Cimri. (Bkz. Cimrilik) Bahîl, Allahü teâlâdan, Cennet’ten ve insanlardan uzaktır. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Cömert olan câhil, Allahü teâlâya, bahîl olan âbidden (çok ibâdet edenden) daha sevimlidir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Allahü teâlâ kıyâmet günü, üç…
Moreİbrâhim aleyhisselâmın amcası ve üvey babası. İbrâhim aleyhisselâmın babasının ismi Târûh idi. Târûh mü’min idi. Âzer putperest idi. Nemrûd taraftarı idi. Târûh ölünce, Âzer, İbrâhim aleyhisselâmın annesini aldı. Böylece üvey babası oldu.…
Moreİşlenen günahlar sebebiyle âhirette çekilecek cezâ. Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Nîmetlerimin kı ymetlerini bilir, emrettiğim gibi kullanırsanız, onları artırırım. Kıymetlerini bilmez, bunları beğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azâb ederim. (İbrâhim…
MoreAmme’nin çoğulu, halk, topluluk. Müctehid (âyet ve hadîslerden şer’î yâni dînî hükümler çıkaran İslâm âlimi) olmayan, mukallid (yâni mezhebinin usûl ve kâidelerini anlayıp taklîd eden). Müctehid olmayan âlime nâkil, yâni haber iletici…
MoreAteşe tapan, mecûsî. Zerdüşt tarafından kurulan bâtıl dîne inanan. Ateş perestler Cehennem’in Hutame denilen beşinci tabakasında yanacaklardı r. Birini görünce kendi elini veya onun elini öpmek ve eli göğse koymak ve eğilmek…
Moreİslâm devletlerinde, ş ehir dışında durarak; müslüman tüccârdan o anda yanında bulunan ticâret malının zekâtını, müslüman olmayanlardan ise, gümrük denilen vergiyi toplayan me’mur. Hükûmetin âşirlerle müslüman tüccardan zekâtları toplaması, onların bu ibâdeti…
Moreİsyân eden, emre karşı gelen, itâatsizlik eden. 1- Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayan, günâhkâr. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Allahü teâlânın ve Resûlünün (Muhammed aleyhisselâmın) emirlerine âsî olanlar, beğenmeyenler,…
MoreBaba tarafından akrabâ, hısım. Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde hisse (pay) takdîr edip bildirdi ği vârislerden (Eshâb-ı ferâizden) sonra gelen ve belli bir payı olmayıp artan malı almaya hak kazanan, ölene erkek vâsıtasıyla…
MoreAllahü teâlânın yarattığı en büyük varlık. Yedi kat göklerin ve kürsînin üstünde olup, halk (madde) âleminin sonu, emr (maddesizlik) âleminin başlangıcı. Arşullah, Arş-ı mecîd ve Arş-ı a’lâ da denir. Âyet-i kerîmede meâlen…
MoreBir malın menfeatini, istifâdesini bedelsiz olarak temlik etmek, vermek. Belli bir yerde ve zamanda, istifâde etme şekli sınırlı olarak âriyet vermek câizdir. (İbrâhim Halebî) Âriyet olarak alınan hayvanın yiyeceği kullanana (âriyet alana)…
MoreBilen, tanıyan, ilim ve irfân sâhibi. Allahü teâlânın rızâsını kazanmı ş, O’ndan başkasının sevgisini kalbinden çıkarmış, tasavvufta yetişip, kemâle ermiş velî zât. Ârif-i billah da denir. Her şeyin kaynağı vardır. Takvânın (Allahü…
MoreZilhicce ayının dokuzuncu günü, kurban bayramından bir önceki gün. Arefe gününe hürmet ediniz!Çünkü Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği bir gündür. (Hadîs-i şerîf-Riyâd-un-Nâsihîn) Arefe günü oruç tutanların, iki senelik günâhları affolur. Biri geçmiş…
MoreVarlıkta kalabilmesi için başka bir şeye muhtâc olan hâssalar (özellikler), sıfatlar. Araz’ın çokluk şeklidir. Her mahlûk (yaratık), ya cevher (varlı kta kalabilmesi için başka bir şeye muhtâc olmayan) dir, yâhut a’râzdır. Madde,…
MoreÖldükten sonra insanların ve diğer canlıların diriltilip toplanacakları meydan. Buraya mevkıf ve mahşer de denir. (Bkz. Mahşer) Kıyâmet günü eshâbımdan herbiri, kabirlerinden kalkarken, vefât ettiği memleketin bütün mü’minlerinin önlerine düşerek ve onları…
MoreMekke-i mükerreme şehrinin yirmi beş kilometre güneydoğusunda bulunan ve haccın farzlarından biri olan vakfenin yapıldığı mübârek yerin adı. Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: (Hac mevsiminde ticâretle) Rabbinizden rızık istemenizde bir…
MoreGüzel. Nûh aleyhisselâmın Sâm adlı oğlunun soyundan gelenler. Allah katında en kıymetliniz, takvâs ı çok olanınızdı r. Arab ın Arab olmayana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ (Allahü teâlâdan korkup haramlardan sakınmak)…
MoreKabûl et mânâsına, duâ sonunda söylenen söz. Her kim namazdan sonra imâm ile duâ edip, âmin derse, âmin kelimesinin harfleri dörttür, her harfine bin melek nâzil olur (iner). Bunlar tâ kıyâmet gününe…
Moreİş yapan. İslâmiyet’in emirlerini yapıp, yasaklarından sakınan. Allahü teâlâ sizden ilmi almak için, ilmiyle âmil olan âlimleri kaldırır, câhiller kalır. (Bunlar) dinden suâl edenlere, kendi akılları ile cevâp verip insanları doğru yoldan…
Moreİslâm dîninde inanılması lâzım olan altı temel esas. Âmentü ve mânâsı: Âmentü billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî vel yevmilâhiri ve bil kaderi hayrihî ve ş errihî minellahi teâlâ vel-ba’sü ba’delmevti…
MoreKasten, bilerek, bile bile yapmak. Hadîs imâmları söz birliği ile bildiriyorlar ki: Bir namazı vaktinde amden kılmayanın, namaz vakti geçerken, namaz kılmadığı için üzülmeyenin îmânı gider veya ölürken îmânsız gider. Ya namazı…
Moreİslâmiyetin yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan seksen ilminde mütehassıs ve evliyâlık derecelerinde yükselmiş, ayrıca lâzım olduğu kadar zamanı n fen ve edebiyat ilimlerinde de yetişmiş zât. Âlim kelimesinin mübâlağalı ismi…
MoreBilen, ilim sâhibi. Her şeyi bilen mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından biri. Allahü teâlâ gizliyi de âşikar olanı da âlimdir. (Haşr sûresi: 22) Zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur’ân-ı kerîmin ve yüzbinlerce…
MoreAllahü teâlânın selâmı onun üzerine olsun mânâsına daha çok peygamberler ve dört büyük melek için kullanılan duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm, daha çok kişi için aleyhimüsselâm denir. Muhammed…
MoreHazret-i Ali’ye mensûb olan. Hazret-i Ali’nin hazret-i Fâtıma’dan olan çocukları : Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve kıyâmete kadar çocukları. Hazret-i Hasan’ın çocuklarına şerîf, hazret-i Hüseyin’in çocuklarına seyyid denir. Hazret-i Ali ve çocuklarını…
MoreÂile, akrabâ, tâbî. (Bkz. Ehl-i Beyt) Duâ olsun âline dahî eshâbına Tâbiîn, ensâr ve hem ahbâbına. (Süleymân Çelebi)…
MoreAralarında neseb (soy), süt ve evlilik bakımından yakınlık bulunanlar. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Akrabâna (onları gözetmek, ziyâret etmek ve yardım etmek), fakîre ve yolcuya (durumlarına göre zekât ve yiyecek…
MoreÇocuk nîmetine karşılık, Allahü teâlâya şükr niyeti ile kesilen hayvan. (Çocuk doğduğunda) yedinci günü akîka hayvanı kesilir, ismi konur, saçı traş edilir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Ahmed bin Hanbel) Akîka, erkek çocuğu için iki,…
MoreSon, netîce.Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: (Habîbim!) De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra da bakın ki (peygamberleri)yalanlıyanların âkibeti nasıl olmuştur. (En’âm sûresi: 11) Niyet hayır ise âkıbet de hayır olur.…
MoreKâtilin, öldürme işindeki yardımcıları, bunlar yoksa öldürmede kendisine yardım eden kabîlesi (köylüleri, şehirlileri) ve akrabâsı. Kâtilin cinâyeti işlemesine mâni olmadıkları, bilakis bu hususta onu koruyup, gözettikleri ve kâtil, onlardan kuvvet alarak bu…
MoreHâller. Tasavvuf yolunda bulunan kimselerin, kalblerinde meydana gelen değişmeler. Hâl’in çokluk şeklidir. (Bkz. Hâl) Kalbe gelen bütün mânevî ahvâli, keşifleri (buluşları) bize verseler fakat kalbimizi Ehl-i sünnet îtikâdı ile süslemeseler kendimi mahv…
More