Andrew Carnegie, çelik üretiminde görülen atılımlardan büyük ölçüde sorumluydu. İskoçya’dan Amerika’ya 12 yaşında bir çocukken gelmiş olan Carnegie, bir pamuk fabrikasında bobinci olarak çalışmaya başladı, sonra bir telgraf dairesinde iş buldu, oradan da Pennsylvania Demiryolları işletmesinde telgrafçılığa atladı. Daha 30 yaşına gelmeden önce, akıllıca ve uzak görüşlü yatırımlar yapmış ve bu yatırımlar 1865’te demir endüstrisinde yoğunlaşmıştı. Birkaç yıl içinde, demir köprü, ray ve lokomotif yapan şirketler kurmuş ya da onlarda hisse sahibi olmuştu. Pennsylvania’nın Monongahela Nehri’nde kurduğu çelik fabrikası, on yıl sonra, ülkenin en büyük üreticisi konumuna geldi.
Carnegie, sadece yeni çelik fabrikalarının değil, kok ve taşkömürü yataklarının, Superior Gölü’nden gelen demir cevherinin, Büyük Göller’de bir buharlı gemi filosunun, Erie Gölü’nde bir liman kentinin ve limanı bağlıyan bir demiryolunun da kontrolünü ele geçirdi. Bir düzine başka şirketle ittifak halindeki işletmesi, demiryollarından ve denizyollarından çok elverişli koşullar sağlayabiliyordu. Amerika’da buna benzer bir endüstri gelişmesi daha önce hiç görülmemişti.
Carnegie, endüstriye egemen olmakla birlikte, çelik üretimiyle ilişkili doğal kaynaklar, taşımacılık ve endüstri bitkileri
üzerinde hiçbir zaman tam bir tekel kuramadı. 1890’larda yeni şirketler onun egemenliğine karşı koydular ve başlangıçta bu rekabetten öfkelenen Carnegie, daha da güçlü bir işletmeler grubu kurma tehdidinde bulundu; fakat, artık yaşlı ve yorgun bir ihtiyar olmuştu ve elindeki varlığı, giderek ülkedeki önemli demir ve çelik işletmelerinin çoğunu kapsayacak bir örgütle birleştirmeye ikna edildi.