Dünyâca tanınmış bir Türk fizikçisi olan Behram Kurşunoğlu, aslen Trabzon Çaykaralıdır. İstanbul Üniversitesi’ndeki öğrenimini 1945’te tamamladıktan sonra devlet bursu ile İngiltere’deki Edinburgh Üniversitesi’ne giderek burada önce astronomi çalışmaları yapmış, ardından çalışma sâhasını fiziğe kaydırarak 1949’da mezkûr okuldan ikinci lisans derecesiyle mezun olmuştur. Aynı yıl Cambridge Üniversitesi’nde doktora öncesi çalışmalarına başlayan ve Einstein’la Erwin Schrödinger’in Birleşik Alan Teorisi üzerine eğilerek 1952 yılında bu konudaki özgün katkılarını kendi doktora teziyle ortaya koyan Kurşunoğlu, doktora sonrası çalışmalarını Cornell Üniversitesi’nde sürdürmüş ve 1953’te, dinleyicileri arasında Einstein’ın da bulunduğu, Princeton Üniversitesi’ndeki bir kollokyumda, doktorasından îtibâren tâkip ettiği Birleşik Alan Teorisi üzerine önemli bir konuşma yapmıştır.
İlmî mesaisinin başlarında önemli başarılar gösteren ve atom çekirdeği üzerine yaptığı çalışmalarla ortaya koyduğu önerileri izleyen Robert Hofstadter’in 1961 yılında Nobel’e aday olmasını sağlayan Kurşunoğlu, doktora sonrası çalışmalarını bitirince, 1954’te Miami Üniversitesi’ne misâfir profesör olarak atanmıştır. 1955’te askerliğini yapmak için döndüğü Türkiye’de Genelkurmay Başkanlığı’na kendi sâhasıyla ilgili danışmanlık yapan ve 1956’da Türkiye Atom Enerjisi Komisyonu’nun kuruluş çalışmalarına katılan Kurşunoğlu, 1958’de Birleşmiş Milletler Atom Barışı Konferansı’nda Türk delegesi olarak devletimizi temsil etmiş; fakat Ankara’da ihtisas alanına uygun bir kürsü bulunamadığı için aynı yıl içinde tekrar Amerika’ya dönüp Miami Üniversitesi’nde fizik profesörü olarak çalışmaya başlamıştır.
Miami Üniversitesi bünyesinde Centre for Theoretical Studies’i kuran ve emekli olacağı 1992 yılına dek buranın direktörlüğünü yapan Behram Kurşunoğlu, bu merkezde pek çok doktora sonrası çalışma yapılmasının yolunu açmış, ayrıca Coral Gables Konferansları’na dâvet ettiği öncü isimlerle, A. Perlmutter ve S. Meshkov’un tâbiriyle, hem bu konferansların hem de kurucusu olduğu Merkez’in “ilim adamlarının Mekke’si” olmasını sağlamıştır. Çeşitli araştırma alanlarından ilim öncülerini, disiplinlerarası bir kurum hâline getirmeye çalıştığı Merkez’e dâvet ederek buradaki çalışmalara süreklilik kazandıran Behram Kurşunoğlu, bir taraftan nükleer çalışmalara odaklanırken bir taraftan da nükleer enerji üretimi ile bunun çevreye ve ekonomiye tesirleri üzerine eğilen küresel ölçekli vakıflara katkı sunup nükleer enerji konusunda Amerikan Temsilciler Meclisi’nde çalışma arkadaşlarıyla sunum yapmak dışında, 1983 yılında, kurucusu olduğu Merkez’de fizikçi ve siyâset bilimcilerin katılımıyla Nükleer Savaş – Nükleer Barış konularında kurslar başlatmış ve bu çalışmalar onun başkanlığında 1991 senesine kadar sürmüştür.
1961’de Münih’teki Max Planck Fizik ve Astrofizik Enstitüsü’nün ve aynı sene Harwell’daki İngiliz Atom Enerjisi Kurumu’nun kuruluşlarına katkı sağlayan Kurşunoğlu, Amerika’da, 1962 – 1964 yılları arasında Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı’nda görev yapmıştır. 1962’de Modern Quantum Theory adlı çalışmasını yayınlayan Kurşunoğlu’na, 1972’de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü tevcih edilmiştir. Ayrıca 2000 senesinde Ataturk Society of America tarafından kendisine Atatürk Ödülü verilen Kurşunoğlu’nun iki yüz civârında ilmî makâlesinin yanı sıra, şüphesiz en fazla öne çıkan mesâisi, kendisini 1953 yılında Princeton Üniversitesi’ndeki kollokyumdan sonra evine dâvet ederek birkaç saat görüşen Albert Einstein’ın İzâfiyet Teorisi’nin elektromanyetizmayla birleştirilmesi üzerine temellenen ve bu görüşmeden kısa bir süre önce G. Rickayzen’le neşrettiği “Unified Field Theory and Born-Infeld Electrodynamics” adlı makâlesinde işleyerek Genelleştirilmiş İzâfiyet Teorisi adını verdiği çalışmalarıydı. Einstein, Kurşunoğlu’na, kendi teorisinden daha kapsamlı bulduğu bu teori için, “kimin haklı olacağını, zaman gösterecek” demiş ve kendisini teşvik etmiştir.
Göktürk Ömer Çakır