Peygamber efendimizin amcasının oğlu, dâmâdı, Cennet’le müjdelenen on kişinin ve dört büyük halîfenin dördüncüsü, Allahü teâlânın arslanı hazret-i Ali’nin “Toprağın babası” mânâsına gelen lakabı. Peygamber efendimiz bir gün mescide girdiğinde, hazret-i Ali’yi…
MoreNesil ve hayırdan kesilmiş. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Habîbim) gerçekten biz sana Kevser’i verdik. O hâlde (buna şükür olarak) namaz kıl ve kurban kes. Sana bu ğzeden, dü şmanlık…
More1) İyi kimseler. Îmânlarında sâdık (doğru), Allahü teâlânın yasak kıldığı ş eylerden sakınıp, emirlerine uyan, bozuk inanışlardan, kötü ahlâktan ve çirkin işlerden uzak duranlar. Teklik şekli berr’dir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:…
MoreAklı az, anlayışı kıt, ahmak. Belâdet eblehliktir, aklı kullanmamaktır. Ahmaklık da denir. (Kınalızâde Ali) Aklı olan kimse, cansız bir cismin hareket ettiğini görünce, bunu hareket ettiren bir kuvvetin varlığını anlar. Hareket eden…
MoreDinde kendileriyle evlenilmesi ölünceye kadar haram, yasak olan kimseler. Erkek için; yedisi kan ile olan, nesebden (soydan) akrabâ, yedisi süt sebebiyle, dördü de nikâh sebebi ile sonradan akrabâ olan toplam on sekiz…
MoreSonsuz, sonu olmayan. Önce müslüman olanlardan, muhâcirlerin ve ensârın önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teâlâ râzıdır. Ve bunlar da, Allahü teâlâdan râzıdırlar. Allahü teâlâ, bunlar için, cennetler hazırladı. Bu cennetlerin…
MoreBedeller. Dünyânın nizâmı, düzeni ile vazîfeli olup, Allahü teâlânın insanlardan gizlediği büyük zâtlar. Biri vefât edince, yerine başkası getirildiğinden bu isimle anılmışlardır. Bunlara Ricâlü’l-Gayb da denir. Ümmetim arasında her zaman kırk kişi…
MoreHer harfi bir rakamı gösteren arabî harflerle yazı lı sekiz kelimeden meydana gelen bir hesab sistemi. Hâdiselerin zamânının tesbiti ve hatırda daha kolay kalması için rakamları harf olan târih düşürme sanatı. Ebced…
MoreKâbe’yi yıkmaya gelen Yemen vâlisi Ebrehe’yi ve ordusunu Allahü teâlânın izni ve emriyle perişân eden kuşlar (kırlangıçlar). (Bkz. Eshâb-ı Fil) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Üzerlerine Ebâbîl kuşlarını gönderdik. O…
MoreBütün haram olan şeyler ile berâber, mübâhları da, yâni günâh olmayan lezzetlerin çoğunu da bırakıp, yaşamak için zarûrî olan miktârını kullanmak. Mes’ûd o kimsedir ki, dünyâ onu terk etmezden önce, o dünyâyı…
Moreİnsanın hayatta muhtâc olduğu şeyler, para, mal v.s. Dünyâl ık olan şeylerin Allah indinde sivri sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Dünyâlık peşinde koşmak, su üzerinde…
MoreAllahü teâlânın Cennet’tekilere hizmet için nûrdan yarattığı hizmetçiler. Güler yüzlü ve tatlı dilli olan gılmanlar, Cennet’te oturanlara hizmette en ufak bir kusur etmezler. (İmâm-ı Gazâlî) Kabrimiz îmân ile pürnûr kıl, Mûnis-i Gılmân…
Moreİmrenmek. Kişinin, başkasında bulunan iyi bir şeyin ondan gitmesini istemeyip, benzerinin kendisinde de bulunmasını istemesi. İki şeyden birine kavuşan insana g ıbta etmek yerinde olur. Allahü teâlâ bir kimseye İslâm ilimlerini ihsân…
MoreAllahü teâlânın dînini yaymak, din, nâmus ve vatanına saldıran düşmanı kovmak için savaştıktan sonra geri dönen müslüman. (Bkz. Mücâhid) Bir gâziye veya mücâhide yardım edeni, Cenâb-ı Hak mahşerde (gölge olmayan günde) gölgelendirir.…
Moreİnsanların İslâmiyet’i işitmeleri, müslüman olmakla şereflenmeleri yâhut müslümanların dînine, vatanına ve nâmusuna tecâvüz eden düşmanı kovmaları için yapılan muhârebe. Kim evinde oturduğu hâlde Allah yolunda mal infak ederse, (harcarsa), onun her dirheminin…
MoreGayreti çok olan. Kötülük ve çirkinlikleri şiddetle reddeden. (Bkz. Gayret) Resûlullah efendimiz bir defâsında Ensâra (Medîneli müslümanlara) buyurdu ki: “Reîsinizin sözünü işitiniz!O çok gayûrdur. Ben ondan daha çok gayûrum. Allahü teâlâ, benden…
Moreİslâmiyet’e uygun olmayan iş ve hareketler. Kadın da, erkek de para kazanmak için haram iş lememeli ve hiçbir namazı kaçırmamalıdır. Ezelde ayrılmış olan rız ık değişmez. Aynı rızık helâlden isteyene helâl yoldan,…
MoreBir kimseden fâidesi bulunmayan, zararlı olan bir şeyin ayrılmasını istemek, böyle şeyleri reddetmek, kabûl etmemek. Allahü teâlâ mü’min kuluna gayret eder. Mü’min de mü’mine gayret eder. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Malını; haramda, zulümde, İslâmiyet’i…
MoreTasavvufta, kalbin kendisine gelen mânâlarla meşgul ve onlara dalmış olarak, kendisinden ve halkın işlerinden, etrâfında olan şeylerden habersiz olması. Gaybet hâlindeki kimse, hissini ve şuurunu kaybeder. Kalbi, kendisine gelen feyzler ve ilhâmlar,…
MoreHazır olmama, gizli kalma. Hazır olmayan gizli kalan, görünmeyen. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde bildirilmeyen, his organları, tecrübe ve hesâb ile anlaşılmayan gizli şeyler. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Gaybları ancak Allahü…
MoreYardım eden. Evliyâ arasında kullara yardımla vazîfelendirilen velî zât. Muhyiddîn-i Arabî’ye göre gavs, medâr kutbudur. İmâm-ı Rabbânî hazretlerine göre ise, medâr kutbundan ayrı ve daha yüksek olup, ona yardım edicidir. Bu sebeble,…
MoreYıkamak, yıkanmak. Ölünün cenâze namazı kılı nmadan ve kefenlenmeden önce teneşir tahtası üzerinde, ayakları kıbleye gelecek şekilde sırt üstü yatırıp, göbeğinden dizlerine kadar bir örtü ile kapatılarak yıkanması. Âdem aleyhisselâm vefât edince,…
MoreBaşkasını n malını izinsiz (rızâsı olmaksızın) zorla elinden almak. Malı alana gâsıb, alınan mala mağsûb denir. Gasb, haram olduğu gibi, gasbedilen malı; hediye, sadaka, ücret olarak almak, kirâ ile kullanmak da haramdır.…
MoreYabancı, memleketinden uzakta bulunan, kimsesiz. Garîb hastalanı r, dört yanına bakınır da, tanıdık bir kimse göremezse, Allah onun geçmiş günâhlarını affeder. (Hadîs-i şerîf-Deylemî) Dünyâda garîb veya yolcu gibi ol ve kendini ölmüş…
MoreTehlike, zarar. Sonu belli olmayan şüphe ihtimâli olan satış. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem garer bulunan satışı, yasak etmiştir. Bu sebeble yakalanmadan önce, balığı, havadaki kuşu, kaçıp, kayıp olan hayvanı satmak bâtıldır.…
MoreKin, içinden düşmanlık yapmak. Gâye, maksad, arzu, dilek, istek. Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı Garazım yok, reh-i ışkında fenâdan gayrı (Fuzûlî) (Ey sevgili! senin bulunduğun yerde, benim belâdan başka bir kazancım…
MoreBorçlanılan şeyi ödeme. Bir çeşit vergi. Müslümanların, hıristiyanlara ve yahûdîlere yapmakla yükümlü oldukları muâmele şekli, bizzat Resûlullah efendimizin, bütün müslümanlara hitâben yazdırdığı şu mektûbda açıkça bildirilmiştir. Mektûbun tercümesinin bir kısmı şöyledir: Bu…
MoreHarpte düşmandan zorla alınan mal. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Şimdi elde ettiğiniz ganîmetten helâl ve hoş olarak yiyin. (Enfâl sûresi: 69) Ganîmetler bana helâl kılındı. Benden önce hiç kimseye…
MoreGeçmişteki bir hâdise için, bile bile yalan söyleyerek, yemîn etmek. (Bkz. Yemin) Gamûs, günâha ve Cehennem’e sokucu yemindir. Büyük günâhtır. Pişmân olunca tövbe istigfâr edilir. Keffâret verilmez. (İbn-i Âbidîn)…
MoreYahûdîlerin Tevrât’tan sonra mukaddes kitab saydıklarıTalmûd’un kısımlarından biri. Talmûd; Mişnâ ve Gamârâ olmak üzere iki kısımdır. Yahûdî inan ışına göre, Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselâma Tûr dağında Tevrât kitabını (yazılı emirleri) verdiği gibi,…
More