“Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.” (Tur, 52/17-18)
Cennet, bilgimizin ötesinde, hayal dahi edilemeyecek çok çeşitli özellik ve güzel-liklere sahip bulunan ebedî kalınacak bir yerdir. Cennette, daha önce hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kimsenin hatırına getirmediği sayısız ve sonsuz nimetler Allah tarafından müminlere verilecektir.
Cennet ortamında sunulacak nimetler, dünya şartlarının aksine, insanların gö-nüllerince yaşayacakları, hiçbir zaman bitme, tükenme endişesi duymayacakları ebedî nimetlerdir. Cennetteki paha biçilemez güzelliğe sahip olan bu nimet ve zen-ginlik, Allah’ın sonsuz güzellikteki sanatının tecellisidir. Tüm bu güzellikler mümin-lerin istek ve arzularına en çok hitap eden şekliyle inançlı gönüllere sunulacaktır. Yüce Allah, seçtiği peygamberleri ve gönderdiği kitaplarla müminleri cennetteki sonsuz nimetlerle müjdelemiştir. Bu müjde, cenneti şiddetle arzulayan bir mümin için tarifsiz bir sevinçtir.
Cennetteki bu nimetler, Allah’a, peygamberlere, meleklere, Ahiret gününe ve öldükten sonra tekrar dirilmeye inanan; imanlı, salih amel ve güzel ahlaka sahip olan müminler içindir. Bunlar, ibadetlerini yerine getiren, sözünde doğru olan, gıy-bet, iftira, hile, aldatma yapmayan, yalan söylemeyen, yalan şahitlik etmeyen, şa-hitliği dosdoğru yapıp gizlemeyen, tartıda ve ölçüde hile yapmayan, zina etmeyen, yetim malı yemeyen ve cana kıymayan, kibirlenmeyen, zandan sakınan, insanla-rın kusurlarını araştırmayan, anne-babasına kötü davranmayan, israf ve cimrilik etmeyen, komşusuna eziyet etmeyen, haset etmeyen, Kur’an ahlakına sahip olan kimseler içindir.
Yine bunlar, Allah’a güvenen, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınan, öfkelerine hâkim olan, kusur işleyenleri bağışlayan, Allah’ın davetine icabet eden, işleri istişare ile yapan, mallarından Allah yolunda infak eden, gecelerini ibadetle ge-çiren, her an günahlarının affı için dua eden, harcadıkları zaman ne israf eden ne de cimrilikte bulunan, kendilerine cahilce sataşıldığı zaman vakar ve hoşgörü ile selam deyip geçip giden, kendilerine Rab’lerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman duymamış ve görmemiş gibi hareket etmeyen, eş ve çocukları için hayır dua edenler içindir.
Mümin, dünya hayatında iken, en çok arzu ettiği ve peşinden koştuğu halde tam olarak elde edemediği ve onların daha da ötesinde olan nimetlerin tamamının cen-nette hazır olduğunu bilir ve buna erişmek için hayat sürmeye çalışır. İman edenler dünya hayatından ahiret hayatına geçtiklerinde, herhangi bir şaşırma, yadırgama, uyum zorluğu ile karşılaşmayacaklardır. Bu sonsuz hayat içinde yiyecekler, içecek-ler, giyecekler, en mükemmel köşklerde kalacak ve sevdikleri eşleri olacaktır. Onlar, dünyada sabretmelerine karşılık olarak ipekten elbiseler içinde, yumuşak koltuklar üzerinde kurularak alabildiğine ve sonsuza kadar huzurlu bir hayat süreceklerdir. Onlar, “Özenle işlenmiş mücevher tahtlar üzerindedirler” (Vakıa, 56/32), “Kesilip-eksil-meyen ve yasaklanmayan (meyveler vardır) (Vakıa, 56/33). Cennet ağaçlarının gölge-si üzerlerine düşmüş, meyveleri ise her daim taptaze olmak üzere cennet ehlinin emirlerine sunulmaktadır. Etraflarında her an isteklerine amade huri ve gılmanlar, gümüş kadehler ve billûr sürahilerle dolaşırlar. Cennettekilerin eşleri, bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmişlerdir. Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur (Rahman, 55/56).
Cennette nereye baksan bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. Onlara şöyle de-necektir. Bu sizin için makbul görülmüş bir mükâfattır ve gayretiniz boşa gitmemiş-tir. Burada ebedî kalacaksınız. Genişliği göklerle yer arası kadar olan Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış cennete koşun. Mümin, dünyada kuvvetli bir iman, salih bir amel, güzel bir sabır ve iyi bir tevekkül gösterdiği takdirde cennette vaat olunan tüm nimetlere kavuşacaktır.