Donald Trump’ın Hayatı
Donald John Trump 14 Haziran 1946 yılında Newyork, Queens’te doğmuştur. Babası ünlü işadamı Frederich Trump, annesi Marry MacLeod Trump’tır. Frederich Trump Alman asıllı emlakçı, Marry Trump ise İskoç asıllı olup Amerika’ya göç etmişlerdir. Donald Trump’ın büyük dedeleri Otuz Yıl Savaşları’nda Drumpf olan soy isimlerini Trump olarak değiştirmişlerdir. Hatta Trump’ın gen havuzunu araştıranlar Trump’ın Nazilere dayandığını da iddia etmişlerdir. Seçim kampanyalarında göçmenleri ötekileştirmeye çalışan Trump’ın aslında kendisinin de göçmen olduğunu görmekteyiz. Donald Trump 1960’lı yıllarında liseyi terk edip askeri akademide okumuştur. 1968’den sonra Pensilvanya’da Wharton Institu’de işletme bilimlerinden eğitim almıştır. Babası Fred Trump’ın yanında iş hayatına başlayan Trump emlak alanında büyük başarılar elde etmiştir. İlk olarak Commodore otelini restore edip Grand Hyatt oteline dönüştürmüştür. Bu çalışmasının ardından sürekli gündemde olan Trump, en büyük başarım dediği 68 katlı Trump Tower’ı inşa etmiştir. Ardından birçok otel, golf sahası ve kumarhane inşa eden Trump Emlak Kralı olarak bilinmeye başlanmıştır. Donald Trump giderek medya ve Amerika’da ünlü bir iş adamı olmuştur. Ayrıca televizyon ve sinemaya olan ilgisi onu sürekli olarak ekranda tutmuş, 2003’te NBC TV’de “The Apprenticeé Trump çırak arıyor programında da yer almıştır. Hep göz önünde olmayı seven Trump Miss USA, Miss Universe gibi güzellik yarışmalarını da satın almıştır. Ayrıca “How to Get Rich” kitabı da Amerika’da büyük ilgi görmüştür. Donald Trump üç evlilik yapmış ve 5 çocuğu vardır. Çocuklarını kendi şirketinin “The Next Generation” olarak ilan etmiştir. Kendi gibi çocuklarının da başarılı olmasını ve kendinden sonra da Trump başarısının devam etmesini istemiştir. Çünkü Donald Trump, Amerika’nın müteahhit ve politikacı olarak en iyilerden değerlendirilmişti. İş dünyasının en önemli dergilerinden biri olan Forbes, dünyanın en zengin 400 iş adamı listesinde Donald Trump’a da yer vermiştir. Forbes Trump’ın 3,1 milyar doları olduğunu söylese de Trump, 10 milyar dolarıolduğunu açıklamıştır. Bu kadar zengin ve başarılı bir iş adamının kişiliğine baktığımızda ise genelde narsist, agresif, tutarsız, materyalist, başarıya ve kendine inanan, karizmatik ve daima önde olmayı isteyen biri olarak tanımlanmıştır.
Donald Trump Başkanlığa Adaylığı
Donald John Trump ABD başkanlığına aday olmadan önce “Emlak Kralı” olarak bilinen bir iş adamıydı. Trump Haziran 2015’te, 2016’daki seçimlere Cumhuriyetçi Parti’den adaylığını ilan etmiştir. Dünya’da bir anda beklenmedik propagandalar ve sert çıkışlar yapan bir başkan adayı belirmişti. Trump’ın seçim süreci boyunca birçok seçim vaatleri, sert politikaları ve söylemleri olmuştur. Bunlardan en dikkat çekenleri; ötekileştirme, göçmen sorunu ve İslamofobidir. Donald Trump seçim vaatlerinde göçmen krizine son vereceği, Müslümanlık ve IŞİDile mücadele konularında son derece kararlı ve azimli olacağını vurgulamıştır. Kısaca Trump’ın seçim vaatlerine baktığımızda; 1. Meksika sınırları boyunca göçmenlerin gelmesini engelleyecek şekilde 12 metre boyunda duvar ördürmek, 2. Rusya ve Çin ile ilişkileri ve ticareti geliştirme, 3. Vergileri düşürmek, işsizliği azaltmak ve ekonomik büyüme gerçekleştirmek, 4. ABD’deki Müslümanları kontrol altında tutmak, camileri takip altında tutmak ve Müslümanların ülkeye girmesini engellemek, 5. IŞİD ile sonuna kadar mücadele etmek, IŞİD’ı bitirmek ve IŞİD üyeleri gibi üyelerin “Water Boarding” yöntemi ile sorgulanmasını istemek, 6. ABD’deki 11 milyon kayıtsız göçmeni sınır dışı etmek ve bireysel silahlanmaya destek vermektir. Yukarıda gördüğümüz üzere Donald Trump’ın Müslümanlara yönelik ve göçmenlere yönelik söylemlerini kabataslak görmekteyiz. Bu tezde özellikle Müslümanlara yönelik sert söylemlerini daha detaylı inceleyeceğim. Donald Trump’ın Müslümanlarla ilgili yaptığı İslamofobik konuşmalar tüm dünyaca tartışılmış ve ABD’nin özgürlükçü yapısına ters düşüldüğü söylenmiştir. Donald Trump da tıpkı tüm İslamofobikler gibi İslam dinini terör örgütleriyle bağdaştırmıştır. Konuşmalarında İslam karşıtı birçok söylem yer almaktadır. Ayrıca başkan olduktan sonra da verdiği vaatlerin çoğunu gerçekleştirmiştir. Amerika’da 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Obama döneminde durgunluk yaşayan İslamofobik söylemler Donald Trump’ın seçilmesiyle artmıştır.
Donald Trump 2012 yılında Good Morning Amerika’ya verdiği röportajda Müslümanlar hakkında olumlu ifadeler kullanmıştır. Dünyada Müslümanlarla ilgili ciddi problemlerin yaşandığını bunun çok üzücü bir durum olduğunu çünkü onun tanıdığı Müslümanların iyi insanlar olduğunu söylemiştir. Donald Trump’ın bu düşüncesi ilerleyen zamanlarda değişmiştir. Donald Trump’ın Müslüman ülkelerinde birçok yatırımları bulunmaktadır. Özelikle Suudi Arabistan ve Türkiye’de birçok yatırımı bulunan Trump o zamanlar Müslümanlar hakkında böyle ılımlı konuşmuştur. Başkanlığa adaylığını koyduğu günden beri İslam ile alakalı ılımlı sözlerine çok nadir rastlanmaktadır
Donald Trump 16 Haziran 2015’te Amerika Birleşik Devletleri 45. Başkanlığına adaylığını ilan etmişti. New York’ta adaylığını ilan ettiği gün konuşmalarında en çok dikkat çeken başlıklar, Meksika sınırı ve göçmenler, IŞİD ve son olarak da İslami terörizmdir. Donald Trump adaylığa ilanındaki ilk konuşmasında İslami terörizmden bahsederken “İslami terörizm Ortadoğu’nun büyük bir bölümünü yiyor.” demiştir (The American Presidency Project, 2015, s. 2). Trump IŞİD’den, Irak’tan ve İran’dan da bahsetmiştir. Müslüman ülkeler ve İslam ile alakalı ilk konuşmasından son konuşmasına kadar sık sık değinmesi Donald Trump’ın seçim kampanyalarında bu konu üzerinde sürekli duracağı ve belli bir kesimden bu söylemleri sayesinde oy toplayacağı düşünülmektedir. Trump İslami terörizm üzerinde çok yoğunlaşmıştır. Tüm Müslümanlara terörist gözüyle bakması ve İslamofobik söylemlerinin Amerika’da ve tüm dünyada tepki topladığı aşikardır. Bilindiği üzere İslamofobi ve İslami terörizm kavramları 11 Eylül saldırılarının ardından artmıştır. Emperyalist ve hegomonik güçlerin yeni bir düşman arayışında İslam ve Müslümanlar terör ile sıkı bir ilişki içerisindeymiş gibi gösterilmeye devam ettirilmiştir. İslam’ın doğuşundan Haçlı seferlerine, Osmanlı döneminden günümüz yüzyılına kadar Müslümanlar şeytani varlıklar, barbarlar ve daha birçok gerçek dışı ithamlarla karşı karşıya kalmışlardır. Böylelikle İslami terörizm ifadesi de Sovyetlerden bu yana kullanılmaya başlanmıştır. İslam eşittir terör ve terörist eşittir Müslümanlardır düşüncesiyle suçlamalarda bulunulmuş ve Müslümanlara karşı ötekileştirilme yapılmıştır. ABD’nin 45. Başkan adayı Donald J. Trump da İslami terörün Ortadoğu’yu yediğini vurgularken aslında Ortadoğu’da var olan terör örgütlerini kimlerin desteklediğini unutmuş ve orada öldürülen Müslümanların sadece masum insanlar olduğunu ve terörle alakalarının olmadığını göz ardı etmiştir. Trump’ın burada İslami terörizmden kastı Ortadoğu’da bulunan İslami terör örgütlerdir. Müslümanlığı yakından inceleyen bir kişi şunu çok iyi bilir ki İslam dini barış, kardeşlik ve ahlak dinidir. Trump’ın adaylığını açıkladığı ilk konuşmasında İslami terörizmden bahsetmesi ve IŞİD’i bitireceğinden söz etmesi ilerleyen dönemlerde de İslam ve Müslümanlar üzerinden seçim propagandaları yapacağını göstermektedir.