Bozkır Türk devletinde hemen her Türk savaşa hazır durumunda olduğundan ve askerliğe hususî meslek gözü ile bakılmadığından, Türk ordusu ile diğer bütün yerleşik ve orman kavimlerinin orduları arasında şu üç büyük fark derhal dikkati çekmektedir.
a. Türk ordusu “ücretli” değildi Diğer milletlerde askerî kuvvet çoğunlukla, para ile tutulan kimselerden teşkil edilirken (-ki bu sistem dünyada son asırlara kadar sürüp gelmiş ve İlk ve Ortaçağlarda birçok Türk genci de Roma, Bizans ve Abbasî hilâfet ordularında ücret karşılığı hizmet görmüştür-), Türklerde ordu, devletin tabiî savunma gücü sayılırdı (Yalnız, daha ziyade ticaret işleri ile meşgul Hazar hakanlığında yabana ücretli asker de istihdam edilmiştir).
b. Türk orduları daimî idi (zira kadın-erkek, yaşlı-genç herkes her an savaşabilecek durumda olup, bu, Bozkırlının en tabiî hayat tarzı icabı idi). Türklerin sporları, eğlenceleri ve avlanmaları bile askerî egzersizler niteliğinde idi.
c. Türk orduları temelde süvarilerden kurulu idi, yâni atlı kuvvetler yanında yer alan ve daha ziyade yardımcı olarak iş gördürülen “yaya”lar sayıca da oldukça azdı (Diğer milletlerde ise orduları piyade birlikleri meydana getirirdi. Süvarilik diğer topluluklara Türk tesiri ile sonradan girmiştir). Bundan dolayı da Türk ordularının yetiştirilme tarzı, hazırlık eğitimleri ve muharebe taktikleri yabancılarınkinden tamamen farklıydı.
Tarihçi akademisyen Mustafa TANRIVERDİ tarafından yanıtlanmıştır.