Türkçe. Çalab, Allah manasındadır. Sonundaki nisbet yâ’sı ile Çelebî, Allah’a ait adam, Allah adamı demektir. Kibar zarif kimselere de “çelebî adam” denir. XVII. yüzyılın sonlarına kadar bilgin ve soylu kimseler için, yine bu unvan kullanılmıştır. Mevlâna’nın soyundan gelenler “Çelebî” olarak anılmış, ancak Mevlâna’ya ana tarafından akraba olanlar “inâs çelebî”: baba tarafından akraba olanlara da “zükür çelebî” denmiştir. Hacı Bektaş’ın nefes evladı (manevî evlad) yahut belinden gelen kişilere de “Çelebî” denir. Mevlevî çelebilerinden ayırmak için “Bektaşî çelebilerinden” diye kayıt konulur. Çelebî kelimesi, Farsça gramerine uygun olarak “Çelebiyan” şeklinde çoğul yapılır. Mevlevîlerden, Mevlânâ’nın maddî bakımdan akrabası olmadığı halde: Mesnevî’nin yazılmasına önayak olan kişiye bu unvan verilerek Çelebî Hüsameddin denmiştir. Normal olarak çelebî ifadesi isimden sonra kullanılırken, bu zatın adının başına getirilmesi, esas çelebîlerden ayırmak içindir. Çelebî’nin isimle beraber kullanılışı şöyledir: iskender Çelebî, Mehmed Çelebî, Ali Çelebî, Salih Çelebî, ibrahim Çelebî. Genel olarak çelebî deyimini, Allah yoluna sülük eden, maneviyat erleri için kullananlar da vardır.