gözü kuvvetlendirir: Sürme çekmek, yeşilliğe ve (bakması helâl olan) güzel yüze bakmak. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, misvâkını ve tarağını…
MorePeygamber efendimizin ve Eshâbının inandığı gibi inanan ve Ehl-i sünnet âlimlerine tâbi olan müslüman. Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdında olan kimse. (Bkz. Ehl-i Sünnet vel-Cemâat) Sünnî olanlar, amelde dört mezhebe ayrılmışlardır. Bu dört…
MoreAllahü teâlânın koyduğu kânunu, nizâmı, âdeti. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki: Fakat azâbımızı gördükleri zaman îmânları kendilerine bir fayda vermeyecektir. Kullar hakkındaki cârî olagelen sünnetullah budur. İşte kâfirler, burada hüsrâna…
MoreSünnetler. (Bkz. Sünnet) Hüküm bildiren hadîs-i şerîfleri toplayan hadîs kitablarına verilen isim. Sünen kelimesi yalnız olarak söylenince, dört âlimin kitablarından biri anlaşılır. Bunlar; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn-i Mâce’dir. Bunlardan başkasının…
MoreSekizde bir. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda sekizde bir hisse (pay). Ölüden kalan mîrasın sümün hissesini alacak olan yalnız bir kimsedir. O da Zevce (hanımı) olup, çocuğu veya oğlunun çocuğu bulunduğu…
MoreÜçte iki. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda üçte iki hisse (pay). Hissesi nısıf (yarım) olanlardan zevcden (kocadan) başka olan birden fazla olunca, sülüsânı alıp, aralarında eşit olarak pay ederler. (M. Mevkûfâtî)…
MoreÜçte bir. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda üçte bir hisse (pay). Kur’ân-ı kerîmde eshâb-ı ferâizden yâni hisseleri takdîr edilenlerden (bildirilenlerden) sülüs hisseyi iki kimse alır. 1) Ana; meyyitin (ölenin) çocuğu, oğlunun…
MoreTasavvuf yoluna girmek. Evliyâlık kemâlâtına kavuşmak sülûk, kalbin zikretmesi ve murâkabe (nefsi kontrol) ve râbıta (bir büyüğe kalben bağlanma) ile olur. Ne kadar ilerlerse ilerlesin, İslâmiyet’ten dışarı çıkamaz. İslâmiyet’e uymakta sarsıntı olursa,…
MoreSusmak. Sükûtun en küçük faydası, sıkı ntı ve belâdan kurtarmasıdı r. İyilik olarak insana bu yeter. Fazla ve lüzumsuz konuşmanın en küçük zararı şöhrettir. Belâ olarak, şöhret insana yeterlidir. (Ebû Bekr bin…
MoreOturulacak yer, ev. Nafaka, İslâmiyet’te, taâm (yiyecek, içecek şeyler), kisve (elbise, yâni giyecek şeyler) ve süknâ demektir. Zevcin (kocanın) zevcesine (hanımına) yapacağı bu masraflar şehrin âdetine, piyasaya ve akrabâ ve arkadaşlara göre…
MoreTahrîmen mekrûh olan bir havâle şekli. Yolcuya borç verip, gittiğin yerde, falancaya ödeyeceksin demek. Süftece yoluyla borc vermek tahrîmen mekrûhtur. Çünkü emânet olarak vermeyip süftece yolunu tercih etmenin sebebi, paranın yolda kaybolması,…
MoreAltıda bir. Ferâiz ilminde yâni İslâm mîras hukûkunda bildirilen altıda bir hisse (pay). Südüs hisseyi yedi kimse alır. Ölenin babası, anası, sahîh dede ve nineler, oğlunun kızları, babadan kız kardeş, anadan kardeş.…
More