Abraham Lincoln, başkanlığı süresince siyasal uygulamaları ve savaş zamanındaki kararları nedeniyle ciddi bir muhalefetle karşılaştı. İç Savaş, Kuzey’de bile o denli büyük ayrılıklar yaratmış ve o kadar çok yaşamı söndürmüştü ki, bunun başka türlü olması beklenemezdi.
Lincoln karşısındaki muhalefet, doğal olarak Demokrat Parti’de toplanıyordu. Parti’nin 1860 seçimlerindeki başkan adayı Stephen Douglas, özgür eyaletlerdeki birinci seçmenlerin yüzde 44 oyunu almıştı.
Muhalefetin gücü, genelde, Kuzey’in savaş alanındaki etkinliğine bağlı olarak azalıp çoğalıyordu. Yine de, savaş faaliyetlerine ve buna bağlı olarak Lincoln’a karşı duyulan memnuniyetsizliği ilk kez Demokratlar değil, Birlik güçlerinin Bull Run ve Ball’s Bluff çatışmalarındaki başarısızlığını araştırmak amacıyla 1861 yılında Savaş Yönetimine İlişkin Ortak Komite’yi kuran Kongre dile getirdi. Radikal Cumhuriyetçilerin egemenliği altındaki Ortak Komite, Lincoln hükümetini, savaşta daha atak olmaya ve kölelere af çıkarmaya zorladı.
“Halk egemenliği” partisinden beklenebileceği gibi, bazı Demokratlar, Birlik’i yeniden kurmak amacıyla genel savaşa gidilmesinin haklı olmadığına inanıyorlardı. Bu grub, Barış Demokratları olarak tanımlanmaya başladı. Aralarındaki daha aşırı görüşlü kişilere “Zehirli Yılanlar” (Copperheds) deniliyordu. [Çevirmenin notu: “Copperhead”, Kuzey Amerika’da bulunan bir tür zehirli yılana verilen isimdir.]
İster “savaş” ister “barış” hizbinden olsunlar, pek az Demokrat, kölelere özgürlük sağlamanın Kuzeyli kanı dökülmesine değer bulunduğuna inanıyordu. Gerçekten de, kölelerin azad edilmesine karşı muhalefet, uzun süredir partinin politikası olmuştu. Sözgelimi 1862’de, hemen hemen her Demokrat Kongre üyesi, köleliği Washington, D.C.’de kaldıran ve yeni topraklarda yasaklayan yasa aleyhinde oy kullanmıştı.
Kölelerin azad edilmesi karşısında en büyük muhalefet, özgürlüğüne yeni kavuşan çok sayıda siyahın Kuzey’e göç edeceğinden korkan fakir işçilerden ve özellikle de İrlandalı ve Katolik Alman göçmenlerden geliyordu. Bu gibi duyguların dürtüsüyle, 1862’de birkaç Kuzey kentinde ırkçı ayaklanmalar oldu.
Lincoln, Ocak 1863’te Kölelerin Azad Edilmesi Bildirisi’ni yayınlayarak, açıkça köleliğin kaldırılmasını da savaş amaçları arasına almıştı. Bu amaç Kuzey’de tümüyle kabul edilmekten çok uzaktı. Sözgelimi, Indiana ve Illinois eyalet yasama organları, Konfederasyon ile barış yapılması ve “kötü, insanlık dışı ve dine aykırı” bildirinin geri alınması çağrısında bulundular.
Kuzey’in savaşı yürütmekte karşılaştığı zorluklar, Lincoln’un Eylül 1862’de ihzar emri (getirile emri – habeas corpus) sistemini askıya almasına ve askere alma çalışmalarına müdahale edenlere ya da asilere yardımda bulunan ve onlara kolaylık sağlanan yörelerde sıkıyönetim uygulamasına yol açtı. Böylelikle vatandaşlık hukukunun ihlali, bunalım dönemlerinde her zaman hoşgörü ile karşılanmakla birlikte, Lincoln’u eleştirmeleri için Demokratlara bir fırsat daha vermiş oldu. Savaş Bakanı Edwin Stanton, sıkıyönetimi etkin bir biçimde uyguladı ve çoğunluğu Güneyli işbirlikçilerden ya da Demokratlardan oluşan binlerce kişi tutuklandı.
Birlik’in insan gücü gereksinimi, A.B.D.’de ilk kez zorunlu silah altına alma yoluna başvurulmasına yol açtı. Askere yazılmayı “teşvik” amacıyla 1863’te çıkarılan yasa yüzünden pek çok kişi daha mutsuzlar arasına katıldı. Özellikle Pennsylvania, Ohio, Indiana ve Wisconsin’deki Zehirli Yılanlar arasında görülen şiddetli muhalefet karşısında, yasanın uygulanması için federal hükümet askerlerinin göreve çağrılması gerekti.
Silah altına alınan bir kimse, o günlerde kalitesiz bir işçinin yıllık gelirine aşağı yukarı eşit bir para olan, 300 dolar öderse bu görevden kurtulabiliyordu. Anılan özellik, Konfederasyon’un belirli yörelerinde de görüldüğü gibi, bunun “zenginin savaşı ve yoksulun kavgası” olduğu izlenimini güçlendirdi.
Silah altına almaya karşı en büyük direnme New York kentinde 1863 yılı yaz aylarında görüldü. Demokrat Parti’nin kalelerinden olan New York’ta daha önce de birkaç görevlinin öldürülmesine tanık olunmuştu. Temmuz ayında, grevde olan İrlandalı liman işçilerinin yerine çalıştırılmak üzere, bir grub siyah, polis koruması altında kente getirilmişti. Aynı zamanda, yetkililer halkın hoşlanmadığı bir askere alma kurası düzenlediler. Bu iki olayın üst üste gelmesi sonucunda, dört gün süren bir ayaklanma oldu; birçok siyah mahallesi, askerlik şubesi ve Protestan kilisesi yakılıp yıkıldı ve en az 105 kişi öldürüldü. Gettysburg’dan birkaç Birlik alayı gelmeden düzen sağlanamadı.
İç Savaş sırasındaki en ünlü hukuk davası da aynı yıl ortaya çıktı. Dava, Ohio valiliği için Demokrat Parti aday adayı Clement Vallandingham’la ilgiliydi. Belli ki adaylığını güçlendirmek isteyen Vallandingham, yerel askeri makamların “vatana ihanet faaliyetleri”ne ilişkin yasaklarını hiçe sayarak, Lincoln’un uyguladığı siyasete saldırdı ve “siyahların özgürlüğü ve beyazların köleleliği için yapılan bir savaş” olarak nitelediği çatışmaları sona erdirmek için görüşmeler yapılması çağrısında bulundu. Bunun ardından, Birlik askerleri zor kullanarak evine girdiler ve onu tutukladılar.
Demokratlar ve hatta bazı Cumhuriyetçiler, Vallandingham’ın tutuklanmasının yasal olmadığını ileri sürerek hemen buna karşı çıktılar. Lincoln, buna karşılık olarak, onu Konfederasyon hatlarının gerisine gönderdi ve Vallandingham adaylığı kazandı. Daha sonra Kanada’ya geçti ve orada gürültülü fakat başarısız bir seçim kampanyası yürüttü.
Birlik’in 1863’te Vicksburg ve Gettysburg’da kazandığı zaferlere karşın, Demokrat “barış” adayları, ulusun karşılaştığı güçlükleri ve ırkçı duyarlılığı kullanmayı sürdürdüler. Gerçekten de, Kuzeylilerin ruhsal durumu, Lincoln’u 1864’te yeniden seçilme şansını yitirdiğine inandırmıştı.
O yılki Demokrat Parti adayı, iki yıl önce Lincoln tarafından Potomac Ordusu komutanlığından alınmış bulunan General George McClellan’dı. McClellan’ın başkan yardımcısı adayı ise Vallandingham’ın yakın bir müttefikiydi. Buna karşın, Demokratların umduklarının aksine, McClellan, savaşı sona erdirmek için görüşmeler yapılması amacına yönelik Parti görüşünü benimsemeyi reddetti. Yine de, zaferin yaklaşmakta olması nedeniyle, Lincoln, Kasım ayında yapılan seçimlerde New Jersey ve Delaware dışındaki tüm Kuzey eyaletlerini ele geçirdi ve McClellan’ı kolaylıkla yendi.