Sebeb ile netîce arasındaki bağlılıkları bulmak, benzeyiş ve ayrılışları anlamak, yeni îcab ve vaziyetlere zihnin en iyi şekilde uyması. Akıl başka, zekâ başkadır. Her akıllı zekî, her zekî de akıllı olmayabilir. (Abdülhakîm…
Moreİslâm’ın beş şartından biri. Dînen zengin sayılan müslümanın nisab miktârındaki zekat malının belli zamanda belli miktârını zekat niyeti ile ayırıp emr edilen müslümanlara vermesi. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Allahü…
MoreAşağı, alçak, hor, hakîr. Kıyâmet günü, dünyâdaki kibir sâhibleri, küçük karınca gibi zelîl ve hakîr olarak kabirden çıkarılacaktır. Karınca gibi fakat insan şeklinde olacaklardır. Herkes bunları hakîr görecektir. (Hadîs-i şerîf-Berîka) Nefsini azîz…
MoreErkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması harâm yerine; “Sen anam gibisin” veya “Senin sırtın anamın sırtı gibidir” gibi…
Moreİslâm devletindeki gayr-i müslim vatandaş. Zımmîlerden cizye alınmasından maksat, kâfirliğin aşağılığını, müslümanlığın ise, izzet ve şerefini göstermektir. Bu hakâret o derece te’sirlidir ki, cizye vermek korkusundan kıymetli elbise giyemezler, süslenemezler, hakîr, sefîl…
MoreHiçbir dinde olmadığı ve Allahü teâlâya inanmadığı hâlde, müslüman görünüp müslümanlığı değiştirmeye, îmânı bozmaya, dinsizliği müslümanlık olarak yaymaya çalışan ve İslâmiyet’i içerden yıkmaya uğraşan sinsi İslâm düşmanı, azılı kâfir, münâfık. Kâdıyânîler ve…
MoreKamerî senenin ayları olan Arabî ayların sonuncusu. Zilhicce ayının onuncu günü Kurban bayramı günüdür. Her kim o gün bayram namazından gelip kurbanını boğazlayıncaya kadar bir şey yemeyip kurbanının böbrekleri ile iftâr edip,…
MoreÂkıl ve bâliğ olan (akıllı, ergenlik çağına ulaşmış) kadın ve erkeğin aralarında nikâh olmadan gayr-i meşrû münâsebette bulunmaları. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: De ki: Geliniz size Rabbiniz neleri harâm…
MoreFıkı hta; çeşit, tür, kullanıldıkları yerler arasında çok fark bulunmayan şeylere ortak olarak verilen isim. Deve hayvan sınıfı nın bir cinsidir. Tüylü deve, bu cinsten bir nevidir. Aslı, kaynağı başka olan veya…
MoreUzun ve geniş örtü, manto. Çoğulu Celâbîb’dir. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Ey sevgili Peygamberim! Zevcelerine, kızları na ve mü’minlerin kadınlarına cilbâblarını üstlerine giymelerini söyle… (Ahzâb sûresi: 59) Haramdan olan…
MoreKavga, çekişme, münâkaşa. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki Hacda kadına yaklaşmak, günâh işlemek ve (hizmetçileri, arkadaşları ve başkaları ile) cidâl yoktur. (Bekara sûresi: 197) Başka hiç bir kusurun olmasa bile,…
MoreÇekme, çekilme. Allahü teâlânın sevdiği bir kulu kendisine çekmesi, yüksek derecelere kavuşturması. Bu da nefsi terbiye ederek, Allahü teâlâyı çok anmakla olur. Rahmân’ın cezbelerinden bir cezbe bütün insanların ve cinnîlerin sevâbları gibidir.…
More1) Mâhiyet, asıl, öz. Varlıkta kalabilmesi için başka bir mahlûka muhtâc olmayan, kendi kendine varlıkta kalabilen. Araz, sıfat demektir. Cevher üzerinde bulunur. Yalnız başına bulunmaz. (Seyyid Şerif) Kıymetli, işlenebilir mâden. Mecâz olarak…
MoreÇok cömert. Allahü teâlânın isimlerinden. Allahü teâlânın isimleri tevkîfîdir, yâni İslâm dîninin bildirmesine bağlıdır. İslâmiyet’in bildirdiği ismi söylemelidir. İslâmiyet’in bildirmediği isim söylenmez. Ne kadar güzel isim olsa da, söylenmemelidir. Meselâ Cevâd denir.…
MoreHacıların şeytan taşlarken att ıkları taşlar veya bu taşları n atıldığı yer. Çoğulu cimâr ve cemerât’tır. Minâ’da birbirlerine birer ok atımı mesâfede bulunan üç taş yığını vardır. Bunlardan birincisine Cemre-i ûlâ (birinci…
MoreTopluluk. Kalbde hâsıl olan mânevî toparlanma, huzur, Allahü teâlâ ile berâber olma hâli. Beş vakit namazı cemâat ile kıldıktan sonra, bütün vakitlerinde Allahü teâlâyı zikretmek (hatırlamak, anmak) lâzımdır. Kalbde başka hiç bir…
MoreGüzellik. Kadın ya malı, ya cemâli veya dîni için alı nır. Siz dîni için alınız. Malı için alan, malına kavuşamaz. Yalnız cemâl için alan cemâlinden mahrûm kalır. (Hadîs-i şerîf-Menâic-ül-İbâd) Allahü teâlânın lütuf…
MoreTopluluk. İbâdet etmek için bir araya gelen topluluk. Cemâatle kılınan namaza, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat fazla sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Güzel bir abdest alı p, mescidlerden birine cemâatle namaz kılmak…
More130 dirhem-i şer’îlik (436.8 gram) bir ağırlık ölçüsü birimi. Abdestte ve gusülde, lüzûmundan fazla su kullanmak isrâf olup, haramdır. Sekiz rıtl su ile sünnete uygun gusledilebilir. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, bir…
MoreSınır karakolu; İslâm dînini üstün kılmak, müslümanlardan kâfirlerin şerrini, zararını def etmek için düşman sınırında nöbet beklemek. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Din uğrundaki eziyetlere sabredin ve…
MorePis, murdar. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! İçki, kumar, (tapmaya mahsus) dikili taşlar, fal okları, ancak şeytanın amelinden birer rics’tir. Onun için bunlardan kaçının ki kurtulasınız. (Mâide…
Moreİrtidâd etme. İslâm dîninden çıkma. (Bkz. İrtidâd ve Mürted) Riddet, niyyetle yâni kalbinden dinden çıkmaya karar vermekle yâhut küfr olan söz veya fiil ile İslâm’dan ilgiyi, alâkayı kesmek ile olur. (İmâm-ı Şa’rânî)…
MoreKalb inceliği ve yumuşaklığı. İslâm âlimleri, dîni, îmânı kuvvetlendiren ve ahlâkı güzelleştiren, şiirleri, kasîdeleri, ilâhîleri ve mevlidleri dinlemek; kalbdeki Allah sevgisini ve rikkati arttırır buyurmuşlardır. (Abdullah-ı Dehlevî) Rikkat, her din ve kitabda,…
MoreGösteriş, iki yüzlülük. Kendini olduğundan başka gösterme. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Veyl (şiddetli azâb) namaz kılanlara ki, namazlarından gâfildirler. Namazı ehemmiyetsiz sayarlar. Riyâkarlık ederler. Namazlarını insanların yanında riyâ ile…
MoreNefsin isteklerini yapmamak. Riyâzet, verâ ve takvâ ile olur. Takvâ, haramlardan sakınmaktı r. Verâ, haramlarla birlikte, mübâhları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan sakınmaktır. (Muhammed Hâdimî) Peygamberlik için, insanda riyâzet ve mücâhede gibi bâzı ş…
MoreEvlenmeden bekâr yaşamayı tercih eden, dünyâdan yüz çevirip, insanlardan uzak yaşayan kimseler, râhibler. Hıristiyanlıkta sâdece ibâdetle meşgûl olan din adamları sınıfına verilen ad. Hıristiyan din adamları evlenmedikleri ve insanlardan uzak yaşadıkları için…
Moreİslâmiyet’in, meşakkat ve zarûret gibi sebeblere bağlı olarak, ibâdetlerde ve diğer işlerde tanıdığı izin ve kolaylık; azımetin zıttı. Allahü teâlâ, azîmetle iş yapmayı sevdiği gibi, ruhsatla yapmayı da sever. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât) İslâmiyet’te…
MoreÎsâ aleyhisselâmın lakablarından (isimlerinden). Muhammed aleyhisselâm Habîbullah (Allahü teâlânın sevgilisi)dir; İbrâhim aleyhisselâm Halîlullah (Allahü teâlânın dostu)dır. Mûsâ aleyhisselâm kelîmullah (Allahü teâlâ ile konuşan)dır, Îsâ aleyhisselâm ise Rûhullahtır. (Ahmed Cevdet Paşa) Kıyâmet (yeniden…
Moreİki kişinin karşılı klı olarak, öldükten sonra sâhib olmaları şartıyla birinin malını diğerine bağışlaması yâni sen ölürsen evin benim olsun, ben ölürsem evim senin olsun şeklindeki hibe. Rukbî hibe, tarafeynin (İmâm-ı a’zam…
MoreÖlü, kabre konduğu zaman, kendisine gelen melek. İbn-i Mes’ûd’dan (r.anh) rivâyet olundu ki: Yâ Resûlallah! Ölü kabre konduğu vakit ilk karşılaşacağı şey nedir diye soruldu. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:…
More