Edille-i ş er’iyyenin (din bilgilerinin elde edildiği delîllerin, kaynakların) üçüncüsü. Bir asırda yaşayan müctehid denilen derin âlimlerin bir mes’elenin hükmünde birleşmeleri, ictihadlarının birbirine uygun olması. Hicrî dördüncü asırdan sonra mutlak müctehîd yetişmediği…
Moreİzin, diploma, şehâdetnâme. Çeşitli ilimlerde üstâdın (hocanın) talebesine, yetiştiğine dâir verdiği belge, diploma. İcâzet verilecek talebenin bâtınının (kalbinin) iyi hâllere kavuşmuş olması, kötü huylardan temizlenmiş, iyi huylarla süslenmiş olması, sabr, tevekkül (sebeplere…
MoreAz söz ile pürüzsüz ve kusursuz olarak çok mânâ ifâde etme. Muhammed aleyhisselâm; “Bu Kur’ân, Allah kelâmıdır, inanm ıyorsanız bir âyeti kadar siz de söyleyiniz. Söyleyemezsiniz” buyurdu. O kadar düşman oldukları, el…
MoreBelli bir menfaati belli bir bedel karşılığında satmak, kirâlamak. Bir mal dînen ve aklen nerede kullanılabilirse, o maksatla icâreye verilir. İcârenin sahîh (uygun, geçerli) olması için ücretin (kirâ olarak ödenecek bedelin) ve…
MoreYoktan var etme, vücûda getirme, yaratma. İnsanlar, mahlûk olduğu gibi, bütün işleri, hareketleri de Allahü teâlânı n mahlûkudur. Çünkü O’ndan başka, kimse bir ş ey yaratamaz. Kendi mahlûk, yaratılmış olan, başkasını nasıl…
MoreKabûl etmek. Müslümanın müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastasını yoklamak, cenâzesinde bulunmak, dâvetine icâbet etmek, aksırıp elhamdülillah deyince, yerhamükellah diyerek cevâb vermek. (Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim) Allahü teâlânın duâları kabûl…
Moreİhtiyaç. İslâmiyet; kıyâmete kadar bütün îcâbları, karşılayacak en mükemmel ve en üstün bir dindir. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî) Teklif, bir sözleşme için alıcı veya satıcı tarafından ilk söylenen söz. Îcâb ve kabûl, söz…
Moreİmtihan. Allahü teâlânın, kulunu, çeşitli sıkıntılar vermek sûretiyle imtihan etmesi, denemesi. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: İşte orada îmân sâhibleri ibtilâdan geçirilmiş (Ahzâb sûresi: 11) ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardır.…
Moreİnsanın karşılaştığı, gördüğü veya işittiği hâdiselerden ders alması, kendi hâlini düşünmesi. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki: Gerçekten onların (peygamberlerin) kıssalar ında, akıl sâhibleri için birer ibret vardır. (Bu Kur’ân) uydurulacak…
MoreŞeytanın isimlerinden biri veya şeytanların reisi. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Onu hâtırla ki meleklere, Âdem’e secde edin demiştik de, iblîsten başka bütün melekler hemen secde etmişlerdi. Ancak iblîs yüz…
MoreEzân-ı Muhammedî okunduğu zaman, her işi terk edip, cemâatle namaz kılmağa gitmek. Namazın kemâl mertebesinde (en güzel ve tam şekliyle) kabûl olmasının şartları; haramlardan sakınmak, huşû (Allahü teâlâdan korkmak), takvâ (Allahü teâlâdan…
MoreBir şeyin kullanılıp kullanılmaması, serbest olma hâli. Bir kimseyi yemeğe çağırınca, önüne konan şey ibâha olur. Ancak yediği mülk olur. Başkalarına veremez. (İbn-i Âbidîn) Yedirme, doyurma. Devamlı hasta veya çok yaşlı olan…
Moreİyi hâle, işe yarar hâle getirmek için yapılan çalışmalar, düzenlemeler. Endülüs müslümanları nın Avrupalılara tuttukları ışık ile, Avrupa’da bir rönesans, ıslâhât hareketi başlamışt ı. Aklî ilimleri öğrenen birçok ilim adamı, akıl ve…
MoreTerbiye etmek, iyi hâle getirmek. Herhangi bir kimseyi ıslâh etmeye çalışmak, ona İslâmiyet’i bildirmekle olur. (İmâm-ı Rabbânî) Kulun ıslâhı kalbinin ıslâhına, bozukluğu da kalbinin bozukluğuna bağlıdır. (Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî) Kim kalbini ıslâh…
MoreAyrı soyda olan, ayrı dilde konuşan değişik kültüre sâhip, şeklî özellikleri bulunan insan topluluğu, millet. Irkçı lık yapan da, ırkçılık için savaşan da ve ırkçılık uğrunda ölen de, bizden değildir. (Hadîs-i şerîf-Ebû…
MoreHürlük, serbestlik. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyup, herkesin hakkını gözetmek. Hürriyet, başıboş kalıp, her istediğini yapmak demek değildir. (Ali bin Emrullah) Maddî ve mânevî her türlü şeyin sevgisinden gönlünü kurtararak yalnız…
MoreHür kadın. Câriye olmayan kadın. Hürre olan hanımlar, namaz kılarken, yüz ve elden başka bütün bedenlerini örter, göstermezler. Câriyeler (hür olmayan kadınlar) ise, sırt ve göbekten diz altına kadar örterler. (Muhammed bin…
MoreErkek ve kadın olduğu belli olmayan, hem erkeklik hem kadınlık uzvu bulunan kimse. Cemâatle namazda, erkekler, imâmın ardında saf olurlar. Erkeklerin ardında erkek çocuklar, onların ardında ise, hünsâlar saf olur. Hünsâların ardında…
MorePeygamber efendimizin, hazret-i Âişe vâlidemize verdiği lakab. Dîninizin üçte birini Hümeyrâ’dan öğreniniz. (Hadîs-i şerîf-Medâric-ün-Nübüvve) Âişe Sıddîka’nın radıyallahü anhâ fazîletleri, üstünlükleri sayılam ıyacak kadar çoktur. Eshâb-ı kirâmın (Peygamberimizin sohbetinde bulunan müslümanların) fıkıh âlimlerindendi.…
MoreAllahü teâlâdan başka hiçbir şeyin kalbde bulunmaması. Peygamber efendimizin bildirdiği âyet-i kerîmeleri ve duâları, belli vakitlerinde okumalıdır. Bunlar ve nâfile namazlar, ihlâs ile, kalb huzûru ile okunmazsa, sahîh olmazlar, faydaları dokunmazlar. (Abdullah-ı…
MoreMîzâc, tabiat, ahlâk. İbâdetleri az olan bir kul, iyi huyu ile kıyâmette yüksek derecelere kavu şur. Bir kulun ibâdetleri çok olsa da, kötü huyu, onu Cehennem’in dibine götürür; bâzen küfre götürür. (Hadîs-i…
MoreHitâbe, nutuk, konuş ma, vâz. Cumâ namazlarından evvel, bayram namazlarından sonra hatîbin (imâmın) minber denilen yüksekçe yerde cemâate karşı okuduğu Allahü teâlâya hamd, Resûlullah’a salât ve selâm ve mü’minlere nasihat ve duâdan…
MoreCehennem’in beşinci tabakası. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi ve başkalar ını ayıplamayı ve servet biriktirip onu saymayı âdet edinenlere veyl (yazıklar) olsun! O malın kendisini…
MoreTevâzû, alçak gönüllülük. Hakk’a boyun eğmek. Korku ve sevgiden meydana gelen edebli bir hal. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Îmân edenlerin, Allahü teâlâyı ve Hak’tan ineni (Kur’ân-ı kerîmi) zikr için,…
MoreDâvâ açmak. Erkek vatyden (hanımına yaklaşmaktan, cimâ yapmaktan) âciz ise, Hanefîde kadın, nikâhı fesh (bozmak) için husûmet hakkına mâlik olur. (İmâm-ı Şa’rânî) Düşmanlık. Husûmet, kalb hastalıklarındandır. Uhud gazâsında (savaşında), Resûlullah efendimiz, mübârek…
MoreAcem yahûdisi Fadlullah-ı Hurûfî’nin v.796 (m. 1393) kurduğu bozuk yol. Küfür ve sapık inançları sebebiyle Timur’un oğlu Mîrânşâh tarafından öldürülmüştür. Hurûfîlerin temel inanış ve fikirleri özetle şöyledir: Fadlullah-ı Hurûfî’ye tanrı derler. Namazı…
MoreNahle ağacının meyvesi. Oruçlu olan kimse hurma ile iftar etsin. Çünkü hurma bereketlidir. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî) Mü’minin sahûrunun hurma ile olması ne güzeldir. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî) Nahlenin meyvesi olan hurma yinince, insanın…
MoreAllahü teâlânın îmân edenlere mükâfat olarak yarattığı, nasıl oldukları bilinmeyen Cennet kızı… Kızdığı zaman istediğini yapabilecek bir mü’min kimse, kızmazsa, Allahü teâlâ kıyâmet günü onu herkesin arasında çağırır; “Cennet’te istediğin hûrînin yanına…
MoreDîne, fenne, akla uymayan sözler ve işler. İslâm dîni, bütün hurâfelerden, efsânelerden temizlenmiş olan, yalancı lığı reddeden, insanları günahkâr değil, bilâkis Allah’ın kulu olarak kabûl eden, onlara hayatta çal ışma ve iyi…
MoreDurgunluk, uyuşukluk; bir mâni olmadığı halde bekârlığı istemek. Şehvet ve iffetin azlığı. Şehvetin (hayvânî rûhun kendine tatlı gelen şeyleri istemesi) lüzûmundan az olması humûddur. Böyle kimse, hasta olduğundan veya hayâsı ndan (utanmasından),…
More