“Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Âl-i İmrân, 3/180)
Yüce dinimiz İslam, başta zekât olmak üzere bazı malî harcamalarda bulunma-mızı emretmiş, çevremizdeki insanlara karşı görev ve sorumluluklarımız olduğunu bizlere hatırlatmıştır. Aile bireylerinin bakımı, akrabaların, fakir ve yetimlerin görü-lüp gözetilmesi, çevremizdeki muhtaç insanlara imkânlar ölçüsünde malî yardım-larda bulunulması da bu görev ve sorumluluklarımız arasındadır.
Bu bakımdan İslam’da israf ve gösteriş tüketimi yasak olduğu gibi, cimrilik de yasaklanmıştır. Cimrilik, imkân olduğu halde mal ve serveti dinî ve hukuki bakım-dan gerekli olan yerlere harcamamak veya hayır yolunda harcama yapmayı sevme-mektir. Diğer ifadeyle, “Mal ve serveti yaratılış gayesinin dışında harcamak israf; yaratılış gayesi istikametinde harcamayıp elde tutmak cimrilik; yaratılış gayesine uygun bir şekilde harcamak ise cömertliktir.” (Bk. D.İ.A. Cimrilik Mad. VIII/4) Cimri ise, kendisine verilen onca mal ve mülkün gerçek sahibinin Allah olduğunu unu-tarak muhtaç kimselere vermekten kaçınan insandır. İmkânları olduğu halde, yüce Allah’ın verdiği mal ve serveti harcanması gereken yerlere cimrilik ederek harcama-yan cimriler, sadece kendilerine değil, başta eş ve çocukları olmak üzere çevrelerin-deki diğer insanlara da kötülük etmiş olurlar. Çünkü Allah’ın kendilerine verdiği bu nimetlerde diğer insanların da hakkı vardır (Meâric, 24-25). Bu hakkın hak sahiplerine ödenmesi gerekir.
İşte yukarıda meâlini verdiğimiz âyet-i kerimede bu duruma işaret ediliyor ve insanın cimrilik edip başkalarıyla paylaşmayarak biriktirdiği malının ona hayır ge-tirmeyeceği, bunun kendisi için hem dünyada hem de âhirette acı sonuçlarının ola-cağı haber veriliyor.
Hz. Peygamber de “İki haslet vardır ki bir müminde asla beraber olmaz: Cimrilik ve kötü ahlak” (Tirmizî, “Birr”, 41) buyurarak cimriliğin ve kötü ahlakın Müslüman’da bulunmaması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bir diğer hadislerinde ise; “Her sabah gök-ten iki melek iner. Birisi: Allah’ım! İnfak edene karşılığını ver; diye dua eder. Diğeri de:
Allah’ım! Cimrilik edene telef ver (malını yok et), diye beddua eder.” (Müslim, “Zekât”, 57) buyurmuşlardır.
Yine sevgili Peygamberimiz, cimri kişilerin, Allah’a uzak, cennet’e uzak, insanlara uzak ve cehennem ateşine yakın olduklarını bildirmişler (Tirmizî, “Birr”, 40); “Cimrilik etmekten sakının. Çünkü cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle helak etmiştir.”
hadisleriyle de cimrilik yüzünden ileride çıkabilecek muhtemel sosyal bunalımla-ra dikkat çekmişlerdir. Kendileri de cimrilikten ve dolayısıyla cimriliğin getireceği dünyevi ve uhrevi felaketlerden Allah’a sığınmışlardır (Buhârî, “Cihad”, 74). Çünkü toplumda varlıklı insanlar servetlerini infak etmez, muhtaçları görüp gözetmezlerse, fakirlerin öfke ve hasetlerine sebep olurlar. Böylece toplum düzeni bozulur. Hâlbuki nefsinin cimriliğinden kendilerini koruyarak, üzerine düşen görev ve sorumluluk-larını yerine getirenler için sonuç böyle olmaz. Onlar kurtuluşa ererler (Haşr, 59/9; Teğabûn, 64/16). Servetlerindeki hakkı, hak sahiplerine verdikleri için Allah’ın rızası-nın yanı sıra, fakir ve yoksulların da sevgi ve sempatilerini kazanırlar.