Abdest aldıktan sonra Allah rızâsı için kılınan iki rek’at namaz. Eğer bir kulum abdestsiz olursa bana cefâ etmiş olur. Abdest alınca iki rek’at namaz (sübha namazı) kılmazsa bana cefâ etmiş olur. Namaz…
MorePara kesesi, cüzdan. Osmanlı pâdişâhlarının her yıl hac mevsiminde Haremeyn-i şerîfeyn (Mekke ve Medîne) halkına ve buralarda geçici olarak bulunan müslümanlara, mukaddes yerlerin ve hac yollarının emniyetini sağlayan Mekke şeriflerine ve Hicaz…
MoreTasvir, resim. (Büyük olan ve hürmet mevkiinde bulunan) canlı sûreti ile köpek ve cünüp kimsenin bulunduğu eve rahmet melekleri girmez. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir) Üzerinde sûret bulunan elbise ile namaz kı lmak tahrîmen mekrûh…
MoreKur’ân-ı kerîmin en az üç âyetten meydana gelen bölümlerinden her biri. Çokluk şekli süverdir. Kur’ân-ı kerîmde 114 sûre olup, bâzı sûrelerin birkaç ismi vardır. Bekara sûresinden Berâe sûresine kadar olan yedi sûreye…
MoreKıyâmet kopacağı zaman, dört büyük melekten biri olan İsrâfil aleyhisselâmın üfleyeceği, nasıl olduğu bilinmiyen boru. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Sûra bir kerre üfürülünce, yeryüzü ve dağlar, yerlerinden kaldırılıp silkilecektir.…
MoreBarış. Harb zamânında, askerin kıymeti artar ve muhârebede ufak bir hizmeti, sulh zamânındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. (İmâm-ı Rabbânî) Düşman ordusu kuvvetli ise, mal vererek bile sulh yapmak câiz olur. (İbn-i…
MoreSâlihler, günâh işlememeye gayret edenler. (Bkz. Sâlih) …Benim velîm ancak Allahü teâlâdır ve sulehâ olan mü’minlerdir. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim) İyi huylu olmak, iyi huyunu korumak için sulehâ ile, güzel huylularla arkadaşlı k…
MoreDört büyük ilâhî kitab dışında gönderilen kitapçıklar, formalar. Peygamberlere (aleyhimüsselâm) Allahü teâlâ tarafından gelen yüz dört kitaptan ilk yüz tânesi. Yüz suhûftan, on suhûfu hazret-i Âdem’e, elli suhûfu Şit aleyhisselâma, otuz suhufu…
MoreHerkesin, bilgi ve kâbiliyeti ve gördüğü iş nisbetinde çalıştığının karşılığını alması, başkaları tarafından sömürülmemesi. (Bkz. Adâlet) Sosyal adâlet, millî gelirin en uygun şekilde taksîmini sağlar. İstismârı, sömürücülüğü ortadan kaldırır. Sermâyenin çok küçük…
MoreBerâberlik. İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altı nda yahut akranı ile bir araya gelip, Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnud olduğu şeyleri konuşması. Kişinin kendinden üstün olanla berâber olmasını n…
MoreAlmak, râzı olmak. Alış-veriş, kirâlama, nikâh gibi sözleşmelerde yapılan teklife rızâ göstermek. Bir kimse birisine, falan malını bana şu kadar liraya sat diye yazıp, o da, o malı sattım diye cevap yazsa,…
MoreAklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören kimseler ile bir konu üzerinde konuşma, görüşme, danışma, meşveret etme, görüşüne baş vurma. (Bkz. Meşveret) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: … (Ey Resûlüm!) Eshâbın ile…
MoreŞartlaşma, sözleşme. Nefs muhâsebesinin (nefsi hesâba çekmenin) ilk basamağı olup, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapma, beğenmediklerinden sakınma ve âhirete hazırlanma husûsunda nefsle sözleşme. Din büyükleri, dünyânın bir pazar yeri gibi olduğunu ve…
MoreDoğu memleketlerini, din, dil ve târihleri başta olmak üzere her yönden araştırıp tesbite çalışan batılı ilim adamı. Garplı bilgin, oryantalist, şarkiyâtçı. Meşhûr İngiliz müsteşriki George Sale, Kur’ân-ı kerîmi İngilizce’ye tercüme ettiği eserinin…
MoreSevilen, beğenilen. Peygamber efendimizin bâzan âdet olarak yaptıkları; yapılınca sevâb verilen yapılmayınca günâh olmayan şeyler. Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik, farzların yapılmasını zorlaştı rır. Farzlarda gevşek davranan, Allahü…
MoreMakbûl, kabûl olunan, geri çevrilmeyen. Ki şinin din kardeş i için gıyâbı nda (arkasından) yapılan duâ müstecâbdı r. Başucunda âmin diyen bir melek bulunur. O kişi mü’min kardeşine hayı r duâ ettikçe,…
MoreSarhoşluk veren, şuuru kaybettiren, aklı gideren ve keyf veren madde. Her müskir haramdır. Her kim dünyâda içki içer ve içmekte devâm eder ve tövbe edemeden ölürse, o kimse âhirette Cennet şerbetlerinden içemeyecektir.…
MoreHayırlı işleri sonraya bırakan, sonra yaparım diyen, iyi işleri geciktiren, bugünün işini yarına bırakan kimse. Uygunsuz işlerin hepsinden Allahü teâlâya tövbe etmeli, O’na yalvarmalıdır. Belki tövbe etmek için başka zaman ele geçmez.…
MoreBalık sırtı gibi yuvarlak. Kabrin üzerini müsennem yapmak sünnettir. Peygamber efendimiz kabirleri bu şekilde yaptırırlardı. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)…
MoreTâze iken yâni gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce ısıtılıp, üçte ikisi uçup üçte biri kalan üzüm suyu. Kısrak, inek, deve sütleri mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar.Birincisine kumis, ikincisine kefir denir.…
MoreEşit, denk. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Mekke şehri alınmadan önce din düşmanları ile harb edenler ve malları nı, Allah yolunda harc edenler ile, Mekke alındı ktan sonra bunları yapanlar,…
MoreEşitlik, denklik; aynı halde ve derecede olma. İslâm dînindeki hürriyet ve müsâvât, gayr-i müslimlerin çoğunu dâimâ kendine çekmiştir.Pekçoğu bu sebepten dinlerini değiştirmiş, müslüman olmakla şereflenmişlerdir. (Herkese Lâzım Olan Îmân) Her ticârî sözleşmede,…
MoreHoş görü, başkasının kabahatini görmeme. Resûlullah efendimiz; “Allahü teâlâ Cennet’te, içerisinde keskin misk kokuları esen bir şehir yarattı. Suyu selsebil kaynağından gelir. Ağaçları nûrdandır. Şehirde kusursuz güzellikte hûrîler dolaşır ki, her biri…
MoreArkadaş. Resûlullah’ın eshâbının (arkadaşları nın) hepsi, sözbirliği ile âdildirler, hak üzeredirler. Allahü teâlâ onları seçip yaratılmışların en üstünü ve var olanların en şereflisi, Resûl-i kâinât olan habîbi Muhammed’e sallallahü aleyhi ve sellem…
MoreYolcu. Senenin kısa günlerinde, insan veya deve yürüyüşü ile üç günde gidilecek yere gitmeyi niyet ederek, bulunduğu yerin kenar evlerinin dışına çıkan kimse. (Bkz. Seferî, Seferîlik) Allah’a ve âhiret gününe îmân eden…
Moreİki müslümanın, sağ elin avuç içlerini birbirine yapıştırıp, iki baş parmağın yanlarını birbirine değdirerek el sıkışması. İki erkek veya iki kadın müslüman karşılaştıkları zaman, müsâfeha ederlerse, ayrılmadan önce, günâhları mağfiret olunur. (Hadîs-i…
Moreİnsanlık, yi ğitlik. Muhtâc olanlara, lâzım olan şeyleri vermek, başkalarına faydalı olmak, iyilik yapmak arzusu, insanlık. Adâleti yerine getirme ve hiç kimseden intikam almayı istememe. Her kim insanlarla muâmele ederken onlara zulüm…
MoreBeğenilmiş, râzı olunmuş mânâsına hazret-i Ali’nin lakabı. Âdem’in (aleyhisselâm) hilm sıfatını ve Yûsuf’un (aleyhisselâm) güzel ahlâkını görmek isteyen, Ali Mürtezâ’ya baksın. (Hadîs-i şerîf-Menâkıb-ı Çıhâr-ı Yâr-ı Güzîn) Eshâb-ı kirâmdan herbiri bir peygambere benzemektedir.…
MoreMüslüman iken dinden çıkan, kâfir olan kimse. (Bkz. İrtidâd) Allahü teâlâya Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz, mü’minleri, Allah için sevmedikçe, kâfirlere ve mürtedlere, Allah için düşmanlık etmedikçe, hiçbiri kabûl olmaz. (Hadîs-i şerîf,…
Moreİrşâd eden, doğru yolu gösteren rehber zât. İyi bir müslüman olmaları için, insanları terbiye eden, âlim ve velî. Tasavvuf yolunda nihâyete varan büyükler (yolun sonuna kavuşanlar) iki türlüdür:Birincisi Resûlullah’ın sallallahü aleyhi ve…
More