Şöyle bir düşünsene bizler Dünya’da yaşayan Dünyalılar’ız en azından sezgisel kavrayışımız bize bunun doğru olduğunu söylüyor.
Peki ama gerçekten durum böyle mi? Caltech’den kuramsal fizik profesörü Brain Greene, eşsiz eserlerinden daha nitelikli bir değerlendirme yapıyor ve bize şunu düşündürüyor insanlık yeraltında bir kaç yüz metre altında madenlerde ve atmosferin bir kaç yüz km ötesinde yörüngede ki uzay istasyonunda çalışıyor. İnsanoğlunun etkileşim kurduğu alan topu topu bu kadar bir alan.
Bence Greene haklı bizler,elma kabuğu gibi ince bir hatta yaşayan bir türüz,en azından 2023 yılında gerçeklik budur. Bazen gerçekler bireyi ve toplumları çaresiz hatta zavallı hissettirebilir. Bu hisler insanları ruhaniyete hatta mistisizme sürükleyebilir görünse bile asıl mesele şu ki varoluşsal-sezgisel kavrayışımız-çok işimize yarasada artık biraz yetersiz kalıyor olabilir.
Vay be neymiş bu-sezgisel kavrayış- Hepimiz biliriz ki yaşanmış tek bir tarih vardır yaşadığımız elma kabuğu üzerinde. Yaşanmış ve geride bıraktığımız 20 Nisan tarihinde bireysel hayatlarımızda ne yaşandıysa,İstanbul’da hava nasıl yağmurluysa ve ya Californiya’da hava nasıl güneşli,Mars yüzeyinde ilerleyen Perseverance ne keşfettiyse bunların hepsi tek bir olasılıklar demetinin 20 Nisan 2023 gününde mutlak olmuş tek bir tarihinin hikayesini anlatır,der bize sezgisel kavrayışımız.
Çokta kötü bir şey değildir bu kavrayış ama yetersizdir şu yüzden yetersizdir, COBE gözlem uydusunun verilerinin yorumlanması bizden 10.000 yıl uzakta olan bir yıldızın yörüngesinde dönen bir gezegenin, COBE’nin uzay-zaman da her pozisyon değiştirdiğinde o gezegenin birbirinden çok farklı bir girişim örüntüsünün ortaya çıkarmıştır.COBE bir arıza nedeniyle konumu değişmeseydi belki de bugün bunu öğrenemeyecektik.
COBE kütle çekiminden etkilenmeyen elektro manyetik ışımayı izler taa o kadar uzaklardan gelen tarihi resim(l)eri, uzay-zamanda bükülmeden görebiliriz. Bunların hepsi bilinen evrende burada gerçekleşiyor başka bir yerde, çoklu evrenlerden(varsa)birinde değil.Olabilecek her ne kadar alternatif tarih 10.000 yıl uzaktaki gezegende garçekleşti-gerçekleşiyor.
”Falımızda ölüm ve kölelik varsa yıldızların sırlarının çözmenin ne anlamı var?” Böyle bir soru felsefecilerin alanıdır ama sezgisel kavrayışın bize söylediği-tek bir tarih-sadece elma kabuğu üzerinde ki bizler için geçerlidir, makro anlamda evrende gerçek olan-çoklu tarih yaklaşımıdır-.
Aslında-çoklu tarih yaklaşımı-bizim için de gerçektir eğer 10.000 yıl uzaktaki gezegende yaşayan akıllı canlılar ve onlarında COBE gibi bir gözlem uydusu varsa onlarda Dünyanın 20 Nisan 2023 gününü,cihazın açısını değiştirerek izlerlerse, olabilme ihtimali olan bir çok sayıda 20 Nisan 2023 tarihleri görebilirler.
Üzerinde kargo pantolunu giymiş, nohut pilavı yiyen Kaan yerine mesela mavi kot giymiş akşam yemeğinde dolma yiyen Kaan’ın olası tarihlerinden birinide görebilirler ve ya güneşli bir İstanbul,yağmurlu Californiya,Mars’ta bir kratere düşmüş Perseverance de izleyebilirler.
Madem bunların hepsi bilinen uzay-zaman da bir yerlerde gerçekleşmiş ve gerçekleşiyor, o zaman barışsever bir demokrat olan bir Putin’in olduğu alternatif 20 Nisan 2023’de mümkün olabilir demek yanlış olmaz.
”O kadar alternatif tarih varken ben neden bu tarihte bulunmayı tercih ettim” Bu sorunun cevabına enteresan yanıtlar var bunlardan birini de”felsefe artık ölüdür” diyen S.Hawking vermişti kitaplarından birinde..
Sezgisel kavrayış,tek bir tarih yaklaşımı bize mutlak bir kolaylık sağlıyor bazı şeyler değişmiyor mesela Batı medeniyeti mesela Orta Doğu ve Putin.Ama kozmik manzara insanlığın zayıf ve çaresiz olmadığını-çoklu tarih yaklaşımıyla-bizlere gösteriyor.
Her şey değişiyor sezgilerimizinde değişmesi lazım!
Elma kabuğunun üzerinde de çıkan sesler değişiyor mesela Çin Halk Partisi hükümeti gibi. Bizler bu yeni(eski) oyuncunun karşısında Putin’i yanımıza demokratik dünyaya çekebilmeyi başarabilirsek ve ya Rus halkını Putin kafasından kurtarıp Rus halkını kurtarabilirsek eğer elma kabuğunun çok daha güzel ve uzun ömürlü olduğu alternatif bir tarihe ilerleyebiliriz.
COBE insanlığa bu kadar şey öğretebildiyse eğer James Webb neler sunacak! Vay canına artık bilim-kurgu filmleri o kadar da heyecanlı değil…