Tasavvufta Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için evliyâ bir zâtın terbiyesi altına giren talebe. Mürîd, mürşidinin (hocasının) yanında cenâze yıkayıcısının elindeki ölü gibi olmalıdır. (İmâm-ı Rabbânî) Allahü teâlânın sevgisi ile ve O’nun sevgisine…
MoreBirleşik olan, parçalanabilen. Basitin zıddı. Ruh basîttir. Mürekkeb değildir. Böyle olsaydı, basît olan bir şey bunda yerleşmezdi. Çünkü ruh parçalanırsa, bunda yerleşen basît şeyin de parçalanması lâzım gelir. Basît olan şey ise…
More“Günâh işlemek insana zarar vermez. Âsî (isyân eden), fâsık (açıktan günâh işleyen) azâb görmeyecektir” diyerek, Ehl-i sünnetten (Peygamber efendimizin ve Eshâbının yolunda olanlardan) ayrılan bozuk fırka. Cebriyye mezhebi; insan aslâ bir iş…
MoreÂkıl ve bâlig yâni ergenlik çağına ulaşmadığı hâlde ulaşmış gibi gösteren erkek çocuk. Mekke’den üç gün üç gecelik uzak yerlerde bulunan hür kadının hacca gidebilmesi için, üç mezhebde, zevcenin veya nikâhı düşmeyen…
Moreİslâmiyet’in emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, kötülüklerden korunmak ve kalb huzûru ile ibâdet yapabilmek için bir köşeye çekilmiş olan kimse.…
MoreSona eren, nihâyete kavuşan. Tasavvuf yolunda çıkılabilecek derecelerin sonuna varan velî. Müntehîlerin vazîfesi, halk arasında Hak ile olmaktır. (Cüneyd-i Bağdâdî) Müntehînin terakkîsi (ilerlemesi) namaz ibâdetine bağlıdır. (Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî)…
Moreİntikam alıcı. Zâlim ve mütekebbir (kibirli) cânîleri başkalarına ders olacak şekilde cezâlandıran, âsîleri ve taşkınlık yapanları şiddetli azâb ile azablandıran. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlân ın âyetleri hâtırlatıldıktan sonra, onlardan…
MoreKabirde suâl soran melekler. Münker ve nekir melekleri, suâl ve cevâbdan sonra meyyite (ölüye) “Cehennem’deki yerine bak, Allahü teâlâ değiştirerek, sana Cennet’teki yeri ihsân eyledi” derler. Bakar ikisini birlikte görür. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)…
MoreYapılması uygun olmayan, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerle ve müctehidlerin (dinde söz sâhibi âlimlerin) söz birliği ile yasak edilen şey; günah. (Bkz. Haram) Şüphesiz insanlar münkeri görüp de men etmedikleri zaman, onların…
MoreKusur, eksiklik ve muhtâçlıktan uzak. Allahü teâlânın noksan sıfatlardan uzak olduğunu bildirmek için kullanılan bir tâbir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Allahü teâlânın ilâhlıkta şerîki, ortağı yoktur. Mülkü hiç yok olmayan bir…
MoreKalbi aydınlanmış, mânevî kirlerden ve paslardan temizlenmiş. Allahü teâlâ bir kimseye nûr vermezse, o kimse münevver olamaz. (İmâm-ı Rabbânî) Namaz kalbi temizler kötülükten men eder Münevver olamazsın, namazı kılmadıkça. (M. Sıddîk Gümüş)…
MoreYıldızların hareketlerini gözetleyerek geleceğe dâir haber verdiğini iddiâ eden, yıldız falına bakan kimse. Astrolog. Müneccimlere, kâhinlere, falcılara inanmamalı, bilinmiyen şeyleri bunlara sormamalıdır. Bunları gaybleri (geleceği) bilir sanmamalıdır. Uğursuzluğa inanmamalı, te’sir eder sanmamalıdır.…
MoreFelâketlerden kurtarıcı bilgiler; ibâdetler, iyi ameller. Fıkıh âlimleri yâni İslâmî hükümleri bilen âlimler, ibâdetlerin nasıl yapılacaklarını bildirdiler. İnceliklerini anlatmadılar. Çünkü, onların maksadı, ibâdetlerin doğru yapı lmasının şartlarını ve şekillerini bildirmekti. İnsanların işlerine,…
MoreÇekişme, anlaşmazlık. Mü’min beş güçlük arasındadır. Karşısındaki mü’min olur, kendisine hased eder (çekemez); münâfık (inanmad ığı hâlde müslüman görünen) olur, buğz eder; kâfir olursa kendisi ile savaşır; şeytan ise onu saptırmaya uğraşır;…
MoreDoğruyu ortaya çıkarmak maksâdı ile karşı lıklı olarak yapılan ilmî konuşma. Bir mes’eleyi belli kâideler dâhilinde karşılıklı inceleme, bir mes’ele hakkında yapılan karşılıklı konuşma. Münâzara edecek kişi, gerçeği aramakta kaybını arayan kimse…
MoreFıkıh ilminin dört büyük kısmından biri. Evlenme, boşanma, nafaka gibi hususlar. Fıkıh ilmi; ibâdât (ibâdetler), münâkehât, muâmelât (alış-veriş, kirâ, fâiz, mîrâs v.b.) ve ukûbât (cezâlar) olmak üzere dört kısma ayrıl ır. Fıkhın…
MoreYolda veya başka bir yerde bulunup da, sâhibi bilinmeyen mal. Lukata, bulanın elinde emânet hükmündedir, yâni o mal, mülk edinmek için değil, başkası nâmına muhâfaza etmek (korumak) için alınır. Ancak sâhibi bulunmazsa…
MoreErkekler arasındaki cinsî sapıklık. Homoseksüellik. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Sizden önce âlemlerden hiçbirinin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz? (A’râf sûresi: 80) Tefsîr âlimleri buradaki çirkin işin livâta olduğunu bildirdiler. (Celâleyn)…
MoreSancak. Peygamber efendimizin râyesi, bayrağı siyâh idi. Livâsı daha küçük olup, beyaz idi. (İmâm-ı Kastalânî) Peygamber efendimizin livâsının üzerinde “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” yazılı idi. (Ebü’l-Ferec ibni Cevzî) Tebük seferinde Resûlullah…
MoreKefenin bir parçası. (Bkz. Kefen) Lifâfe baştan ve ayaklardan aşırı uzunlukta olup kefenin en geniş parçasıdır. Baş üstünden ve ayak altından uçları büzülüp bezle bağlanır. (Halebî) Kadının kefeni beş parça olup sünnettir:…
MoreLânetleşmek, erkeğin zevcesini (hanımını) zinâ etmekle suçlaması veya bu çocuk benden değildir demesi hâlinde dört şâhid getiremezse, zevcenin isteği üzerine eşlerin hâkim huzûruna çağrılarak usûlüne uygun (âyet-i kerîmedeki bildirildiği şekilde) karşılıklı yemîn…
MoreHoşluk, yumuşaklık, tatlılık. Allahü teâlâ, kıyâmette, ilâhlık makâmında tecelli buyurup, yedi kat gökleri sağ kudret eline alıp buyurur ki: “Ey alçak dünyâ! Senin içinde rablık dâvâsı edenler ve ahmakların rab tanıdıkları âcizler…
MoreKendili ğinden ölen veya Besmelesiz kesilen veya kesilmeyip de başka sûretle öldürülen veya Ehl-i kitâb olmayan kâfir ve mürtedlerin kestikleri yenmesi haram hayvanlar. Ölmüş hayvan. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:…
MoreEğlence. Âhirette faydası olacak şeylerden alıkoyan her şey. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Biliniz ki, dünyâ hayâtı elbette la’b (oyun) ve lehv ve zînet yâni süslenmek ve tefâhur yâni öğünme ve malı…
MoreAllahü teâlânın vergisi, ihsânı olan mânevî ilim. (Bkz. İlm) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Orada kendi indimizden bir rahmet (vahy ve nübüvvet veya uzun ömür) verdiğimiz ve ona ledünnî ilmi…
MoreHac, umre veya her ikisini yapmak üzere niyyet ederken yâni ihrâma girerken başlayıp, Mina’da Cemre-i akabede (büyük cemrede) şeytan taşlanırken atılan ilk taşla söylemesi son bulan mübârek sözler: Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyk…
MoreHiçbir dîne inanmıyanlar ile müşriklerin (Allahü teâlâya ortak koşanların) azâb görecekleri, Cehennem’in altıncı tabakası. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: ŞÜphe yok ki hem âhiret, hem dünyâ bizimdir. İşte sizi alevlendikçe…
MoreHoş, tatlı söz, şaka. Arkadaşlarınıza latîfe yapınız. Onlarla edebli ve hoşça vakit geçiriniz. Kalb kırmayınız. Lâkin şunu biliniz ki, bir topluluğu güldürenlerde hayır yoktur. (İmâm-ı Mâverdî) Latîfenin fazlası iyi görülmemiş tir. Çünkü,…
MoreBedduâ; bir kimsenin kötülüğünü, Allahü teâlânın af ve merhametinden mahrum olmasını, ihânet edenlerin veya kötülüklerin gerektiği cezâya çarptırılmasını istemek. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruluyor ki: Allahü teâlâ ve Resûlüne eziyyet edenlere, dünyâda ve…
MoreGeçim sıkıntısı veya nâmus korkusu (zinâ ithamlarından kaçınmak) için terkedilmiş, bir yere bırakılmış çocuk. Lakîti terketmek günâh, görünce alıp ölümden kurtarmak şehirde sünnet, tenhâ yerde ise farzdır. Kuyuya düş en âmâyı (körü)…
More